Üsküdar Klasik Türk Sanatları Vakfı

Geleceğin sanatçılarını yetiştirmek adına Üsküdar'da kurulan vakıf, geleneksel sanatlarla ilgili önemli projelere imza atmaya hazırlanıyor.

Üsküdar Klasik Türk Sanatları Vakfı
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Google News'de Takip Et

Üsküdar’da kurulan Klasik Türk Sanatları Vakfı öğrencilerinin büyük bölümü hoca seviyesinde. Geleceğin sanatçılarını yetiştirmek adına kurulan vakıf, geleneksel sanatlarla ilgili önemli projelere imza atmaya hazırlanıyor.

 
Sadık Efendi, Şeyh Edhem Efendi, Hafız Osman, Mustafa Düzgünman gibi çok sayıda sanat erbabını geçmişte ağırlamış bir semt Üsküdar. Osmanlı’da nasıl İstanbul sanatın merkeziyse Üsküdar da bir nevi bu alanda şehrin üssüdür. Günümüzde de durum pek farklı değil. Geçtiğimiz ay faaliyetlerine başlayan Klasik Türk Sanatları Vakfı ile Üsküdar yine Türkiye’nin önde gelen sanatçılarını bir araya getirdi. Prof. Dr. Uğur Derman, Hasan Çelebi, Prof. Dr. Çiçek Derman, Dr. Münevver Üçer, Fuat Başar, Taner Alakuş, Dr. Kaya Üçer, Levent Kum, Dürdane Ünver gibi çok sayıda ustayı aynı çatı altında toplayan vakfın amacı ülkenin en üst düzey sanatçılarını yetiştirmek. Bu niyetleri, derslere katılanların niteliklerine bakınca da anlaşılıyor. Öğrencilerin arasında 15-20 yıldır geleneksel sanatlara yoğunlaşan, hocalık yapan, uluslararası ödülleri bulunan çok kişi var.

YURTDIŞINDAN DA TALEP YOĞUN

Vakfın kurucusu ve başkanı hattat Ahmet Zeki Yavaş, “Ülkemizdeki ehil sanatçıların katılımıyla burayı kurduk.” diyor. Vakfın 33 usta sanatçıdan müteşekkil eğitim kadrosu var. 12 danışma kurulu üyesi ve beş kişilik eğitim komisyonu aktif durumda. Amaç, sanatların nitelikli üretimini sağlamak, geliştirmek, yaygınlaştırmak, gelecek nesle aktarmak. Akademik seviyenin üzerinde bir eğitim programı ile bunun gerçekleşeceğine inanıyor Yavaş.

İlk dönem için kayıtlarda, daha önce eğitim görmüş öğrenciler kabul edilmiş. Eğitime belirli bir seviyeden başlanmış. Vakıftaki öğrencilerin yüzde 90’ı zaten hoca seviyesinde. Yavaş, “Buradaki eğitimleri bittiğinde bütün klasik sanatlar hakkında fikir sahibi olacaklar. Bir alana hâkim ama diğer 12 dalın da temel eğitimini alacaklar.” diyor. Zorunlu dersler arasında sanat tarihi, sanat teknolojisi, Osmanlıca da var. Hat, tezhib, ebru, minyatür, kaatı, kalem işi, çini, cild, naht, kakma Kündekâri, Edirnekâri de verilen dersler arasında. Dört yıllık bir eğitim süreci sonucunda öğrencilere bir diploma ve Kültür Bakanlığı onaylı bir kimlik vermeyi planlıyor yönetim. Kimliğin mahiyeti önemli; üstatlar nezaretinde mezun olan öğrencinin yurtiçi ve yurtdışında klasik sanatlar faaliyeti yapabilmesine imkân sunacak. Fakat beraberinde geleneksel yapı da terk edilmiyor. Öğrenciler mezuniyetin ardından klasik icazetnameye de sahip olacak. Bu kadar ciddi fırsatlar tanıyan vakfa talep yoğun. Dersler başlayalı bir ay olmuş ama şimdiden vakfın kapasitesi zorlanıyor. Sadece yurtiçinden değil yurtdışından da ders almaya gelen çok sayıda öğrenci var.

