Bu kapsamda, darbe döneminin ünlü cezaevlerinden İstanbul'un Üsküdar semtindeki Toptaşı Cezaevi, bir üniversite binasına dönüştürülüyor. Davutpaşa Kışlası içerisinde yer alan ve 12 Eylül darbesinden sonra İstanbul'da gözaltına alınanların işkenceden geçirildiği Otağ-ı Hümayun binası da kültür merkezi haline getirilmişti. Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi işkencehaneleri ve zindanları üzerine araştırmalar yapan sanat tarihçisi İzzet Umut Çelik, tüm yaşanan olaylara rağmen Toptaşı Cezaevi'nin bir üniversiteye tahsis edilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu söylüyor.
Normal sürece müdahalelerin oldukça sık yaşandığı bir coğrafyada yaşadığımızı öne süren Çelik, ''Birçok insanın fişlenmesi, gözaltına alınması, işkencelerden geçirilmesi ve idama götürülmesi gibi bazı izler var toplumumuzda. Bu nedenle, yaşanan acılar bilinmeli ve insanın belleğinde durmalı.'' diyor. Sultanahmet Cezaevi'nin otel, Davutpaşa Kışlası'nın kültür merkezi, Sarsanyan Han'ın adliye binası haline dönüştürülmesini hatırlatan tarihçi Çelik, ''Yedikule Zindanları, şimdi bir konser mekânı. Rumeli Hisarı, birçok ünlü sanatçının konser verdiği bir alan haline geldi. Eskiden acı seslerin yankılandığı mekânlar, şimdi sosyal yaşama kazandırıldı.'' ifadelerini kullandı. Toptaşı Cezaevi'nin tarihi süreci hakkında da bilgi veren Çelik, yapının Mimar Sinan'a ait bir şifahane olarak tasarlandığını söyledi. Çelik, ''Bu bina daha sonra Tekel deposu olarak kullanılmış. Cumhuriyet'in erken döneminden itibaren de cezaevi olarak kullanılmıştır. Necip Fazıl'dan Nihal Atsız'a kadar Türk siyasi hareketinin birçok farklı kulvarında yer alan kişilerin bir dönem konuk olduğu bir yer. Türkiye 3 tane darbe yaşamış bir ülke. Bu nedenle bu tip mekânlar hep sıcaklığını ve hareketliliğini korumuşlar.'' diye konuştu.
Zaman