İstanbul'un İslam geçmişine ışık
Yenikapı'daki metro kazısında gün ışığına çıkan bir mektup, İstanbul'un fetih öncesine uzanan İslam tarihine ışık tutuyor.
Marmaray projesi kapsamında Yenikapı'da devam eden arkeolojik kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan bir mektup, İstanbul'un 1453'te bir İslam toprağı haline gelmesinden çok önce İslam dünyası ile yakın siyasi, ticari ve diplomatik ilişkiler kurulduğunu ortaya koyuyor.
Yenikapı'daki metro istasyonu kazısı sırasında ortaya çıkarılan Bizans dönemine ait en büyük taş limanda, iskeleler, batan gemilere ait eşyalar ve gemi kalıntıları arasında bulunan, kaval kemiği üzerine Arapça yazılmış bu mektup, arkeologların bulgularına göre miladi 700'lü yıllara ait.
Mektubu tercüme etmesi için bilgisine başvurulan sosyolog Müfit Yüksel, İstanbul tarihine ışık tutan bu tarihi belgeyle ilgili Dünya Bülteni'nin sorularını cevapladı. Yenikapı'daki kazılar sırasında, katmanlardan birisinde, "kürek kemiği üzerine çift taraflı, Arapça, basit Kufi sitili ile yazılmış" bir mektup bulunduğunu belirten Yüksel, mektubun "yaklaşık Emeviler'in son 50-60 yılına tekabül eden" bir döneme ait olduğunu söyledi.
Mektup üzerindeki yazıların "belki oranın şartlarından, belki de çıkarılırken zarar görmüş olabileceği için" büyük kısmının okunamayacak durumda olduğunu belirten Yüksel, mektupla ilgili şu bilgileri verdi:
"Tedmür diye bir bölge var. Bugün Irak ile Suriye arasında, Halep ile Irak arasında bir bölge.. "Tedmür Melik'inden bilmem kime" diye başlayan bir mektup.. Mektupta "Lailahe illahi ve aleyhi tevekkeltü" geçiyor, fakat yazılar silinmiş... Muhtemelen ticari bir mektup olabilir, ya da buraya gelen elçilere ait bir mektup olabilir. Ama bir bölge hükümdarı, o dönemin bir Emevi bölge valisi de olabilir, onlardan birinin buraya gönderdiği bir mektup."
"BİZANSLA İLİŞKİLER FETİH'TEN ÇOK ÖNCESİNE UZANIYOR"
Mektubun diplomatik veya ticari olabileceğini belirten Yüksel, yazıların laboratuvar testlerinin ardından daha iyi okunur hale gelebileceğini, ancak varlığının bile bize önemli şeyler anlattığını vurguladı:
"Bu mektup İslam dünyası ile Bizans arasında hem siyasi hem de ticari ilişkilerin o dönemde de varolduğunu gösteriyor. 673 tarihi başta olmak üzere İstanbul'a yönelik sürekli devam eden kuşatmalar var, hem Abbasiler döneminde hem Emeviler döneminde kuşatmalar söz konusu... Ticari ilişkiler var. Bu ticari ilişkilerden doğan Arap Camii var mesela. Galata'daki Arap Camii, ticaret için gelen Arap tüccarların ibadeti için tahsis edilmiş bir camii aslında.. İlişkilerin bir parçası olarak görülüyor bu.
Bu mektubun yazıları uçmuş olsa bile bir kısmı kalacağı için laboratuvarlardaki incelemelerden sonra daha iyi okunabilecek daha sonra.. Okunabildiği takdirde son derece önemli, çünkü o döneme ait bir alışveriş listesi bile önemlidir. Ki böyle bir mektubun, Bizans'a gönderilmiş bir mektubun orjinalinin bulunması bir hayli önem arzeder."
Mektubun kemik üzerine yazılmasını "koruma amaçlı" olarak niteleyen Müfit Yüksel, "O dönemde parşömen üzerine, deri üzerine ya da böyle kemik üzerine yazı yazılıyor. Tabii Suriye'den İstanbul'a gelecek bir mektup uzun yolculukta korunması için kemik üzerine yazılmış olmalı" ifadesini kullandı.
Yüksel, bir Emevi meliki tarafından İstanbul'a yollanan mektubun, limanda, gemi kalıntıları arasında bulunmuş olmasını ise, geminin limanda batması ve mektubun yerine ulaşamaması ihtimaliyle açıkladı.
Mektubun "İstanbul'un İslam tarihi açısından" önemli bir bulgu olduğunun altını çizen Yüksel şunları söyledi:
"Tabii ki İstanbul'da 1453'ten önce de bir İslam tarihi var. Arap camii örneği var, kuşatmalar var, ticari ilişkiler, gelen elçiler, tüccarlar var. Hatta özellikle Sirkeci taraflarında bir ara Müslüman mahallesi kuruluyor. Siyasi tarihin ne kadar gerilere gittiği açısından bu mektup da önemli..."
Dunyabulteni.net