Ahmet Zeki Yavaş Üsküdar Kandilli’de 7 bin 500 metre karelik bir yerlerinin varlığına değiniyor: “Üç yıl içinde tamamlandığı takdirde Klasik Türk Sanatları Vakfı Akademisi’ne geçme durumumuz var.” İngiltere’de özel statüde kurulan Kraliyet Üniversiteleri gibi burada da başvuranlar ilkokul mezunu dahi olsa kabiliyet sınavını geçtiği takdirde okula giriş yapabilecek. Klasik Türk sanatlarına yeteneği olan kişileri diploma sahibi yapmak ve önlerini açmak amaçlar arasında.

EĞİTİM ÜNİVERSİTEDEKİ GİBİ

Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın mütevazı binasında dersler devam ediyor. Vakfın atmosferini solumak üzere ilk girdiğimiz ders Münevver Üçer’in. Masalar ahşap ve gayet şık, rahat çizim yapabilecek yükseklik gözetilmiş. Öğrenciler önlerindeki işlere yoğunlaşmış. Arada yapılan sohbetlere kurabiyeler, içecekler eşlik ediyor. Ortam gayet rahat ve huzurlu görünüyor. Öyle ki hocalarından, öğrencilerin yemek için bile sınıflarından ayrılmadıklarını öğreniyoruz. Münevver Üçer masalar arasında gezerek çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.

Münevver Hanım 25 yıldır tezhip eğitimi veren bir isim. Üniversitede, İSMEK’te, kendi atölyesinde şimdiye kadar yüzlerce öğrencisi olmuş. Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın Türkiye’de bir benzerinin olmadığının altını çiziyor. Buradaki eğitimin üniversitedekine benzemesini gözettiklerini anlatıyor. Öğrencilerinin sadece tezhip değil diğer sanatları da içeren bir programa tabi olması önemli Üçer’e göre. “Çağdaş sanat dersleri de verilecek burada. Böylece bir heykel ya da resme bakarak geleneksel sanata uyarlayabilecekler.”

Tezhib dersine katılan Esin Kazazoğlu Münevver Üçer’in eski öğrencilerinden. Esasında ODTÜ’den mezun ve yüksek metalürji mühendisi. 15 yıldır tezhip sanatıyla meşgul, 13 senedir de Üçer’in talebesi. “Grup içinde bulunmak hoş bir duygu, farklı imkânlar sunuyor, onun için buradayım. Ama buradan verilecek diploma da benim için önemli.” diyor. Kazazoğlu hobi niyetiyle başlasa da onun mesleğine dönüşmüş tezhib. Kültür Bakanlığı’ndan tezhib ve minyatür ödülleri var. Bir sürü sergide eserleri sergilenmiş şimdiye kadar, siparişler alıp yapıyor. İleride de vakıftan alacağı diploma ile öğrendiklerini paylaşmak istiyor.

Aynı sınıfta bulunan Meral Cantürk de yedi yıldır tezhib ile uğraşıyor. Çocukluğundan beri resim sanatına ilgi duyan Cantürk, tezhib ile tanışınca bütün ilgi alanı bu sanata yönelmiş. İmam Hatip Lisesi mezunu Meral Cantürk üniversiteye sorunlar nedeniyle gidemeyince kendini tamamen bu sanata vermiş. Belediyenin kursları, İSMEK gibi birçok yerde ders almış ama şimdi bulunduğu kursu hepsinden ayrı tutuyor. Çok kıymetli hocalarla bir arada bulunmanın önemine değiniyor. Aynı zamanda İSMEK’te hocalık yapan Cantürk, bir yandan öğretiyor, diğer yandan da öğreniyor.

Fuat Başar’ın ebru dersine girdiğimizde de aynı sıcak atmosfer çıkıyor karşımıza. Fuat Hoca’nın özlü sözlerinin arasına serpiştirdiği espriler de sınıftakileri ziyadesiyle kaynaştırıyor. Burada da her yaştan ve kesimden öğrenci var. Derse katılanların amacı hemen hemen aynı, ileride yeni nesillere ebru sanatını aktarabilmek.

