Asya ve Anadolu topraklarının en uç noktasında yer alan Üsküdar, aynı zamanda Avrupa kıta topraklarının en yakın komşusudur. Bir dönem “Altın Şehir” adıyla anılan İstanbul’un Asyalı kızı Üsküdar, iskeleleriyle İstanbul deniz ulaşım sisteminin en önemli figürüdür. Anadolu’nun Avrupa’ya açılan kapısı olan bu iskeleler, karadan ulaşımın bugünkü koşullar kadar kolay olmadığı devirlerde, hayati bir öneme sahiptir.
Zamanın hırçın rüzgarları bu bölgede bulunan yapıları aşındırıp değiştirse de, ulaşım açısından tarihi fonksiyonunu biraz yitirmiş olsalar da, hala birçok iskele çalışmaya devam etmektedir.
Anadolu yakasının tarihi çok eskilere dayanan naif semti, Perslerin diliyle “Altın Şehir”, şefkatli kollarıyla kervanlara kucak açan, Asya’nın Avrupa’ya geçişteki son durağı, Osmanlı elinde mamur olmuş yaşanılası belde… Gizemli güzelliğiyle İstanbul’un Asyalı kızı Üsküdar, Asya topraklarının başladığı bir köprübaşıdır. Antik çağlardan beri doğal dokusunun güzelliği sayesinde, Ön Asya-Avrupa arası ulaşım kolaylığı sağlayan Boğaziçi'nin açılım noktasında bulunan Üsküdar, her zaman bir cazibe merkezi olmuştur. Asya ile Avrupa arasında insanların ulaşımını ve iki kıtanın entegrasyonunu sağlayan, İstanbul deniz ulaşım sisteminin üçlü saç ayağını teşkil eden (Eminönü, Beşiktaş ve Üsküdar) ve Asya ayağı olan Üsküdar, bu konumuyla İstanbul deniz ulaşım sisteminin en önemli figürüdür. Fetih öncesi ve sonrası ticari geçiş noktası olmasının yanında, bizim için en önemli unsur insan faktörünün ulaşımını sağlayan bir konuma sahiptir. İstanbul’da yaşayan toplumun gündelik hayatının Asya-Avrupa geçişinde Üsküdar iskeleleri hayati öneme haizdir.
İstanbul deniz ulaşım sisteminde Üsküdar’ın tarihsel fonksiyonu
Üsküdar iskeleleri; Asya ve Anadolu topraklarının en uç noktasında, Avrupa kıta topraklarının en yakın komşusu olması dolayısıyla Bizans dönemi ve Osmanlı egemenliğinde çok önemli bir konuma sahip olmuşlardır. İki kıtayı birleştiren deniz köprüsünün Anadolu yakasında kalan iki ayağına evsahipliği yapması hasebiyle Üsküdar, İstanbul deniz ulaşım sisteminin tarihi seyrindeki en önemli aktörü olarak karşımıza çıkar. İstanbul deniz ulaşım tarihinde Üsküdar iskeleleri Anadolu’nun Avrupa’ya açılan kapısı olmuştur. Üsküdar İskelesi’nden ticari mallar ve kervanlar Beşiktaş İskelesi’ne nakledilirken, insanların ulaşımı Eminönü İskelesi’ne yapılmaktaydı. Üsküdar iskeleleri Anadolu’nun her tarafından gelen, Avrupa tarafına geçmek isteyen ve Avrupa’dan Asya’ya geçenlerin ilk uğrak yeri idi. Üsküdar meydanındaki iskelelerden doğunun ticari ve askeri her türlü malı, Deve Meydanı denilen Beşiktaş’a geçer, buradan Avrupa’nın değişik ülkelerine gönderilirdi.
Fetih’ten itibaren 16. ve 18. yüzyıl arasında değişik tarihlerde yapılmış olan kayıkçı esnafı sayımlarında, Üsküdar iskelelerinin sayılarının değişiklik gösterdiğine şahit oluyoruz.
