Büyükşehirlerin bitip tükenmeyen başlıca sorunudur trafik. İstanbul içinde durum aynı... Her gün binlerce aracın yollarda olduğu bu devasa kentte, sürücüler en çok aracını park edecek yer bulamamaktan şikayetçi...
Bundan 4 yıl önce başınızı hangi yöne çevirseniz, hep aynı manzarayla karşılaşıyordunuz: Sokakları işgal eden otoparkçılar diğer bir söylemle değnekçiler... Bir saat için uçuk rakamlar isteniyordu, otopark görevlileri çok güven vermiyordu, araç sahiplerinin gözü arkada kalıyordu... Bunlardan yaka silken İstanbullar artık daha huzurlu. Nedeni ise Büyükşehir Belediyesi'nin duruma el atması...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan İSPARK A.Ş., 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu?nun 7. maddesinin (f) bendi ve yine aynı kanunun 26. maddesi hükmüne istinaden, İBB Meclisi kararı ile İstanbul genelindeki Büyükşehir Belediyesi?nin hüküm ve tasarrufu altında bulunan otoparkları işletiyor.
Belediye tarafından kendisine teslim edilen otopark alanlarında 1700 eğitimli personeli bulunuyor. İBB Zabıtası ve İstanbul Emniyet Teşkilatı ile koordineli şekilde, 35 ilçede ve yaklaşık 500 noktada hizmet veriyor.
İSPARK Genel Müdürü Kadir Gurbetçi, "Geldiğimiz süre içerisinde yüzde 98 oranında halkı rahatsız eden niteliksiz işletmeciliği bitirdik." diyor ve üzerinde çalıştıkları projeleri işte şu sözlerle anlatıyor...
İSPARK nasıl ve ne zaman kuruldu? Benimsenen hizmet politikası nasıl?
İSPARK, 1 Aralık 2005 tarihinde kuruldu. Amacı özellikle caddelerde uzun süre kalmaya mani olacak atraksiyonlarda bulunmak, trafiğin akışına katkı sağlamak, İstanbulları rahatsız eden niteliksiz işletmeciliği (nam-ı değer değnekçiliği) bitirmek ve park etme kültürünün yanında modern otoparklar yapmak...
Değnekçiler üzerinde başarılı oldunuz mu?
Geldiğimiz süre içerisinde yüzde 98 oranında halkı rahatsız eden niteliksiz işletmeciliği bitirdik. Bunda Emniyet Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi zabıta ekiplerinin büyük katkısı oldu.
HER FİŞİN BİR ANATOMİSİ VAR
Park bedellerinin tamamını Büyükşehir Belediyesi mi alıyor?
Her kesilen fişin yüzde 25'i Büyükşehir Belediyesi'ne gidiyor. O da yarısını ilçe belediyelere dağıtıyor. Yüzde 18'si KDV, yüzde 20'si Kurumlar vergisi, personelin stopajı, sigorta primi gibi kesintiler devlete gidiyor. Personelin maaşı (kayıt içi) ödeniyor. Geriye kalan kısımla ise yeni otoparklar yapılıyor. Yani İstanbulluların vermiş olduğu parklanma bedeli, tekrar geriye dönüş yapılıyor.
İSPARK'ın 4 yıllık süreçteki kazancı ne kadar?
Türkiyenin en büyük otopark şirketiyiz. Toplam 52 bin kapasiteli otoparkımız var. 4 yıl içerisinde 250 milyon liralık bir kayıt içi oluşturduk ve Türkiye'ye model olduk. Birçok şehirde bu ve benzeri uygulamalar yapılıyor. Bilgileri, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'ne aktardık. Ankara, İzmit, Kocaeli, Adapazarı, Rize, Trabzon, Van, Bursa gibi birçok şehir ve ilçede bu tarz uygulamalar hayata geçmeye başladı. Çünkü araç eğilimleri düne göre çok fazla...