ALMANYA’DA SANATIMIZI TANITMAK İSTİYORUM

Fakat içlerinden birinin misyonu biraz daha ağır. Reyhan Oğul Almanya’da doğup büyümüş. Üniversitede ‘iletişim sanatı’ bölümünde okuyor. Okulunda sanatın, yazı bilimlerinin tamamen Batılı bir yaklaşımla ele alınması onu rahatsız etmiş, içine sindirememiş bu durumu. Derslerine İslam sanatları perspektifinden bakmak isteyince yoğun bir araştırmanın içine girmiş. Bu gayreti sonucunda yazı sanatının İslam’da da varlığını keşfetmiş. Hat sanatından bihaber hocasına durumu izah etse de bir yerde bilgi birikimi yetersiz kalmış. Bunun üzerine İslam sanatlarını öğrenebileceği bir kapı aramış Almanya’da ama nafile. Sadece yaz aylarında yapılan kısa ve bir o kadar da pahalı programlara da katılmak istememiş: “Orada öğrendiğim takdirde benim sadece hobim olacaktı, hâlbuki bana daha fazlası lazımdı.”

Oğul, Almanya’da başvuracak yer bulamayınca Türkiye’de bir ortam arar kendine ve karşısına İSMEK kursları çıkar. Arkadaşları kaydını yaptırır, yurt ayarlanır ve Reyhan valizini alarak ilk defa İstanbul’a gelir. Şehirdeki ilk gününde Üsküdar sokaklarında dolaşırken karşısına çıkan ‘Klasik Türk Sanatları Vakfı’ tabelasını görür, içeri dalar ve böylece aradığı ortamın çok daha fazlasının içinde bulur kendini. Oğul, “Burada ücretli, ücretsiz çok imkân var. Hocaları sanatlarını icra ederken izlemek bile güzel. Almanya’da Türkler kendi kültürüne aç, arkadaşlarım beni çağırıyor, gel bize de öğret diye. Çok heyecanlanıyorum.” diyor. İmkânları sadece sekiz ay kalmasına el veriyor. Gittiğinde gerçekleştirmek istediği hedefler büyük: “Geleneksel sanatlarımızı orada tanıtmak istiyorum. En büyük temennim, ebru ve tezhibi çevremdekilere anlatmak. Almanya’da birtakım faaliyetler yapıldığını duyuyorum ama yeterli değil. Yoksa o kadar araştırmalarım sonucu gidebileceğim bir yer çıkardı karşıma.”

Fuat Başar, Üsküdar gibi çok sayıda sanatçının yetiştiği ve maneviyatı yüksek bir yerde vakfın kurulmasının önemine değiniyor: “Sanat maneviyatsız olmaz.” diyor. Ona göre vakfın en büyük avantajlarından biri de geleneksel sanatlarda kullanılan hemen tüm levazımın temin edilebilmesi: “Malzemenin kolay bulunması sanatı da körükler.” Başar, ebruya başladığı zamanlar ciddi malzeme sıkıntısı yaşadıklarını anlatıyor: “At kuyruğu almak için at arabacılarına dil dökerdik. Ben dağ bayır kitre topladığımı hatırlıyorum…”

İSLAM DÜNYASINDA VAKFIN ÖNEMİ

“İstanbul, sanatın başkenti. Osmanlı’da da, şimdi de... Sanatçıların çoğu vakfın çatısı altında toplandı. Artık Türk İslam dünyasında sanatın göz bebeği olan yerlerden biri burası.” diyor Fuat Başar. Ebru ustası Başar, vakfın, günümüzde klasik sanatları geliştiren bir yer olmakla birlikte, medeniyetle de ilişki kurarak, geçmişe kapı araladığını düşünüyor: “Burada yetişen kişiler, ecdat eserlerine baktığında çok farklı yerlerini görecek ve yorumlayacaklardır.

BU, YARININ ANTİKASIDIR

Vakıfta sadece dersler değil ileriye dönük projeler de bu yaklaşım üzerinden şekilleniyor. Ahmet Zeki Yavaş, el yazması kitapları, eserleri tıpkıbasım yaparak hazırlayacakları yayınlardan bahsediyor. Klasik sanatlara dair yayıncılıkta eksiklikleri gidermek projeler arasında. Vakfın önemli amaçlarından biri de eserleri sertifikalandırmak. Bir zarfın içinde 50-60 sayfalık bir yazıdan ibaret olacak bu sertifika. Kâğıdın hususiyeti, hangi komisyonlar tarafından tespit edildiği, kullanılan mürekkebin hangi usullerle yapıldığı komisyonlar nezaretinde imza ile onaylanacak. Hattat kim? Özgeçmişi ne? Bu kompozisyonun başlangıcı nereye dayanıyor? Eserin kalitesi kimler tarafından denetlendi, gibi bilgilerin bulunduğu bu belgelere vakfın mührü vurulacak. Çerçevesinden camına kadar her türlü bilgiyi içerecek bu sertifikalar ile klasik sanat müşterisini aldığı eser hakkında daha fazla bilgi sahibi yapmak hedefleniyor. Böylece Türkiye ve dünyadaki alıcıların harekete geçirilmesi planlanıyor. “Bu sertifika güven temin edecek. Bize de satışta yansıyacak. Müşteri potansiyelini üçe dörde katlamayı düşünüyoruz.” diyor Yavaş. Levhayı nitelendirerek, ‘Bu yarının antikasıdır.’ vasfını verebilecek vakıf.

