Biniş-i Humayûn, padişahın gezi ya da ziyaret amacıyla saraydan ayrılıp İstanbul civarında bir yere gitmesi için kullanılan bir tabirdir. Bu binişlerde yapılan işleri de padişahın yanında bulunan sır kâtibi kayda geçirirdi. Sır kâtibi, söz konusu binişlerde padişaha sunulan arzuhalleri de sultana okumakla görevliydi. İstanbul'un Biniş-i Humayûn yapılan bahçeleri pek meşhurdu. Bunların başında Hadaik-i Hassa denilen saray bahçeleri gelirdi.
XVII. Yüzyılda Anadolu yakasındaki başlıca biniş yerleri Tokat Bahçesi, Kandilli Bahçesi, Kuleli Bahçesi ve Üsküdar Bahçesi idi. Bu dönemdeki padişahlardan bilhassa Sultan IV. Murat, bahçe ve köşklerle dolu olan meşhur Üsküdar Bahçesine çok giderdi.
IV. Murat döneminde (1623-1640) Üsküdar'da 12 saray olduğu bilinmektedir. Üsküdar Bahçesi ve Çamlıca suları meşhur olup av alanlarıyla da ünlüydü. Bu hususta yabancı seyyahların tespitleri de ilginçtir. Robert Mantran, Üsküdar hakkında şu bilgiyi vermektedir:
"Asya kıyısında Üsküdar ve servilerin yaptığı nefis gölgelikleriyle ünlü Karacaahmet Mezarlığı vardır. Çamlıca tepesi Üsküdar'a egemendir. İstanbul'un bu tepeden Prens Adaları'na ve Boğaz tarafından da Karadeniz'e varana kadar emsalsiz bir görüntü vermektedir; ayrıca bu tepede İstanbul ve çevresinin en ünlü su kaynağı bulunmaktadır."