Boğaziçi kayıkları ve kayıkçılık işleri için önemli bir dönüm noktası olduğu için Üsküdar Kazası’nda 1802 tarihinde yapılan kayıkçı esnafı sayımı sonucunda, 880 kişinin kayıkçılık mesleğini icra ettiği görülmektedir. Bunların 43’ü Hristiyan, 46’sı Yahudi ve
791’i İslam dinine mensuptu. Aynı sayım sonucuna göre, Üsküdar iskelelerine bağlı olarak çalışan kayık adedini 385 olarak görmekteyiz. Üsküdar’da nüfusun kalabalıklaşması, yerleşim yerlerinin Boğaziçi’ne doğru kayması ve çeşitli sebeplerden dolayı zaman zaman yeni iskeleler oluşturulmuş; bazen de ihtiyaca cevap veremez duruma geldiklerinde, fonksiyonlarını yitirerek kapatılmıştır. 15. yüzyıldan 19. yüzyıl ortalarına kadar Üsküdar’ın Boğaziçi potansiyelini yansıtan değişik tarihlerde yapılmış kayıkçı esnafı sayımlarında, arşiv vesikalarında karşımıza çıkan iskele isimlerini zikredeceğiz. Bir sahil semti olan Üsküdar kazasındaki iskeleler şunlardır: Üsküdar, İhsaniye, Salacak, Ayazma, Büyük İskele, Balaban, Tophaneyeri, Mumhane, Kavak, Kuzguncuk, Sarıtaş, Öküz Limanı, Hünkar, Taş Limanı, İstavroz, Beylerbeyi, Vaniköy, Çengelköy, Gülbahçesi ve Kandilli İskelesi’dir.
Farklı kayık tasarımlarından, buharlı gemilere
Bu iskelelerden en büyüğü olan Üsküdar İskelesi, Üsküdar semtinin iskelesi olup, Anadolu tarafının en büyük ve en işlek iskelesidir. Üsküdar iskelesi Anadolu’nun her tarafından gelen, Avrupa’ya geçmek isteyen ve Avrupa’dan Asya’ya geçenlerin ilk ve tek büyük iskelesiydi. Süveyş kanalı açılıncaya kadar Üsküdar büyük bir transit merkezi ve Üsküdar semtinden ismini almış çok önemli bir iskeledir. Karadan ulaşımın bugünkü koşullar kadar kolay olmadığı devirlerde denizden ulaşımın pratikliği ve rahatlığı, tartışmasız insanları denizden ulaşım sağlama konusuna yöneltmiştir. O dönemlerde hayatın akışını kolaylaştırma yolunun; denizi iyi anlayıp ona uyumlu araçlar üretebilmekten geçtiğini Osmanlı aklı ve ilmi düşünmüş olmalı ki, bu uğurda gerçekleştirilen projeler ile İstanbul, yüzyıllar öncesinde dahi her ihtiyaca cevap veren birbirinden farklı pek çok “kayık” tasarımıyla bu sınavı başarıyla vermiştir. Osmanlı aklı ve mantığı zamanı gelince artık kayıklarla ulaşımın istenilen rahatlıkta ve konforda sağlanamadığını görmüş olmalı ki; Boğaz’da buharlı vapur döneminin başladığı görülmektedir. İstanbul’a gelen ilk buharlı gemi, İkinci Mahmut için 1829 yılında getirilen ve halkın BUĞU adını verdiği SWIFT Vapuru’dur. Bunu SAYİR ve KEBİR izlemiştir. 1837’den itibaren Rus ve İngilizlere ait birer geminin, günümüz charter seferlerine benzer şekilde Boğaz’da yolcu taşımaya başladığı görülmektedir. Dönemin Osmanlı yönetimi, Boğaziçi’nde yabancı gemilerin çalışmasını hoş karşılamadığından, 1844 yılında Hazine-i Hassa Vapurları İdaresi, ardından 1850 yılında da Şirket-i Hayriye kurulmuştur. Boğaziçi’nde 19. yüzyıl ortalarına kadar, yani Şirket-i Hayriye’nin faaliyete geçmesine değin, vapurların yanaşmasına, yolcu indirip bindirmesine uygun iskele yoktur. Yolcular kayıklar vasıtasıyla kıyı ve vapurlar arasında gidip gelmişlerdir. Bu durum karşısında Şirket-i Hayriye İdaresi gemilerin yanaşmasına uygun iskele projeleri hazırlamış ve uygulamaya sokmuştur.
