Sevdiğimiz derbiler, ezeli rekabet mi yoksa acımasız bir yarış ve ne olursa olsun kazanma hırsı mı? Sevdiğimiz “dostluk kardeşlik “ adına her seferinde başkasının yüzüne bakarak söylediğimiz yalanlarımız mı? Yoksa ırkçı söylemlerle milli takım başından ayrılırken yerimize “ Türk Antrenör “ deyip başka milli takımları “ küresel yaşam” diye çalıştırmaya talip olmak mı? Ya da sanki kendi kulübünde bir yabancı antrenör yokmuş gibi “ ben Milliyetçiyim Milli takımda Türk antrenör isterim” diyen yeni yetme milli takım futbolcuları mı?
Beylerbeyi kulübü ise çok daha takdir edilmesi gerekir. Hiçbir belediye yardımı olmadan ayakta kalabilmek, kolay olmasa gerek.
Geçen yüzyılın başında kendisi gibi liglerde yer alan Yeşildirek, Süleymaniye, Taksim, Beyoğlu, Altınordu gibi kulüplerin akıbetine uğrayıp bir yıldız gibi kayıp gidebilirdi oda. Şimdi kaç kişi hatırlar bu kulüpleri? Hayatımızda birçok anlam katmış bu kulüpler miydi yoksa sevdiğimiz? Kaç kişi hatırlar şimdi acaba Göztepe ve Karşıyaka arasındaki bir maçı 1981 yılında biletli 61 bin, toplamda ise 80 bin kişinin izlediğini?
Türk futbolunu yönetenlerin mutlak surette “futbol sevgisini “ tabana yayan bu kulüplere sahip çıkması gerekir!
Yapılan bir araştırmaya göre, geçen sezon Turkcell Süper Lig’de mücadele eden takımların seyirci sayıları ortalaması Avrupa’nın çok gerisinde kaldı. Türkiye’de ortalama 14 bin taraftar takımlarını desteklemek için stattaki yerlerini alırken, Alman Bundesliga ortalama 38 bin futbolseverle Avrupa’nın en çok izlenen ligi oldu. Bir diğer ilginç bulgu ise Alman ikinci ligi ortalama seyirci sayısının Turkcell Süper Lig’i geçmesiydi. Alman 2. liginde maçlar ortalama 15 bin izleyici çekerken, 1860 Münih, bir maçta 69 bin taraftarı tribüne çekerek sezon rekoru kırdı.
Sezon ortasına geliyorken statlara gelen seyirci sayısının azlığının tek nedeni “ ekonomik “ nedenler olabilir mi?
Fenerbahçe – Galatasaray derbisinde her sene yaşanan olumsuzluklar, Beşiktaş’ın kendisini “ muhteşem “ diye nitelediği o seyircisinin neredeyse her maç başkanına ve yönetimine yani aslında kendi takımına “ küfür “ etmesinin hiç mi etkisi yok?
Peki, TFF, derbilerin gerginliğine çözüm bulamadığı için suçlu da bu şiddete çanak tutan iki takımın yönetimleri yandaş medyası taraftarları ve futbolcusu suçlu değil mi? Gerçekten futbolu seviyor muyuz?
İletişim: [email protected]