İstanbul'a ilk kez gelen ünlü İtalyan ressam Fausto Zonaro, seyahat sırasında Gümrük Müdürü Mahmut Bey'le tanışır. Bu tanışmadan sonra Fausto Zonaro ve Mahmut Bey arasında sıcak bir dostluk başlar. Mahmut Bey ünlü ressamı Salacak'taki evinde ağırlar. Zonaro eşiyle Taksim'de ahşap bir eve yerleşir. İstanbul'a hayran kalırlar. Çünkü nereye baksalar fotoğraf ve yağlı boya tablosu gibi manzaralarla karşılaşırlar.
Zonaro, bir Cuma Galata Köprüsü'nde resmigeçit yapan Ertuğrul Süvari Alayı'na rast gelir. Bunun her hafta tekrarlanan bir merasim olduğunu öğrenince çok sevinir. Ufak ufak kağıtlara detaylar toplar, bunları evinde resimleştirir.
II. Abdulhamit Han'ın bundan haberi olur ve onu saraya çağırır. Güzel çalışmalarından dolayı Zonaro'ya Mecidiye Nişanı verilir. Bununla birlikte "Ressam-ı Hazret-i Şehriyari" yani "Saray Ressamlığı" unvanına da layık görülür. Zonaro, Salacak çevresi ve Üsküdar'ı kısaca Boğaz'ı Anadolu yakasındaki eşsiz güzellikleri gördüğünden itibaren bu manzaraları, hayalinde renklendirerek tuvale yansıtma arzusundan hiç vazgeçmemiştir.
Bu konuyu Zonaro anılarında şöyle anlatmıştır: "Zira Salacak beni mest eden tablolar gibiydi. Günlerce seyretmeye doyamazdım. Bu nedenle her fırsatta Salacak'a gidiyor, yamaçlarında oturup karşıda Sarayburnu, Saraylar, Ayasofya, Sultan III. Ahmet Camii ve Haliç'e uzanan bilmem kaç boyutlu bu doğa ve mimari harikası manzarayı beynime kazıyordum. Gümrükler Nâzırı Mahmut Efendi'yi Salacak vesilesiyle fırsat buldukça ziyaret etmek büyük bir zevk oluyordu."