2004 - 2008 yılları arasında 630 binden fazla İstanbul trafiğine katıldı. Bunları arka arkaya 5'er metreden hesapladığınız zaman 3 bin kilometrelik bir alan oluşuyor. Eğer köprülü kavşak, dal - çık gibi altyapılar; metro ve diğer ulaşım ağlarına yatırım yapılmasaydı; deniz taşımacılığı arttırılmasaydı nefes almak imkansız olurdu... Radikal çözümlerle, ciddi bir mesafe kaydedildi.
DEĞNEKÇİLİĞİ BİTİRDİK
İstanbul?da otopark sorunu tamamen çözüldü mü? Hangi bölgeler hâlâ sancılı? İstanbul'da 27 bin kilometre yol ve 63 bin sokak var. Yoğunluk; birinci bölge dediğimiz Eminönü, Üsküdar, Ümraniye, Bakırköy, Fatih, Beyoğlu, Şişli, Bahçelievler, Güngören, Kadıköy ve Üsküdar'da toplanıyor. Her 2 köprüden günde ortalama 450 bin araç geçiyor. Şehrin ayrıca 3 milyon öğrencisi var. Böyle yoğun bir şehirde, her istediğinizi o an yapamıyorsunuz. Ama buna rağmen ciddi mesafeler katettik. İşe değnekçiliği bitirmekle başladık.
Geceleri de trafik kilitleniyor ya da niteliksiz işletmeciler gelip orda duruyorlar ve halkı rahatsız ediyorlar... Bu nedenle gece de birçok cadde ve sokakta, zarar ettiğimiz yerler olsa bile işletmecilik yapıyoruz. Tabir-i caizse; alan savunmasıyla nöbet tutuyoruz.
Vatandaşlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Yapmış olduğumuz bir anket çalışması var. Sonuçlarda;
- İSPARK bilinirliği yüzde 90,
- İSPARK kullanım oranı yüzde 70,
- Yeniden park etme tercihi ya da arkadaşa tavsiye oranı ise yüzde 70 çıktı. Yani bizi tanıyor ve bize güveniyorlar.
PARK ET, METROBÜSE BİN!
İşletme ve fiyat politikanız nasıl?
İSPARK olarak işletme politikamız şöyle:
Park et, metrobüse bin!
Bedava olan, 1 Lira - 3 Lira olan, 13 saati bedava, 13 saati 3 Lira olan yerler var. Buradaki amaç; "park et ve metrobüse git"...
Park et, İDO'ya bin!
13, 14 saat hatta Kadıköy'de 24 saat park edebilirsiniz ve bunların toplam bedeli de gün boyu 4 veya 5 Lira'dır.
"Türkiye?de ilk kez uygulanacak olan Park et-devam et projesinde sürücüler transfer merkezlerinde alınıyor ve ulaşım vasıtalarıyla şehir merkezlerine taşınıyor. Böylelikle kalabalık olan caddeler ve bağlantı yolları da rahat bir nefes alıyor. Sürücüler, 08.00-17.00 saatleri arasında 5 saati ücretsiz, 17.00?dan sonra ise giriş-çıkış ücreti olarak 3 TL ödüyorlar."
Katlı ve açık otoparklar
Üsküdar kat otoparkında günde 2 saat ücretsiz. Bu sistemden her ay 50 bin araç yararlanıyor.
Zeytinburnu'nda, yüne günde 2 saat ücretsiz olan iki ayrı yer altı otoparkı var. Büyükçekmece'de de iki tane otopark mevcut. Ümraniye'deki kat otoparkında ise günde 1 saat ücretsiz giriş mümkün.
Yani metrobüse yakın otoparklar sudan ucuz, denize yakın olanlar gün boyu 4 - 5 Lira, ayrıca açık ve katlı otoparklar da yine oldukça uygun olarak fiyatlandırılıyor. Böylelikle "yolu meşgul etme, otoparka gir, işini gör ve git" demek istiyoruz. Caddeler fiyatları ise daha yüksek, kademeli artışlar söz konusu.
Neden yüksek peki?
