Üsküdar'a gelen seyyahlar sadece Üsküdar'ın değil ona bağlı olan mekânlar hakkında da bilgi vermektedirler. Bu yerlerden Bulgurlu ve Harem semtleri dikkati çeken yerleşim yerleridir.
Bazı seyyahlar bu yerlerden birisine gitmişken bazen de ikisi hakkında bilgi veren bir kaç seyyah da bulunmaktadır. Seyyahlar Bulgurlu'yu Üsküdar'a bir saat mesafede bir tepelik yer olarak tarif etmektedir. Üsküdar'ın yukarı kesiminde yer alan Bulgurlu tepesi hakkında ilk bilgi veren seyyah Olivier'dir. Bulgurlu yolunun çok güzel olduğunu ve bu yolla küçük bir köye ulaştıklarında çok sayıda insanın atlarına testiler yüklediğini gözlemlemiştir. Bunun nedeninin ise Sultan III. Selim ve başkentin ileri gelenlerinin bu köyün kaynak suyundan başka su içmediklerini, zira bu suyun diğer sulara göre en sağlıklı ve hazmı kolay su olduğunu belirterek bu ünlü sudan kendilerinin de içtiklerini not etmektedir. Buranın bundan başka olağanüstü bir şeye sahip olmadığını, ancak açık çimen ve sık ağaçların gölgesinde toplanılarak kahve ve nargile içildiği ve sade /idareli yemek yendiğini gözlemlemiştir.
Üsküdar'da bulunan ve Bulgurlu'ya da giden Hobhouse, buranın bir saat mesafede olduğunu ve Bulgurlu tepesine bir kaç kere çıktıklarını, tepenin zirvesinde temiz su kaynağı bulunduğunu ve buradan tahminine göre yarım galon suyun İstanbul'a beş paraya satıldığını da not etmektedir. Hobhouse, Bulgurlu'nun eğimli bir araziye sahip olduğunu ve yakın çevresindeki tepenin bahçeler, kavun tarlaları ve bağlarla kaplı olup başkentin meyve ihtiyacını karşıladığını belirtmektedir. Kuzeye doğru arazinin çok iyi ekilmiş olduğunu, arazinin çitlerle çevrili ve geniş yollar ve ağaç kümeleriyle bölünmüş olduğunu kaydetmektedir.