Tarihi ve maddi değeri yüksek eski eşyaların arasında kaybolduğumuz, her adımda tarih soluduğumuz bir pasajdayız. Eşya çeşitliliğindeki zenginliği ziyaretçi sayısında göremediğimiz bu yer, Üsküdar'daki Antikacılar Çarşısı.
Üsküdar Meydanı'na çok yakın olmasına rağmen belki de diğer antikacılar arasında en az bilineni. Öyle ya, İstanbul'da antikacı denildiğinde akla ilk olarak Aksaray'daki Horhor ya da Beyoğlu'ndaki Çukurcuma gelir. Oysa Üsküdar Antikacılar Çarşısı'nın da 90 yıllık bir geçmişi var. İlk başlarda Üsküdar'da farklı yerlerde kurulan çarşı, 1986'dan beri de Büyükhamam Sokak'taki Kıroğlu Hanı'nda. Hanın içinde 40 dükkân var. Aslında antikacılar, hanın içiyle de sınırlı değil. Üsküdar Meydanı'ndan sokağa doğru yürürken yol üzerinde çeşitli eski eşyaların satıldığı birçok dükkân görmek mümkün.
Tarihin anahtarları arasında ilerlediğimiz çarşıda Osmanlı döneminden kalan değerli antika parçaların yanı sıra Avrupa'dan getirilmiş eşyalar da çarpıyor gözümüze. Aslında onlar da Osmanlı'ya ait. Zamanında Rusya'ya, Fransa'ya gitmiş parçalar getiriliyor; bakımı, onarımı yapıldıktan sonra çarşıda satışa sunuluyor. Bunun en güzel örneklerinden birini 'Zeki Antik'te görüyoruz. Dükkânın hemen ortasında gözümüze sedef kakmalı, ortasında tuğra olan sehpanın 200 yıllık bir parça olduğunu öğreniyoruz. Dükkân sahibi Mehmet Zeki Dal, sehpayı İngiltere'den satın almış. Mehmet Bey, aynı zamanda pasajın da sorumlusu. 30 yıldır çarşıda antikacılık yapıyor. 3 dükkânında toplam 600 geçkin parça olduğunu, İngiltere, Belçika, Hollanda'dan TIR'la eşya getirip esnafa sattığını anlatıyor. Biz gördüğümüz her parça karşısında mest oldukça Mehmet Bey iç geçiriyor ve ''Keşke herkes eskisi gibi antika eşyalara değer verse.'' diyor. Anlıyoruz ki esnaf, ilgisizlikten dertli. ''Bu, bir kültür meselesi. Eskiden antika kültürüne ilgi daha fazlaydı. Ama şimdiki nesil çok fazla ilgi duymuyor. İşlerimiz de doğal olarak azaldı. Para kazanmadığım halde bu kültürü yaşatmak ve kendi parçalarımızı oralarda bırakmamak için yurtdışından eser getirmeye devam ediyorum.'' diyor. Bir de dizi çekimlerinin çarşıya ilgiyi kısa bir süreliğine de olsa artırdığından bahsediyor. Çarşıda, geçtiğimiz sezon Ezel, 4. Osman gibi birkaç dizinin çekimleri yapılmış.
40 senedir antikaları tamir ediyor
Çarşıdaki antikalar ve eski eşyalar geldiği gibi hemen dükkânlardaki yerini alamıyor. Eşyaların önce yılların verdiği yorgunluğu üzerinden atması gerekiyor. Onarım işini uzman antika eşya tamircileri yapıyor. Bu konuda çarşıda akla gelen ilk isim İbrahim Aslan. 40 senedir bu işi yapıyormuş. ''Baba mesleği mi?'' diye soruyoruz, çıraklıktan yetiştiğini söylüyor. Yaptığı iş zor, antikalar onarılırken orijinalliğini yitirmemeli. Sırrını merak ediyoruz, hayatını adadığı bu işi sanki herkes yapabilirmiş gibi bir çırpıda anlatıveriyor: ''Çürüyen ve kurtlanan yerler varsa o bölmelerini alıyorum. Kurtlar dökülsün diye ilaçlıyorum. Sonra zımparalıyorum.''
Antika merakı olan esnaf da var
Mermerden yapılmış banyo ve bahçe eşyaları satan ''Asır Antik''in sahibi Fahri Yorulmaz, 25 yılını vermiş bu mesleğe. Dükkânındaki parçaların çoğu Sivas, Kayseri, Kastamonu, Denizli ve Muğla'dan geliyor. Esnaf arasında Rıdvan Taşçıoğlu gibi koleksiyon merakı olanlar da var. Taşçıoğlu'nun 200 yıllık Osmanlı kilitleri ve Avrupa'dan topladığı asma kilitlerden oluşan koleksiyonu görülmeye değer.
Antik Varak, Fransız varak aynaların yer aldığı bir dükkan. Antika eşya tamircisi, 120 senelik aynanın bakımıyla ilgileniyor.
Mehmet Zeki Aydın, Osmanlı'dan kalma bu sehpayı İngiltere'den satın almış. Sehpanın en az 200 yıllık olduğunu söylüyor.
Bir dolabı zımparalayan İbrahim Aslan, 40 senedir Üsküdar Antikacılar Çarşısı'nda eski eşya ve antikaları tamir ediyor.
150 yıllık bu şerbetlik, Kayseri'den gelmiş. O zamanların büfesi olan şerbetlik duvarın içine gömülüyormuş.
Osmanlı dönemine ait sedef kakma harem-selamlık kapısı. Bu kapı, Ezel dizisinin bir bölümünde de kullanılmış.
Zaman - Cuma Eki