Şöyle bir nedeni var:
Caddeler kısa süreli parklanma yerleri. Biz bu fiyat politikasıyla uzun süreli kalmaya mani oluyoruz. İşyeri sahiplerinin araçlarını sabahın erken saatlerinde bırakıp akşam almalarını istemiyoruz.
Dünyada örnekler nasıl?
Dünyanın neresine giderseniz gidin - ki Tokyo'da 630, Londra'da 480, Paris'te 221 kilometrelik bir metro hattı olduğu halde - trafik sıkışıklığına rastlarsınız. Maalesef bu durum değişmiyor... İstanbul da cazibe şehri olduğu için insanların çekim noktası. Düne göre araç edinme ihtiyacı arttı, bu insanlarda araç alımı isteği oluşturdu. Buna paralel olarak da trafik problemi doğdu. Biz de trafik aksın diye böyle bir fiyat uygulaması yapıyoruz.
"YÜKSEK FİYATLA 'GELME' DİYORUM"
Örneğin; Eminönü'ne giderseniz, Sirkeci Gar ya da Mısır Çarşısı önüne, Sultan Ahmet Meydanı'na 1 saat için 5 Lira ve her saat 3 Lira'dan park edersiniz. Burada şunu demek istiyorum; deniz otobüsü, otobüs, tramvay ve demirylu alternatifleri var. Ayrıca bölgede ucuz açık ve kat otoparkları (mesela 630 araçlık Veznecilerin karşısındaki Gedikpaşa Kat Otoparkı veya İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin önünde açık otopark) mevcut. Ama siz ısrarlar Mısır Çarşısı'nın önüne park etmek isterseniz biz de yüksek fiyatlarla caydırıcı oluruz. Burada dipnot şu: 'Gelme' demek istiyorum; yoksa çok para kazanayım diye bakmıyorum... Tabii böyle bir kararda alternatifleri göz önünde bulunduruyorum.
Bu bir işletme, trafik yönetme ve parklanma politikası...
Manhatten'de yarım saat için 25 dolar ödedim. 2 saat 44 dolar... Öyle tabelalarla karşılaşıyorsunuz ki şaşırıyorsunuz. Örneğin; 'Buraya park etmeyi aklına getirme!' uyarısı New York'ta var. Japonya'da aracınızı nereye park edeceğinizi belgeyelemezseniz, araç satın alamazsınız. Londra'da şehrin girişinde 1200 kamera var ve girerken 8 pound alıyırlar. Önceki belediye başkanı, yüzde 15 egzos emisyonunu azalttım, giren aracı 70 bine düşürdüm diyordu.
Yine Lizbon, 2 milyon nüfusa sahip bir şehir. Yanlış parkeden vatandaşın aracının tekerleği kilitleniyor, hatta motoru çalıştırır diye sarı bandaj çekiliyor. Gelip, ne kadar borcum var, ödeyip gideyim derseniz dahi ödeyemezsiniz. Akşam aracınız çekilir ve 200-300 euroya varan cezalar öderseniz.
Bu caydırıcı cezalar Türkiye'de de uygulanabilir mi?
Aynı cezaları biz de yapalım demiyorum ama şehirde yaşamanın bir düzeni olmalı diye düşünüyorum.
"BİLİMSEL OLARAK HESAPLADIK"
Üstelik biz bunun hesabını bilimsel olarak yaptık. Eğer siz 'işyerimin önü' der ve uzun süre kalmak isterseniz, olmaz! Bir işyerinin önü ne kadar çok devingenlik arzeder, daha çok sirkülasyon olursa aynı oranda daha fazla iş yapar ve müşterisi artar. Ama siz kendi işyerinizin önünü park ile kapatırsanız, 'gelmeyin, burası benim' demiş olursunuz.
Ayrıca kültürel alanda da vatandaşa mesaj veriyorsunuz...
Kültürel yayınlara çok önem veriyoruz. 'Korna çalmıyorum, gürültü kirliliği yapmıyorum', 'Trafikte saygı hayatı kolaylaştırır' diye çalışmalarımız vardı.
