İstanbul, tam altı yıldır, söyleyeni de dinleyeni de kadınlardan oluşan müstesna bir müzik topluluğunu gizleyip durmuş bizden.
Ne Kutlu Doğum Haftası'nda söyledikleri ilahilerden haberimiz olmuş, ne de annelere hediye ettikleri bahar şarkılarından. Çanakkale şehitleri resmi törenlerle anılırken onlar kahramanlık şarkıları okumaktaymış; ama biz nasıl olduysa seslerini duymamışız.
Kabahat kimin? Ne bizim, ne onların... Ortada bir kabahat değil tercih var zaten. Hanımlar, kendi dinleyicilerini kendileri seçmişler. Konser tarihleri, yalnızca kadınlardan oluşan bir dinleyici topluluğuna, kulaktan kulağa, telefondan telefona yayılmış, davetiyeler el altından dağıtılmış. Mevzu budur, bizim 'Üsküdar Müftülüğü Hanımlar Musiki Topluluğu'ndan haberdar olamayışımız, seslerini olur olmaz herkese duyurmak istemeyen hanımların kılı kırk yaran titizliğindendir. Şimdi haliyle merak ediyorsunuz, kim bu hanımlar, neden bir araya gelip şarkı söylemeye başlamışlar? Müftülüğün bu işle ilgisi nedir?
Musiki topluluğunun çekirdek kadrosu Üsküdar Müftülüğü bünyesinde çalışan vaize, mevlithan ve Kur'an kursu hocalarından oluşuyor. Hanımların hemen hepsi sanat erbabı, gönül ehli olduğundan topluluk kurma fikri bir tezhibin üzerinde ince ince çalışırken ortaya çıkıyor. Bu arada birkaç ilahi ve şarkı da mırıldanıyorlar tabii, bilirsiniz bizim evlerde, bilhassa mutfaklarda nice güzel sesli hanımlar, ne şarkılar söyler de kimseciklerin haberi olmaz. Müzehhibe Hafize Özkaya ile Kur'an kursu hocası Hacer Atasoy da işte böyle hem tezhip çalışıp hem şarkı söylerken duruveriyorlar ansızın ve "İlmini öğrensek bu işin" diyorlar, "Bir bayan hoca bulsak da seslerimizi eğitsek, üç beş hanım bir araya gelip adabına uygun söylesek." O cümle orada kalmıyor, bir temenni olmanın ötesine geçip vücut buluyor. Önce, Hekimoğlu Ali Paşa Külliyesi'nde musiki dersleri veren Emel Güntekin'le haftada bir buluşmak üzere anlaşıyorlar, sonra Üsküdar Müftülüğü'nün onayı ve desteğiyle yola koyuluyorlar. 29 Eylül 2003'te kurulan ilk kadro; Hafize ve Hacer hanımlar dışında mevlithan Bilge Kesici ve vaize Selva Özelbaş'tan oluşuyor; ama sonrasında klasik Türk müziği icra etmek isteyen farklı mesleklere mensup hanımlarla büyüyüp zenginleşiyor.
İlk zamanlar konser vermek gelmiyor akıllarına, daha doğru bir deyişle, bir araya gelip sanat müziği çalışmalarındaki amaç bir gün bir konser vermek değil. Eğitimli bir sese sahip olmak, Türk müziğini notalarıyla birlikte öğrenip doğru icra etmek istiyorlar yalnızca; ama sonra, hanımlardan oluşan bir dinleyici topluluğuna ulaşma isteği duyuyorlar. Keşfettikleri incelikli, zengin, estetik dünyadan diğerlerini de haberdar etme arzusu da diyebiliriz buna. Umdukları gibi de oluyor, konseri dinlemeye gelen hanımlar; 'aman sesimiz duyulmasın' endişesine düşmeden şarkılara eşlik ediyor ve toplu bir terapiden çıkmış gibi pür neşe eve dönüyor. Hafize Özkaya, zihnindeki soru işaretlerinden o ilk konserden sonra kurtulduğunu söylüyor. O gün 'Acaba yanlış bir şeye vesile olduk mu?' diye kaygılananan Hafize Hanım, "Bizi dinleyen hanımların mutluluğunu görünce, hepimiz evlerimize sonsuz bir coşku ve iç huzuruyla gittik." diyor. Büyük şehirde yaşamanın verdiği sıkıntıyı, günlük derdi, tasayı müzik dersleri sayesinde hafifleten hanımlar, bestekârların hissiyatını, sözlerin hangi hal içinde yazıldığını anlamanın edebî yönlerini geliştirdiğini de söylüyorlar. Küskünlüğü hatta öfkeyi bile zarif bir biçimde dillendiren şarkılar, hanımların eşleriyle ve çocuklarıyla kurdukları iletişime incelikli bir boyut kazandırmış.
Sayısı 18 ile 20 arasında değişen musiki topluluğu, haftada bir ders çalışıp ardından 'Haydi eyvallah!' deyip dağılan bir grup değil hem. Gezilerde, yazlık evlerde, yıl sonu yemeklerinde buluşuyor ve aralarındaki ahengin bozulmamasına gayret ediyorlar. Hocaları Emel Güntekin de, koroya yeni katılacaklarda sesten önce uyuma dikkat ediyor zaten.
Üsküdar Müftülüğü Hanımlar Musiki Topluluğu'nun çalışma mekânı Bağlarbaşı Kız Kur'an Kursu. Haftada bir gün işi gücü bırakıp kursun sıralarına oturuyor ve şarkı söylüyorlar. Tek eksik, maddi yetersizlikler yüzünden sazlarla çalışamıyor oluşları; ama o güzelim Sadettin Kaynak eserlerini gayet neşeli okuduklarına bakılırsa sazların yokluğu, üzerinde fazla durulan bir mesele değil. İlahilerden marşlara, kârı natıktan kasideye uzanan zengin bir repertuara sahip topluluk, her konsere bir anlam yüklemeye gayret ediyor. Şimdiden hazırlandıkları bahar konseri için Sadettin Kaynak'ı seçmeleri de boşuna değil; amaçları, Sultanahmet Camii imamlığı da yapan bir din adamının aynı zamanda çok sevilen bir bestekâr olabildiğini göstermek. Üsküdar Müftülüğü Hanımlar Musiki Topluluğu'nun konserlerinden haberdar olmak isteyen hanımlar, Üsküdar Müftülüğü'nün web adresini ziyaret etmeli.
Kadın mahkûmlara da konser verdiler
Musiki topluluğu altı yıl içinde birçok konser vermiş; ama en etkileyici konserlerden biri Paşakapısı Kadın Tutukevi'nde gerçekleşmiş. Grubun doktor üyelerinden Nezihe Topaloğlu, sıkı bir denetimden geçerek girdikleri odada, bayan polislerin nezaretinde söyledikleri şarkıların hem kendilerini hem dinleyenleri duygulandırdığını anlatıyor.