Sağlık için bitkilerden medet umanların favori adreslerinden biri olan ve bir taraftan da eleştiri oklarına hedef olan Üsküdar'daki Ermiş Attar'ın sahibi Hüseyin Ermiş, 10 bin yıldır kullanıldığını söylediği bitki karışımlarının tıbba destek olduğunu anlatıyor.
İşi bitki ve baharat satmak olan aktarlar, tıbbın yanında ya da tıbbın yerine sağlık çözümleri aranılan yerler haline mi geldi? 4 bin yıldır sağlık sorunları için kullanılan bitkiler gerçekten zararsız mı? Dini inanışların sağlık konularında rol alması sadece manevi tatmin için mi yoksa yeni bir ticari yol olarak mı kullanılıyor? Bu sorular aklımızı kurcalarken son dönemde hayli dikkat çeken bir aktar dükkanını yakından tanımak üzere çıktık yola. İstanbul Üsküdar'da 2 şubesi bulunan ve zayıflamadan sigarayı bırakmaya kadar birçok sağlık sorunu için kapısı çalınan 'Ermiş Attar' şifayı bitkilerde arayanların favorisi son zamanlarda...
Hiçbir bilimsel altyapısı olmasa da kimisinin sadece 'zararsızdır denemekten ne çıkar' fikri, kimisininse eski yöntemlere olan hürmeti bu alternatiflere yöneltiyor... Dükkanın sahibi Hüseyin Attar televizyon ve radyo programlarına çıkıp bitkilerin faydalarını anlatıyor ve gittikçe büyüyen bir müşteri kitlesine sahip. Hüseyin Ermiş'e bitkilerin sağlık sunduğunu nasıl öğrenip araştırmaya başladığını soruyoruz önce. Başlıyor uzun uzun anlatmaya: '1952'de Sinop'un Düzkarağaç Köyü'nde doğdum. Beşinci sınıfa kadar orada okuduktan sonra Üsküdar Zeynep Kamil İlkokulu'na geçtim. Oradaki sınıf arkadaşlarımdan birisi Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Hanım'dı. Lisede de Tayyip Bey'in kendisiyle sınıf arkadaşıydık. Sonra Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Bölümü'ne girdim. O yıllarda yaygın olan öğrenci olayları yüzünden de bir yıl için okuldan ayrılıp imamlık yapmaya başladım. Okula dönemedim, 7 yılın sonunda pazarlamacılık işine girdim. Mısır Çarşısı'nın arkasında bir dükkanda çalıştığım dönemde oradaki aktarlarla aşinalık edindim. 1999'da kendi 'attar' dükkanımı açtım; halk arasında mesleğe aktar denilir ama biz ıtır çiçeğinden gelen 'güzel koku' anlamındaki attar kelimesini kullanıyoruz...'
Bu işe girişinde sadece Mısır Çarşısı'na yakın çalışmak mı etkili oldu merak ediyoruz, anlatıyor: 'Almanya'da yaşayan bir arkadaşım, orada maden ocaklarında çalışan işçi kardeşlerimiz olduğunu, iktidarsızlık sorunu yaşadıklarını söyledi. Bir yardımımız olsun da yengelerimizin hayır dualarını alalım dedi. Bu bana işe girmek için bir kıvılcım verdi ve araştırma yapmaya başladım, oradaki insanlarla görüşmeler yapıp sonunda bir macun hazırladım!'
BİTKİLERİN DE YAN ETKİSİ VAR
Kendi köyünde sayılamayacak kadar çok bitki olduğunu ve bu bitkilerin özelliklerine merak salmasının da etkili olduğunu anlatan Hüseyin Ermiş, 'insan sağlığı ile oynamaya kimsenin hakkı yoktur, biz öneriyoruz diye bitkiler yüzde yüz şifa verecek değil' eklemesini de yapıyor.
4 bin senedir bitkilerin sağlık için kullanıldığını ve Anadolu'da 10 bin çeşit bitkinin olduğunu söyleyen Ermiş, 'asla tıbba karşı değiliz. Hastalık halinde önce tıbba danışılmalı. Hiçbir şey yarım olmamalı, teşhisi doktorlar koyar, biz değil' diyerek bilime karşı olmadığını ifade etme ihtiyacı hissediyor.
Bitkilerin de yan etkileri olabileceğini, hatırlatan Hüseyin Ermiş, bir de örnek ekliyor: 'Mesela meyvesi zehirli olan acı kavun sinüzite iyi gelsin diye kullanılır çünkü iltihabı kurutur ama bilinçsiz kullanımda zararlıdır; beyinde büyüme yapar. Alerjisi olanın küçük dili şişer, boğazı kapanır, hastaneye yetişirse belki kurtulur yoksa beyne, ciğerlere gider.'
Bu örnekten ürkmemek mümkün değil, muhtemelen değişen yüz şeklimizi görüp ekliyor: 'Böyle zehirli şeyleri kullanmaya ne gerek var, sinüzit için papatya, ökseotu, ıhlamur, ebegümeci kaynatılır, başa bir havlu konulur ve karışımın buharı solunur.'
MESLEKTAŞLARIMIZ BİZİ ÇEKEMİYOR
Peki, ya bu bitkilerden sağlık umanların bilmedikleri bir rahatsızlıkları varsa ve kullanacakları bitki bunu tetiklerse ne olacak diyoruz. 'Kronik rahatsızlıkları var mı önce soruyoruz mutlaka. Doktora gittiniz mi, ilaçlarınızı kullandınız mı diye de... Yanı sıra bitkilerden faydalanmak istiyorsa tamam.'
400'ün üzerinde formülleri olduğunu anlatan Hüseyin Ermiş, bir de kimya profesörü danışmanları olduğunu anlatıyor. Ne var ki dükkanın içindeki havadan da, Hüseyin Bey'in anlattıklarından da işin özünde manevi inanışlar ve dini görüşlerin de etkili olduğu fark edilmeyecek gibi değil. Yeri gelmişken geçen haftalarda Newsweek Dergisi'nde Ermiş Attar'ın da adının geçtiği haberden bahsediyoruz. Onları en çok kendi meslektaşlarının çekemediğini ve yalan ifadelerle şikayet edildiklerini söylüyor önce. Sonra da ekliyor: 'O haberde internette bize gelip şifa bulduğunu yazdığı mektupla anlatan bir hanım ve oğlundan bahsediliyor. O hanımın oğlunu aradıklarını ama onun böyle bir tedavi görmediğini anlattığını yazmışlar. Aynı kişiyi ben arayınca 'böyle bir şeyden haberim yok' diyor. Kimi teşekkür etmek için telefonla arıyor bazıları mektup yazıyor. O hanım yazısının iyi olmadığı söyledi ve teşekkürlerini kendi ağzından bizim yazmamamızı istedi.'
Sigaraya karşı 'bıktım'
Hüseyin Ermiş anlatıyor: 'Sigara kullanımı bana göre bir hastalıktır. Sigaranın üzerine öldürür yazılıyor ama bu vatandaşı güldürüyor. Bunun önlemi daha sıkı bir şekilde alınmalı. Biz de 13 çeşit bitkinin karışımını bir araya getirip adına da 'Bıktım' dedik. Karanfil ağırlıklı bu karışımda meyan balı, karabaş otu, çöerekotu, atkestanesi, zencefil, çöğen, yulaf, arı poleni, defne tohumu, melisa, su nanesi ve acı yavşan otu var. Ama sigarayı bırakmaya önce beyninizde karar vereceksiniz.'
Kaynak: Akşam - SELİN ÖZAVCI