Ayrıca gelen aracı, 500 metre ileriden elektronik bir sistemle 'bizim otoparkımız var, şu anda 110 boş yer kapasitesi mevcut ya da dolu' diye uyarıyoruz.
Mevcut otoparkların gidişatı nasıl olacak?
Cadde üstündeki alanlar, Ulaşım Koordinasyon kararı gereğince bizim işletmemizdedir ve caddelerde yüzde 99 oranında hakim olduğumuzu söylüyoruz. Ancak bazı yerler var ki - özel mülkiyetler yani yıkılmış bir ev ya da boş arazi gibi - şahıs vergi levhasını alıyor ve park alanı yapıyor. Bu bizim ilgimiz dışında kalıyor. Burada ruhsatlandırma devreye giriyor. Dolayısıyla müdahale edemiyoruz.
"ÖZEL SEKTÖRÜ DE DESTEKLİYORUZ"
Belediye şirketiyiz ama yine de özel sektörü destekliyoruz. Ruhsatlı ve disiplinli olduğu sürece özel sektör de çalışmalı diye düşünüyoruz.
İSPARK ile yeni bir meslek doğdu diyebilir miyiz?
İSPARK ile beraber otoparkçılık mesleğine doğru iyi bir eğilim söz konusu. Şu an için bin 700 çalışanımız var. Algılanan kötü imaj yavaş yavaş siliniyor.
Çalışan kadronuzu nasıl belirliyorsunuz?
İstihdam için 30 yaşını geçmemiş, lise mezunu gençleri tercih ediyoruz. Mülakat ve yazılı sınavlardan geçiriyoruz. 80 saat eğitim veriyoruz. Alanında uzman ya da akademisyenlerin girdiği derslerde; büyükşehirde yaşama, şehirli olma bilinci, adab-ı muaşeret kuralları, parklanmanın trafiğe olan etkisi, Avrupa ve dünyadaki parklama örnekleri, yol yardımı, iletişim, kurumsallık, büyükşehir personeli olmanın getirdiği sorumluluklar, karayolları gibi konular hakkında bilgiler veriliyor.
ŞİKAYETİ OLANLAR...
Personeli kimler denetliyor?
Personeli denetleyen bütün İstanbullular aslında... 0212 274 20 20 iletişim hattımız her zaman açık ve görüş, öneri, şikayetlerinizi buraya bildirebilirsiniz. Bunun yanı sıra kurum içinde açık ve gizli denetçilerimiz var. Koruyucu hekimlik gibi çalışıyorlar, ceza yazma ve tutanak tutmaktan ziyade yanlışa sebebiyet vermeme adına denetliyorlar.
İş için başvurular nasıl ve nereye yapılıyor?
Başvurmak isteyenler, internet sitesinden kayıt yaptırabilirler. Ekibimizle her gün 75 bin İstanbullu'ya 'merhaba beyefendi / hanımfendi' diyoruz.
İŞTE YENİ OTOPARKLAR
Çeşitli semtlerde yeni otopark projeleriniz var. Bunlardan bahsedebilir misiniz?
2010 yılında ciddi projelerimizi olacak. Şu anda Cihangir'de halkın sosyal donatılarına katkı sağlayacak, üstü yeşil alan olan 313 araçlık otopark hizmete açıyoruz.
Yine bir çalışmamız Bakırköy'de vardı ancak Bakırköylüler mani oldular. 30 yıllığına İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden ihaleyle aldık, 2 sene projesiyle uğraştık ve ruhsat çıkarttık. Yerin altına, sığınma özelliği olan, 216 araçlık, Türkiye'nin ilk yarı otomatik otoparkını yapacaktık ve şimdi bitmiş olacaktı.
Bütün STK'larla görüştük; 'Güzel bir proje olacak, büyük ağaçlara dokunmayacağız, sığınak özelliği var, yerin altında olacak' dedik ancak müsade etmediler. Biz de o projeyi araç kapasitesini 400'e çıkartarak Merter'e kaydırdık. Şimdi yerin 18 metre altında inşa ediyoruz.
