Ardında muhteşem yaşanmış, örnek bir hayat ve sahip çıkılması gereken bir dava bıraktı BAŞBUĞUM… Bir GÜL ekti Binlerce GÜL açtı Anadolu’nun Şehit kanıyla yoğrulup ezan sesiyle beslenen topraklarında.
Ne mutlu biz ALPERENLERE ki tertemiz bir Liderin ardından gitmişiz. Alnımız AK, başımız DİK çıkmışız meydanlara…
Ne mutlu biz ALPERENLERE ki doğru yolu bulmuşuz. Türk-İslam ülküsüne gönül vermişiz…
Bayrak şimdi ALPERENLERDE, Muhsin Başkan’ın askerlerinde olmalıdır. Onun çizdiği yolda, gösterdiği hedefe, Onun davasına sahip çıkarak ve o davayı yaşayarak yaşatarak yüceltmeliyiz. Her daim övünç duyduğu, "ALPERENLERİM" dediği yiğitler O Bayrağı devralmalı ve Liderimizin emanetine sahip çıkmalıdır.
Alperenler; provokasyonlardan, oyunlardan uzakta fikri anlamda davasını öğrenmeli, yaşamalı ve öğretmelidir…
Bu saatten sonra görev bitti deyip kenara çekilmek yahut sevgiyi gözyaşlarından ibaret görmek: nefsi avutmak, hatta Muhsin Başkana ihanet etmek anlamına gelir benim için. Tabi ki gözyaşı dökmeyelim, üzülmeyelim demiyorum ama bir düşünelim Muhsin Başkanımız olsa nasıl davranırdı? Kanadımız Kırık, Boynumuz Bükük… Yolumuz uzun, zor ve meşakkatli… Davamız hüzünlü ve Çileli…
Alperenler Bütün Bu Zorlukların Üstesinden Gelecek Kapasiteye sahip olmakla birlikte, Muhsin Başkanın Emanetini Yaşatacak Beceriye de akildir.
Haydi Başbuğ Muhsin’in Erleri, Erenleri, ALPERENLERİ; Bu kutsal Görev Sizleri Bekliyor…
Son Söz’de Diyorum ki;
RUHUN ŞAD, MEKÂNIN CENNET, OLSUN BAŞBUĞUM…
YOLUN YOLUMUZ, DAVAN DAVAMIZDIR…