18 Mayıs 2012 cuma günü İstanbul'un diğer bazı semtleriyle beraber Üsküdar'da eşine az rastlanır miktarda yağmur yağdı. Çok kısa sürede yağan ve hayatı felç eden yağmurda Üsküdarlılar daha önce şahit olmadıkları manzaralarla karşılaştılar. Özellikle Üsküdar Kapalı Çarşı, Mimar Sinan Çarşısı ve belediye binasının zemin katları sular altında kaldı. Üsküdar İtfaiyesi ve belediye ekiplerinin gelen taleplere cevap vermekte zorlandı.
İsimlerinden de anlaşılacağı üzere dere olan ve çok uzun zaman önce yataklarında su akan Çavuşdere ve Bülbüldere caddelerinde afet manzaraları görüldü. Çavuşdere'de 4 öğrenci sele kapılıp son anda kurtarılırken, Selamiali Efendi Caddesi'nde 8 yaşında bir çocuk o kadar şanslı çıkmadı ve sel sularına kapıldıktan sonra aldığımız bilgilere göre bir kamyonun altında kaldı. Çocuğun halen yoğun bakımda olduğu bildirildi.
Çözüm mümkün(mü)?
Dereler caddeye dönüşüp, bir de görülmemiş miktarda yağmur yağınca ortaya çıkan sonuç aslında kaçınılmaz oldu. Batılı ülkelerde yağmurun şiddeti ne olursa olsun, böyle durumlarla karşılaşılmadığını biliyoruz. Son dönemlerde ülkemizde başta belediyecilik hizmetleri olmak üzere her alanda daha önce hayal bile edemeyeceğimiz gelişmeler yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor. Ancak ister istemez aklımıza takılan bir şey var: Bir kaç damla yağmur yağdığında bile hâlâ bizim yollarımızda, kaldırımlarımızda su birikintileri oluşuyor. Bu da alt ve üst yapı hizmetlerinin henüz yeterli olmadığını gösteriyor.
Afet geçti gitti, Allah tekrarını göstermesin, beterinden saklasın. Bildiğimiz kadarıyla -şimdilik- can kaybı da yaşanmadı. Ama yaşanabilirdi. Yetkili ve sorumluların, dere yataklarının caddeye dönüştürülmüş olmasından başlayarak sorunun kaynağına inmelerini ve çözüm üretmelerini bekliyoruz. Yetkili ve sorumlularımız bu güç ve imkanlara fazlasıyla sahipler.