Bunun haricinde Ümraniye ve Kağıthane'de de yerin 40 metre altında, 420 araçlık tam otomatik otopark ve Taksim'de ise 230 araçlık otopark yapıyoruz.
Tam otomatik otopark: Yatırımcı için en önemli avantajı, rampa ve koridor kullanmadan sadece araç yüksekliklerinde katlar inşa ederek park yeri kapasitesinin büyütülmesidir. Ayrıca diğer önemli bir avantajı ise konvansiyonel otoparklarda ciddi ön yatırım ve işletme maliyetlerine sebep olan aydınlatma ve havalandırma gibi gereksinimlere otomatik otoparklarda ihtiyaç duyulmaması. Sistem bilgisayar kontrolü ile çalıştığından sadece gişe personeli kullanılır. Kullanıcıların konforunun yanı sıra, hırsızlık ve sürücülerden kaynaklanacak kaza risklerinin olmayışı sayesinde araçların güvenliği en yüksek düzeyde sağlanır.
Modüler Park: Bu tür kat-otoparklar, sıcak galvanizli ya da boyanmış çelik modüllerden oluşan çelik konstrüksiyon bir yapı. Modüller çok kolay bir biçimde monte ve demonte edilebilir. Sistemde otomatik ödeme ve kamera denetimi yapılabilir. İnşa edilen kat-otoparkın üstüne sosyal aktivite olanakları (halı saha, voleybol, basketbol, tenis kordu, restoran vs.) düzenlenebilir
Söz konusu projeler için ne kadarlık bir bütçe ayrıldı?
Yaklaşık olarak 30 milyon TL'lik bir bütçe ayrıldı. 2010 yılında da bir o kadarlık daha bütçe hedefliyoruz. Yerli ve yabancı işadamları ile görüşüyoruz. Eğer planlarını uygulamaya koyarlarsa sürpriz projeler bekliyor.
Heliport projesi nasıl bir proje olacak?
İstanbul'da Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün onayını almış helikopter pistlerini önemsiyoruz. Sivil Havacılık'ın imzalamadığı işletmeleri almıyoruz. Kadıköy ve Kısıklı'da olan heliport projelerini bitirdik. Şimdi Kartal - Maltepe ve Eyüp'te başlıyoruz. Şu anda 5 yerde fizibilite çalışması yapıyoruz. Her boş yer helikopter pisti olamaz çünkü... Sağlık, afet anında kullanım, turizm ve ticaret amaçlı olmalı.
Kimler yararlanabilir?
Heliportlar, anlaşma sağladığımız isteyen her kurum ve her şahsa açık.
Boğaz'da da bir proje başlattınız...
Boğaz'a yüzer iskeleler yapacağız. Tarabya ve İstinye'de çalışmalar son aşamaya geldi. Projenin en önemli özelliği; kıyıdan denizle olan ilişki kesilmeyecek ve deniz görülebilecek. Bu nedenle yoğunluğu az olan bölgeleri tercih ediyoruz.
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi, önümüzdeki günlerde marina olarak bilinen 10 yeni yüzer iskele projesini hayata geçirecek. Büyükşehir Belediyesi?nin iştiraki İSPARK tarafından işletilecek iskelelerde; restoranlardan toplantı odalarına kadar her türlü sosyal alanı bulunacak. Yaklaşık 5 bin yat ve teknenin bekletileceği Tarabya ve İstinye yüzer iskeleleri yaklaşık 12 milyon dolara mal olacak. Yüzer iskelelerde yıllık üyelik sistemi uygulanacak. İskeleler; Sarıyer'de Büyükdere, Beykoz'da Keçilik, Kanlıca, Çubuklu ve Göksu ile Beşiktaş'ta Bebek ve Arnavutköy'e yapılacak. Proje kapsamında İstinye 338, Tarabya 222 tekne kapasiteli olacak."
Bir de park - kart uygulaması başlatacaksınız... Bu sistemin işleyişi nasıl olacak?
