Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı.
Mustafa Kara mesajında şunları söyledi:
''Altın Şehir Üsküdar''ımızın Saygıdeğer Hanımefendileri;
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Dünyada ilk kez 19. yüzyılda, bir tekstil fabrikasında kötü çalışma koşulları dolayısıyla greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmeleri ve sonrasında çıkan yangında fabrikadan kaçamayarak ölmelerinin hatırasına gündeme gelen kadın hareketlerinin kaynaklık ettiği ''Dünya Kadınlar Günü'' ülkemizde 1921 yılından bu yana kutlanmaktadır.
Kadının ihmal edildiği bir toplumun varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinin mümkün olmadığı hepimiz tarafından malumdur. Ziya Gökalp'in ''Kadın tamam olmadıkça eksik kalır bu hayat'' veciz ifadesi, bu gerçeğe işaret etmektedir. Stuart Mill'in isabetli bir şekilde tespit ettiği gibi, bir toplumun sahip olduğu uygarlık seviyesini ölçmek için, kadının hayat şartlarına bakmak gerekir.
Geleneksel Türk toplumunda kadın daima, batı ve doğudaki diğer örneklerine göre oldukça ileri sayılabilecek bir konumda bulunmuştur. Bunun en büyük örneği; ülkemizde kadınların seçme ve seçilme gibi bazı haklara birçok Avrupa ülkesinden daha önce kavuşmamızdır. Kadınlara verilen önem o kadar eskilere dayanır ki; Orhun abidelerindeki ifadelerden eski Türk Devletlerinin yönetimine kadar bunun birçok örneğini görmek mümkündür.
İslam ve Türk medeniyeti, kadına verdiği değer nispetinde şaha kalkmış, üç kıtada hükümferma olabilme becerisini ortaya koyabilmiştir. Yine İstiklal Savaşımızda birçok fedakar ve cefakar Anadolu kadınının tarihe adlarını kahramanlık destanlarıyla yazdırdığını, Nene Hatun gibi abidevi, isimli isimsiz kahramanların varlığıyla müşahede ediyoruz. Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, kısacası varlık mücadelemizin her bir safhasında kadınlarımızın büyük emeği vardır. Bu emek sayesinde Türk kadınları siyasi hayattan çalışma hayatına kadar birçok farklı konuda Cumhuriyetimizde söz sahibi olmayı başarmıştır.
Türk kadınları, 1930 yılında belediye meclislerine, 1933 yılında muhtarlığa, 1934 yılında milletvekilliğine seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Bu düzenlemelerle parlamenterlikten yöneticiliğe ve yargıya kadar hemen her alanda önemli konumlara gelen kadınlarımız, böylece, batıdaki hemcinslerinin asırlar süren mücadeleler ve çekilen büyük acılarla ulaştıkları haklara kısa sürede kavuşmuşlardır.
Ülkemizde, kamu sektörü başta olmak üzere, çalışma hayatında giderek artan bir oranda yer almalarına rağmen, kadınlarımızın hala çözüm bekleyen çok önemli sorunları bulunmaktadır.
Başbakanlığa bağlı ''Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'''nün yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına baktığımızda;
- Aile içi şiddetin yüzde 87'si, kadınlara karşı işleniyor.
- Kadınların yüzde 20'si okur-yazar değildir.
- Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39.6'sı işsizdir.
- Eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor.
- Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27'lerde bulunuyor.
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen dünyanın bugün ileri demokrasileri olarak tarif ve taltif edilen Avrupa ülkelerinin tarihsel koşulları ile bizim tarihi koşullarımız kıyaslandığında karşımıza çıkan tablo, umutsuz olmamamız ve geleceğe güvenle bakmamız için büyük bir vesile oluşturuyor.
Son olarak dikkatlerinizi Atatürk'ün Meclis'te yaptığı bir konuşmasındaki ifadelerine çekmek istiyorum. "Bugünün gereklerinden biri de kadınlarımızın her bakımdan yükselmelerini temindir. Binaenaleyh kadınlarımız da âlim ve mütefennin olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Sonra kadınlar toplum hayatında erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaktır.
Bu duygu düşüncelerle her türlü ayrımcılığın sona erdiği, kadınların kültürel, ekonomik ve siyasi hayatta hak ettikleri yeri her zaman aldığı bir dünya ve Türkiye temennisiyle siz kıymetli hanımefendilerin Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.''
Üsküdar 34