''Her ne kadar kamuoyuna aksi söylense de, doktor açığımız çok büyük. Hemşire açığı konusunda durum çok daha vahim...''
Bu sözlerin sahibi Sağlık Bakanı Recep Akdağ
Bakan Akdağ, dün Hürriyet gazetesiyle yaptığı röportajda, grafiklerle uzun uzun Türkiye'nin doktor ve hemşire açığını anlattı. Türkiye'deki doktor ve hemşire sayısını Dünya Sağlık örgütü'nün Avrupa bölgesinde yer alan ülkelerdeki rakamlar ile karşılaştıran Akdağ'ın verdiği rakamlar gerçekten çarpıcı;
YÜZ BİN KİŞİYE 156 HEKİM DÜŞÜYOR
Buna göre, Türkiye'de her 100 bin kişiye 156 hekim düşüyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa bölgesindeki ortalama sayı 340.
Listede Türkiye 100 bin kişiye düşen hekim sayısında sondan üçüncü durumda. Türkiye'nin ardındaki ülkeler ise Bosna-Hersek ve Arnavutluk.
UZMAN HEKİM SAYISI DAHA DA VAHİM
Türkiye'de her 100 bin kişiye düşen uzman hekim sayısında rakamlar daha da vahim. Buna göre, Türkiye'de 100 bin kişiye ortalama 86 uzman hekim düşüyor. 100 bin kişi baz alındığında en çok uzman hekime sahip kent 173 sayısıyla Ankara. En az uzman hekime sahip olan kent ise 100 bin kişiye düşen 38 uzman ile Ağrı.
Oysa Avrupa rakamları çok farklı; Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa bölgesinde her 100 bin kişiye ortalama 272 uzman hekim düşüyor.
Sağlık Bakanı, bu konuya yönelik çözüm için iki yöntem üzerinde çalışıyor: İlk Türkiye'deki tıp fakülteleri ve hemşire okullarındaki kontenjan sayısını arttırıp, tıp alanındaki uzman açığını kapatmak.
İkinci yöntem ise sözleşme ile yabancı uzman istihdam etmek
Yabancı doktor istihdamı konusu kamuoyunda çok tartışıldı. Ancak rakamları, Türkiye'nin doktor ve hemşire açığının grafiklerini ortaya koyan Akdağ, bu konuda kararlı.
Nitekim, Sağlık Bakanı Akdağ ile sohbetimizin hemen ertesinde de yabancı doktor, hemşire ve uzman istihdam edilmesinin önü resmen açıldı.
Resmi Gazete'de bugün yayınlanan ''Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname'' ile hem bakanlığın teşkilat yapısında yeni düzenlemelere gidildi, hem de yabancı uzman istihdamının önü açıldı.
İŞTE YABANCI DOKTOR VE HEMŞİRE İSTİHDAMININ ÖNÜNÜ AÇAN O DEĞİŞİKLİK
Kanun Hükmünde Kararname'nin ilgili maddesinde. 'Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında özel bilgi ve ihtisas gerektiren nitelikli bir işin yapılması veya proje hazırlanması veya yürütülmesi için 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın proje süresince ve her halde üç yıla kadar sözleşme ile yerli ve yabancı uzman çalıştırılabilir' hükmüne yer verildi. Ayrıca, 11 Nisan 1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 4'üncü maddesinin birinci cümlesindeki 'Türk hekimlerinin' ibaresi 'hekimlerin' şeklinde değiştirildi.
Yabancı hemşire istihdamının önünün açılabilmesi için de, 25 Şubat 1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu'nun 3. maddesinde yer alan 'Türkiye'de hemşirelik sanatı bu kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanını kazanmış Türk kadınlarından başka hiçbir kimse yapamaz' ifadesi, 'Bu Kanun hükümlerine göre hemşire unvanı kazanmış olanların dışında hiç kimse Türkiye'de hemşirelik mesleğini icra edemez' ifadesi ile değiştirildi.
KHK'ya göre Sağlık Bakanlığında 657 sayılı Kanun'un 86. maddesine göre vekil ebe ve hemşire olarak en az bir yıldan beri çalışmakta olan ve Kanunun 48. maddesinde belirtilen genel şartları taşıyanlardan otuz gün içinde yazılı olarak başvuranlar, çalıştığı pozisyon unvanlarına göre, 657 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (B) fıkrası kapsamında vizelenecek ebe ve hemşire unvanlı sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilecek.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yabancı doktor ve hemşire istihdamı konusunda önceliğin de, Türkiye'deki tıp fakülteleri ya da hemşire okullarında eğitim almış yabancı uyruklulara tanınacağının işaretini verdi:
''Irak'tan, Pakistan'dan, Türk Cumhuriyetleri'nden, Balkanlar'dan pek çok öğrenci Türkiye'deki tıp fakültelerinde ve hemşire okullarında eğitim görüyor. Ardından kendi ülkelerine gitmek yerine, Türkiye'de kalıp doktorluk yapıyor. Tabii bu bir çeşit korsan uygulama oluyor. Kendileri reçete yazamadıkları için, muayene edip reçeteyi başkasının adı üzerinden yazıyorlar. İstihdam konusunda Türkiye'de eğitim görüş bu uzmanlara öncelik vereceğiz...''
YENİ TEŞKİLAT YAPISI
Kanun hükmünde kararnamenin en çok öne çıkan unsuru, yabancı uzmanlara istihdam yolunu açması. Ancak Kararnamede Sağlık Bakanlığı'nın teşkilat yapısında da radikal değişlikler yapılıyor. Bunları şöyle özetlemek mümkün;
Sağlık Bakanlığı'ndaki müsteşar yardımcısı sayısı 3'ten 5'e çıkarıldı. Sağlık politikaları kurulu oluşturuldu.
Kararname ile. bakanık birimlerinin, şu başkanlık ve müdürlüklerden oluşuması hükme bağlandı:
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, Hukuk Müşavirliği, Denetim Hizmetleri Başkanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Özel Kalem Müdürlüğü.
KHK'ya göre, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu kurulacak.
Bir yıl içinde Bakanın onayıyla kaynakların etkili ve verimli kullanılması amacıyla Kuruma bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları, il düzeyinde Kamu Hastaneleri Birlikleri kurularak işletilecek. Hizmetin büyüklüğü göz önünde bulundurulmak suretiyle aynı ilde birden fazla birlik kurulabilecek ve bir ilde birlik kapsamı dışında sağlık kurumu bırakılmayacak.
SAĞLIK SERBEST BÖLGELERİ
Bakanlık, Türkiye'nin sağlık alanında bölgesel bir cazibe merkezi haline getirilmesi, yabancı sermaye ve yüksek tıbbî teknoloji girişinin hızlandırılması amacıyla, 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu hükümleri çerçevesinde, Sağlık Serbest Bölgeleri oluşturacak. Bakanlık ve bağlı kuruluşları insanî ve teknik yardım amacıyla yurt dışında geçici sağlık hizmet birimleri de kurabilecek, kurdurabilecek, işletebilecek ve işlettirebilecek. Bu amaçla ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, finans ve yardım kuruluşları ile işbirliği ve ortak çalışma yapabilecek, insan ve mali kaynakları ile destek sağlayabilecek.
Profesör veya doçentlerin eğitim ve araştırma hastanelerine eğitim görevlisi olarak atanmaları, kurumca yapılacak ilan üzerine müracaat eden adayların bilimsel çalışmaları ve eğitici nitelikleri değerlendirilerek yapılacak.
Hürriyet