Vakfın diğer bir önemli projesi de anasınıfı, ilköğretim ve ortaöğretimde temel sanat eğitimi vermek. Bununla ilgili resmî statüye girilmiş. Bu program da Türkiye’de ilk defa gerçekleşecek. Ana hedef geleceğin entelektüellerine bir bakış açısı kazandırmak, klasik Türk sanatlarına yabancı yetişmemelerini sağlamak. Bu yıl Üsküdar’da 15 pilot okulda başlayacak eğitimi, seneye İstanbul’un geneline ulaştırmak isteniyor. Daha sonra da Anadolu’ya ulaşmak hedefleriyor. Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın projeleri saymakla bitmiyor. İstanbul’da lale müzesi, İstanbul minyatürleri, Klasik Türk sanatları koleksiyonu şimdilik netleşenler. Şu an için merkezî noktada vakıfta bir aydır süren eğitimler var. Zeki Yavaş, önümüzdeki yıllarda yurt dışından gelen öğrenciler için yaz aylarında gerçekleşecek hızlandırılmış programlar yapacaklarını anlatıyor.

Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın tüm projeleri, nesilden nesile sanatın çoğalarak intikal etmesine bir katkıda bulunmak niyetiyle şekilleniyor. Hocaların ve öğrencilerin heyecanının arkasında bu duygu var. Fuat Başar bir hatırasıyla hocaların yaklaşımını somutlaştırıyor: “Süheyl Ünver’in bir diyaloğuna şahit oldum. Öğrenci dedi ki, ‘Sizin yarınız kadar olsam yeter bana’. Hoca kızdı: ‘Ne demek yarım kadar, senin yetiştirdiğin de senin yarın kadar olursa dört beş nesil sonra bitti bu iş. Beni geçmezseniz helal etmem hakkımı.’ dedi. Mantık çok güzel, bunu söyleyenin benliği yok demektir. Biz de burada yetişenlerin bizi geçmesi ve memleketin önde gelen sanatçısı olmaları için gayret sarf ediyoruz.” Tıpkı geçmişteki usta sanatçılar gibi…
 
Kaynak: Aksiyon
Haber: Tuğba Özden Deniz

Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5

Kültür/Sanat

En Çok Okunan Haberler

+4
°
C
+
-1°
Uskudar
Pazartesi, 14
Salı
+ +
Çarşamba
+ +
Perşembe
+ +
Cuma
+ +
Cumartesi
+
Pazar
+ +
7 Günlük Hava Tahmini
Üsküdar Nöbetçi Eczaneler Günlük Burç Yorumları
Üsküdar Haritası

GAZETELER

Hürriyet Dünya
Milat Sözcü
Yeni Şafak Türkiye
Takip Et :
Üsküdar 34 Feedburner
www.uskudar34.com © 2007-2022 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki içerikler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Destek ve Bilgi : [email protected]
Bu sayfa 0.05 saniyede yüklendi.

www.uskudar34.com web sitesinde yer alan tüm sayısal ve sözel içerik sadece bilgilendirme amaçlıdır. Köşe yazılarında yer alan içerik yazarların kendi görüşleri veya alıntı(kaynak gösterilerek) olup; ilgili konu hakkında uskudar34.com'un genel görüşünü yansıtmaz.

Web sayfalarımızda yer alan bilgiler ve doğrulukları tarafımızca garanti edilmemekte olup, bu bilgiler belli bir getirinin sağlanmasına yönelik olarak verilmemektedir. Bu nedenle bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı uskudar34.com sorumlu tutulamaz.

sanalbasin.com üyesidir