Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar Belediyesi'ne ait Kandilli Geleneksel El Sanatları Merkezi'ni açarken dile getirdiği ''Çamlıca'ya cami'' projesinin yürürlükteki yasalara göre gerçekleşmesi olanaksız.
İstanbul'un tarihi kentsel siluetini tamamlayan ve birçok şarkılara, türkülere konu olan Çamlıca Tepesi, 1970'li yıllardan bu yana ''doğal ve kültürel sit'' kapsamında koruma altına alınmış bulunuyor.
Tepenin ve kısmen eteklerindeki alanların ''sit'' kapsamına alınması gerekçeleri arasında ''yeni yapılaşmaların önlenmesi'', ''tepenin İstanbul'dan görünümündeki topografik özgünlüğünün korunması'' ve yine ''tepenin kent peyzajına kimlik katan özelliğinin sürdürülmesi'' gibi değerlendirmeler bulunuyor.
Başbakan'ın tanımladığı 15 bin m2'lik alana tasarlanan bir caminin ise tüm bu özellikleri bozması bir yana, cami yerine bir başka yapıya bile olsa Kültür Varlıklarını Koruma Yasası kapsamında izin verilmesi mümkün görünmüyor.
TV kuleleri de tahrip ediyor
Nitekim aynı yasaklar nedeniyle Çamlıca'daki televizyon kulesine bile uzun yıllar izin verilmemiş, oradaki kaçak TV kulelerinin kaldırılarak tek bir merkezde toplanması koşulu ile projeye yeşil ışık yakılmıştı. Ancak ilerleyen yıllarda kaçak TV kuleleri varlıklarını sürdürerek sit alanındaki tahribatlarına devam ettiler.
Bu nedenle Çamlıca için asıl devlete düşen görev, kaçak TV kuleleri dahil tüm yasa dışı yapıları sit alanından temizlemek, tepenin özgün ve kente kimlik katan karakterinin korunmasını sağlamak olmalıdır. Başbakan'ın sit alanından sorumlu Koruma Kurulu'nun bile görüşünü almadan öngördüğü cami projesi ise, yasalara aykırı olmasının ötesinde, ibadet mekânlarını ihtiyaç için değil gösteriş için yapmanın örneğini oluşturuyor. Bu nedenle sadece imar açısından değil, inanç felsefesi açısından da tartışma yaratmaya aday görünüyor...