Anadolu'nun ve özellikle İstanbul'un birçok yerinde bulunan ayazmalar, Ortodoks Hristiyanlarca kutsal sayılan su kaynaklarıdır. Kelime kökeni "Hagia" (Türkçe okunuşu ile "aya", yani "kutsal") ve "ma" (su) kelimelerinin bileşiminden gelir. Hagia(z)ma; ayazma? Zaman içerisinde Türkçede "z" kaynaştırma harfinden başka bir değişime uğramamıştır. "Kutsal Su" anlamında olan bu yerler, şifalı olduğuna inanılan tatlı su kaynaklarına verilen bir tanım ismidir.
Hemen her dönemde, bugünkü gibi önemli bir metropol olma özelliğini sürdürebilmiş ender şehirlerden biri olan İstanbul'un, "bilâd-ı selâse" olarak adlandırılan önemli banliyölerinin başında gelen Üsküdar, fethin hemen akabinde Türkleştirilmiş, bunu maddi olarak ifade eden XV. Yüzyılın ikinci yarısından Rum Mehmet Paşa Külliyesi, Kara Davut Paşa Camii gibi yapılarla da mühürlenmiştir. Bu dönemde küçük bir kasaba ölçeğinde olduğu anlaşılan Üsküdar'ın su ihtiyacı, Bizans'ın su tesisleri ve özellikle ayazmalardan temin edilmekteydi.
Üsküdar'ı kuşatan tepelerde biriken suların kaynadığı yamaç eteklerinde yer alan bu ayazmalardan en ünlüsü, Ayazma semtine de adını veren, bugünkü şekline muhtemelen Osmanlı dönemindeki onarım neticesinde ulaştığı anlaşılan ayazmadır. Bunlar Osmanlı döneminde, Hıristiyan halkın inançlarına bağlı olarak kullanılmış olmaları yanında, Müslüman halkın da günlük su ihtiyacı için başvurduğu su kaynakları olarak kalmıştır.