Zaman Gazetesi yazarı Beşir Ayvazoğlu son yazısında Bağlarbaşı Kültür Merkezi'ni yazdı;
Geçen yılın başlarında bu köşede çıkan yazılarımdan birinde İstanbul'da ve Anadolu'nun birçok şehrinde sayıları gittikçe artan kültür merkezlerinden söz etmiş, 2007 sonlarında tamamlanıp 2008 başlarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı bir törenle açılan Bağlarbaşı Kültür Merkezi ve Ulaşım Müzesi'nin mimari özellikleri, konumu ve fonksiyonları itibarıyla İstanbul'un en önemli kültür merkezlerinden biri olduğunu ifade etmiştim.
Biri 760, diğeri 285 kişilik çok amaçlı iki büyük salon, beş cep salonu, altı seminer odasına sahip, kütüphanesi, bodrum katında yemek yenebilecek salonları ve 150 araç kapasiteli otoparkıyla her türlü bilim, sanat ve kültür faaliyetinin rahatlıkla gerçekleştirilebileceği, üst katlarından Boğaz'ı ve Marmara'yı gören harika bir kompleksten söz ediyorum.
İstanbul bu yıl Avrupa Kültür Başkenti olduğu için bu kültür merkezinin de hiç olmazsa hafta sonları dopdolu ve capcanlı olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz!
İETT'nin büyük paralar (yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık on milyon dolar) harcayarak yaptırdığı, Üsküdar'a büyük bir kültürel canlılık getirmesini beklediğimiz Bağlarbaşı Kültür Merkezi bu gidişle çürüyecek. Açılışının yapıldığı tarihten bu yana, birkaç gösterişli program sayılmazsa, bütün salonlarında in cin top oynuyor! Ulaşım Müzesi olarak düzenleneceği ilân edilen tarihî tramvay hangarı bile hâlâ bomboş! İçinde sadece Elektrik Fabrikası olarak kullanıldığı dönemden kalma, trafo kaldırmakta kullanılan hareketli bir vinç bulunuyor.
Doğrusu, İETT'nin ne yapmak istediğini kimse anlamış değil; koskoca binayı ne kendisi kullanıyor ne başkasına kullandırtıyor!
Bağlarbaşı Kültür Merkezi, bilindiği gibi, Bağlarbaşı Meydanı'ndan Selami Ali'ye giderken sağda, bir zamanlar Acıbadem Tekkesi'nin bulunduğu vakıf arazisinde yükseliyor. Buraya bir kültür merkezi yapma kararı, zannedersem, uzun zaman boş kalan tramvay hangarını değerlendirme düşüncesinin bir sonucu olarak doğdu.
İstanbul halkı için Alemdağ ormanlarından odun, kömür ve Taşdelen kaynağından iyi su getirmek amacıyla Üsküdar, Çamlıca ve Alemdağ arasında döşenen tramvay hattında kullanılacak tramvayların depolanacağı bir ''Kuvvet Merkezi'' olarak tasarlanan ve inşasına 1911 yılında başlanan hangar, Birinci Milli Mimari akımının özelliklerini taşıyor. Mimarı, bu binayı yapmaya başladığı tarihte ''Mühendis Mekteb-i Âlisi İnşaat Muallimi ve Evkaf-ı Hümayun Nezareti Celilesi Heyet-i Fenniye Müdürü'' olan Ali Talat Bey'dir. Beşiktaş, Kuzguncuk ve eski Üsküdar vapur iskelelerinin de mimarı olan Ali Talat Bey, ne yazık ki unutulmuş değerlerimizden biridir.
Balkan Harbi ve Birinci Dünya Harbi yüzünden tamamlanamayan proje, 1927 yılında Süreyya Paşa'nın da katkılarıyla sonuçlandırılır. Açılış, 7 Haziran 1928'de TBMM Başkanı Kâzım Özalp, Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya ve İstanbul Şehremini Muhiddin Beylerin katıldığı törenle yapılır. Üsküdar tramvayları da o gün hizmete girmiştir.
Tramvay hatları Anadolu yakasında 1960 sonlarında kaldırılınca işlevsiz kalan hangar otobüs garajına dönüştürülür. Yüz kadar otobüsün depolandığı bina, motor ve yedek parça imalatı gibi işlerin yapıldığı bir atölye olarak kullanılmış, ancak 1998 yılında İkitelli garajında Motor Yenileme Fabrikası inşa edilince bina tekrar boşalmıştır. Yıllar sonra burada Altunizade Kentsel Planlaması çerçevesinde bir kültür merkezi yapılmasına karar verilir. Tarihî hangar ve arkasındaki yangın kulesi restore edilerek Ulaşım Müzesi olarak düzenlenecek, ayrıca bu binayı bütünleyecek bir kültür merkezi yapılarak Üsküdar'a armağan edilecektir.
Sonunda, Mimar Hilmi Şenalp'ın Ali Talat Bey'in eserini gözeterek hazırladığı, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden çizgiler de taşıyan kültür merkezi projesinin uygulanmasına karar verilir. Ancak Şenalp, yapımına 15 Mayıs 2005 tarihinde başlanan ve 2008 başlarında tamamlanan binayı -kaba inşaat bittikten sonra, detaylara kendisine rağmen bazı müdahalelerde bulunulduğu gerekçesiyle, proje müellifliğinden de, müşavirlikten de çekildiği için- artık kendi eseri saymıyor.
Olan olmuş, binanın inşası tamamlanmış, resmî açılış yapılmıştır. Fakat dünyanın en güzel binasını yapmış olsanız bile, içini dolduramıyor, onu yaşayan bir mekân haline getiremiyorsanız, boşuna emektir.
Aşağı yukarı iki yıldır boş duran, sadece Sahhaflar Çarşısı olarak tasarlanan bölümün bir ara İSMEK tarafından kullanıldığı Bağlarbaşı Kültür Merkezi'ni bir an önce İstanbul ve Üsküdar'ın kültür hayatına katkıda bulunacak gerçek bir kültür merkezi haline getirmek gerekiyor. Yoksa -dedim ya- durduğu yerde çürüyecek!
Beşir Ayvazoğlu - Zaman