Bir nevi parayla ilişkiyi kesme projesi aslında... Basit bir örnekle açıklamak gerekirse; bayilerimize veya ilgili birimlerimize gideceksiniz, 100 saat için x Lira ödeyeceksiniz ve otopark kartı alacaksınız. Caddelerdeki park alanlaronda el terminalleri mevcut. Aldığınız bu kartı, hem girişte hem çıkışta terminallere okutacaksınız. Böylelikle bulunduğunuz dakika kadar bedel ödeyeceksiniz.
İstanbullar bu sistemle ne zaman tanışacak?
Ocak ayı sonu itibariyle demo uygulamaları başlayacak olan kart öncelikle kullanım kolaylığı ve hareket kabiliyeti sağlıyor; para üstü verme, ödeme gibi zaman kaybı yaşatmıyor.
"Çok işlevli el terminalleri ile park uygulamasında süreç şöyle işliyor. Araç, parklanma alanına girdikten sonra görevli, ilgili peron numarası karşılığındaki kareye dokunuyor ve manuel olarak plaka yazılıyor. Sürücünün kalmayı düşündüğü süre öğrenilerek, ilgili seçenek işaretleniyor. El terminalinden ilgili bilgileri içeren dokümantasyon çıkarılıyor. Böylelikle sisteme araç girişi ile ilgili tüm bilgiler girilmiş oluyor. Ayrıca el terminaline entegre edilen manyetik kart okuyucu ile akıllı kartların ve kredi kartlarının da parklanmada kullanılabilmesi mümkün olabilecek."
Bir de şu anda tek bir yerde geçerli olan cep telefonu ile park etmek söz konusu...
Bu sistemde mesaj atıyorsunuz ve park ücretiniz cep telefonu faturanıza geliyor. Şu anda Şişli - Vali Konağı'nda bu uygulama yapılıyor. Daha da genişletilecek.
"Mobil park (değişik adlandırmalarıyla ceppark, mobilpark, GSM park, m-park, SMSpark) ise belediyelerin kontrolündeki sokak otoparkları için geliştirilmiş olan mobil ödeme ve takip sistemi. Sokaklarda altyapı yatırımı gerektirmeyen, istenilen sokak ve bölgede çok kısa bir sürede uygulamaya konulabilen, ilave sokaklar ve bölgelerin maliyeti sadece personel ve personelin kullandığı ekipmanla sınırlı olan ve parkomatlar gibi belirli sayıda ekipman yatırımı zorunluluğu olmayan bir uygulama. Burada park görevlileri el terminallerini kullanarak GPRS ve WAP üzerinden plaka girmek suretiyle ya Gelirler İdaresinin otomatik araç tanıma (OT Sistemi) sisteminden ya da araçlara RFID (Radio Frequency IDentification = Radyo Frekansları ile Tanıma/Tanımlama) etiket uygulaması yararlanarak park etmeyi denetleyebilecek.
Cep telefonuyla park etme sisteminde ön kayıt gerekiyor. Kurumun internet sitesi ya da basılı döküman kullanılarak gerçekleştirilebilir. Eğer ön kaydınız yoksa? O halde sistem şöyle işliyor: Örneğin, aracınız bir park lokasyonuna girdi ve SMS yöntemiyle park etmek istiyor. Ön kaydı da yoksa bir kereye mahsus olarak, önce aracın plakasını girecek bir karakter boşluk bırakacak, park lokasyonunun numarasını girecek bir karakter boşluk bırakacak ve kalınacak süreyi girecek. Sonra GSM servis sağlayıcıdan İSPARK'a tahsis edilen bir numaraya kısa SMS çekilecek. Bu durumda parklanma başlayacak. Parklanmanın bitimine 10-15 dakika kala park halindeki araç sahibine parklanmasının bitmek üzere olduğu mesajı gelecek. Bu uyarı mesajı aynı zamanda o bölgede görevli olan park görevlisinin el terminaline GPRS üzerinden gönderilecek. Park etmenin denetimi de bu şekilde sağlanacak. Şayet ön kaydınız varsa plakanızı yazmanız gerekmeyecek."
NTVMSNBC