Benim zamanında ve hem böyle bir durumda hem de bir vefat durumunda kullanmış olduğum bir yöntemi anlatayım. Belki size de yararı olur. Yaşadığınız duyguları sizin yaşadığınızı bilmekle birlikte, bir başkası yaşıyormuş gibi gözlemlemek; Fimlerde olur ya, ormanda yaralanan birisi doktor olmadığı için kendi yarasını diker. Acı çekerken kendisi, ama yarayı dikerken başkası gibi davranır. Aşk acısı da buna benzer. Acı sizin, ama yara başkasının gibi davranıp kendi hayatınıza döneceksiniz. Bu acı deneyim de, sizi daha sonraki sevginize hazırlayan sıkı bir deneyime dönüşecek. Bu herkesin en az bir kez yaşaması gereken bir durumdur. Bu arada "aşk çağrışıma açıktır!" insanı inciten sadece duygunun kendisi değildir, hatırlattıkları, hatıralar veya aslında bir aşktan değil, çaresiz bir çocuktan ayrı düşmüş gibi bir hisse sahip olmaktır. Velhasıl acıdır, çekilir ve sonra solar-gider... Geriye olgun bir insan kalır.
Erdal [ 24 Mayıs 2011, 10:15 ]
Savaş Bey,
Sizin yazılarınızı anlayarak ve hissederek okuyan ve bu bilgiyi hazmetmeyi başaran bir insan yapacağı evlilikte çok daha başarılı olacaktır.
Bir de tanımadan seven ve aşkın güçlü çekim gücüne kapılan insan bundan nasıl uzaklaşacak. Bunun nasıl olduğunu anlatan bir yazınız da mutlaka olmalı.
Saygılarımla,
Zehra Hanım, yorumunuz için teşekkür ederim.
Merhaba Savaş Bey,
Aşk'la ilgili tespitlerinize tamamen katılıyorum.
Saygılarımla,
Zehra Ağdaş Ekinci