Beylerbeyi Sarayı, 1863-1865 yıllarında, İstanbul'un Beylerbeyi semtinde, Üsküdar ilçesinde, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır. İnşaası 2 yıl sürmüş ve yapımında 5000 kişi çalışmıştır. Çalışan işçilere moral ve şevk vermek amacıyla müzisyenler sürekli müzik çalmışlardır.
Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motivleri, Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır. Denize düşkünlüğüyle bilinen Sultan Abdulaziz ayrıca tavanları bol miktarda deniz ve gemi tabloları ile döşetmiştir. İki katlı yapı haremlik ve selamlık bölümlerini ihtiva eden 24 oda 6 salon ve 6 banyodan ibarettir. Otantik mobilyalar, halılar, perdeler ve diğer eşya olduğu gibi korunmuştur. Denize bakan cephe süsleri, bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir. Arka yamaçta bir büyük havuz, teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır. 1970'li yıllara kadar kullanılan eski ana yol bir tünel ile saray bahçesinin altından geçmekteydi. Yazlık bir saray olarak yapıldığından ısıtma donatımı yoktur. Serinlik vermesi amacıyla ve yapılan görüşmelerin duyulmaması için sarayın içine havuz yaptırılmıştır.
Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı. Bu konuklar arasında III. Napolyon'un eşi Fransa İmparatoriçesi Eugénie (1869), Avusturya İmparatoru Franz Joseph, İran Şahı Nasrettin ve Kral VIII. Edward da (1936) vardır. Tahttan indirilince Selanik'e gönderilen II. Abdülhamit Balkan Savaşı patlak verince Beylerbeyi Sarayı'na getirilmiş ve 1918'de burada ölmüştür. Müze-saray yıl boyu ziyarete açıktır.