Üsküdar’ın İstanbul deniz ulaşımı için önemi sürüyor
Üsküdar İskelesi’nin, Şirket-i Hayriye’nin Boğaz’ın Anadolu kıyılarında yaptırdığı ilk iskele olması bakımından ayrı bir yeri vardır. İlk yapılan iskelenin bugünkünden biraz daha içerde, tarihi çeşmeye biraz daha yakında olduğu kayıtlarda ve fotoğraflarda görülmektedir. 1906’da ilk iskele binası yıkılıp yerine yenisi inşa edilmiştir ve içinde kuş kafesleri, süslü, oymalı bilet gişeleri bulunmaktadır. Üsküdar İskele binası bugünkü halini 1983 yılında gerçekleştirilen tadilat ve inşaat çalışması sonucunda almıştır. Şirket-i Hayriye Üsküdar İskelesi’nin yanında Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kandilli iskelelerini de yaptırmıştır. Şirket-i Hayriye ilk araba vapuru seferini, Kabataş-Üsküdar arasında gerçekleştirmiştir. Daha sonraki zamanlarda Üsküdar Meydanı’nın yoğunluğu sebebiyle araba vapurları Harem Bölgesi’ne kaydırılmış, hala da Eminönü-Harem araba vapuru seferleri güvenli şekilde devam etmektedir. Hazine-i Hassa İdaresi, Fevaid-i Osmaniye, İdare-i Aziziye, İdare-i Mahsusa, Osmanlı Seyr-ü Sefain İdaresi gibi bütün bu şirketler birbirinin devamı olarak temelde aynı şirket olup, amaçları İstanbul halkının deniz ulaşımını sağlamak olan kurumlardır. Bu şirketin vapurlarının da en çok yolcu taşıdığı iskelelerin başında Üsküdar semtinin iskeleleri gelmektedir. Bizans Dönemi ve daha sonra Osmanlı’nın 1800’lü yıllara kadarki İstanbul deniz ulaşım sisteminin en önemli sac ayağı konumunda olmasa da, hatta tarihi fonksiyonunu yitirmiş olsa da hala Üsküdar, İstanbul deniz ulaşımında çok önemli bir yere sahiptir. Üsküdar- Beşiktaş, Üsküdar-Eminönü, Üsküdar-Kabataş ve Harem-Sirkeci hatlarında her gün binlerce İstanbullunun ulaşımı sağlanmaktadır. Son beş yılda gerçekleştirilen Denizcilik İşletmeleri Şehirhatları Vapurları’nın İDO’ya devri ile birlikte, iskele ve vapurlarda gerçekleştirilen yeniden yapılanma ve tadilat işleri sayesinde deniz ulaşımı İstanbul’da hak ettiği yeri almaya başlamıştır.
1999 yılında İstanbul’da yolcu taşıyan nakil vasıtaları esnaf odasının verilerine göre, Üsküdar Beşiktaş arasında TURYOL ve DENTUR gibi firmaların motorlarıyla günlük 22.000 yolcu taşınmaktadır. Bu yılda yaklaşık 8.000.000 kişi anlamına gelir ki; bu sayı bile Üsküdar’ın İstanbul deniz ulaşımında haklı bir yerinin olduğunu gösterir. Üsküdar Eminönü arasında ise, yılda yaklaşık 14.400.000 kişi gibi devasa bir rakam karşımıza çıkmaktadır. Aynı yıl Kadıköy Eminönü arasında 9.600.000 kişi taşınmıştır. Bu verilerden de hala Üsküdar’ın Anadolu’dan Avrupa’ya geçişte tarihi fonksiyonunu koruduğu görülmektedir. İDO tarafından işletilen şehirhatları vapuru ve deniz otobüsleri ile hergün düzenli seferler yapılmaktadır. Kadıköy ve Haydarpaşa iskeleleri Üsküdar’ın tarihi sorumluluğunu hafifletmiş olsada, Harem-Sirkeci araba vapuru sayesinde hala İstanbul’un Asya-Avrupa arası araç taşıyan iskelesi Üsküdar sınırları içerisindedir. Günümüzde İDO’nun dışında DENTUR ve TURYOL firmaları Üsküdar ile Avrupa yakasının değişik iskeleleri arasında yolcu taşıma işlemlerine devam etmektedir.