Üsküdar Belediyesi, TBMM Milli Saraylar ve Aziz Mahmud Hüdai Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği ''400. Yılında Türkiye-Hollanda ilişkileri'' etkinlikleri Üsküdar'da Aziz Mahmud Hüdai Vakfı'nın bahçesinde yapıldı. İlişkilerin başlamasında Aziz Mahmud Hüdai'nin rolünün büyük olduğu vurgusu yapıldı.Açılış konuşmalarında ilk olarak TBMM Müzecilik ve Tanıtım Başkanı Dr. Bülent Arı söz aldı. Bülent Arı, programı düzenleme sebebi olarak 400 yıl önce henüz bağımsız bir devlet olmayan Hollanda'nın, bir elçi göndererek Osmanlı'dan kapitülasyon almak istediğini, Aziz Mahmud Hüdai'nin de bu elçiye aracılık etmiş olmasını gösterdi. Bülent Arı, Hollanda'nın 1 Mayıs 1612 tarihinde Osmanlı'yla imzalanan kapitülasyon anlaşmasından sonra Akdeniz havzasında ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirdiğini, bu gelişmenin de yapılan anlaşma sayesinde gerçekleştiğini söyledi ve ''Sonraki yıllarda Hollanda'yla çok iyi ilişkilerimiz oldu. Fakat zamanla bu ilişkiler unutuluyor. Biz de Üsküdarlılara hatırlatmak için bu etkinliği düzenledik'' diye sözlerine devam etti.
Aziz Mahmud Hüdai Vakfı koordinatörü Medet Bala, türbenin üstünde bulunan dörtlükteki ifadeye dikkat çekerek, Hüdai Vakfı kapısından giren herkes gibi 1612'de Hollanda'dan gelen Cornelis Haga'nın da nasibini aldığını ve belki de Hollanda'nın bağımsızlığına kadar giden yolun açıldığını söyledi. Medet Bala, Aziz Mahmud Hüdai'nin sağlığında bizzat kendisinin, sonra kendi kurmuş olduğu ve halen faaliyet gösteren vakfın, dara düşen, çaresiz kalanların sığınağı olduğunu ifade etti.
Sanat tarihçi Güneş Alçı ise Halil Paşa'nın türbesinin restorasyonuyla ve Halil Paşa'nın hayatıyla ilgili bilgiler verdi. Halil Paşa'nın Aziz Mahmud Hüdai'nin müridi olduğunu söyleyen Alçı, kendisinin ikazına rağmen İran seferine katıldığını, yenilgiyle dönünce ömrünü şeyhinin yanında tamamladığını anlattı. Güneş Alçı konuşmasının geri kalanını Halil Paşa'nın türbesi hakkında tarihi ve teknik ayrıntılara ayırdı.
Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara da yaptığı konuşmasında ''Osmanlı gittiği hiçbir yerde insanların diline, kültürüne ve yerel yapılarına müdahale etmemiştir. O yüzden Osmanlı olabilmiştir. Dönemin önde gelen devlet yetkilileri kendilerine manevi önderlik eden şahsiyetlere büyük hürmet ederlerdi. Aziz Mahmud Hüdai de bunlardan biridir.'' dedi. Mustafa Kara, Sultanahmet Camii'nin hizmete açıldığı 1607 yılında Aziz Mahmud Hüdai'nin fırtınalı havada karşı yakaya geçtiği güzergâhın Marmaray'ın güzergâhı olduğunu vurguladı. ''Üsküdar, İstanbul'un fethinden 101 yıl önce Orhan Gazi'nin gelmesiyle birlikte İslâm'la şereflenmiş bir beldedir. Şairin dediği gibi İstanbul'un fethini seyretmiştir. Onların torunları olan bizler bu ruhu sürdürmek zorundayız. Tarih kenti Üsküdar'ımızda buraya benzer pek çok dergâh ve tekkeler mevcut. Biz de bunları tek tek onarıyoruz. Şu anda devam eden irili ufaklı 10 tane restorasyon var. Restorasyonlar bittikten sonra o tarihlerde nasıl bir manada kullanılıyorsa bugün de özellikle sivil toplum kuruluşlarımız vasıtasıyla aynı mana ve içerikte faaliyetler göstereceğini düşünüyoruz.''
Tören sonunda katılan davetlilere ikramda bulunuldu. Üsküdar'daki törenlerin ardından TMMM Dolmabahçe Sanat Galerisi'ne geçilerek kutlamaların ikinci bölümü icra edildi. Dolmabahçe'de Mustafa Kara'ya plaket verildi.
FOTOĞRAF GALERİSİ İÇİN TIKLAYIN