Aziz Mahmut Hüdâi'nin, Türbesinin solunda, iki sofa halinde, üstleri sonradan açılmış iki uzun türbe vardır. Birinci türbenin, birinci sofasında, üstleri çimentoyla sanduka haline getirilmiş, on üç ve mermer taşlı bir kabir vardır. Bunlardan altısı isimsiz (hanımefendi hazretleri), beşi de (efendi hazretleri) kitabelidir. Ölüm yılları ve kimlikleri bilinmiyor. Bu beton sandukaların yanlarına yapıştırılan mermerlere yatırların adları ve ölüm yılları yeni harflerle yazılmıştır. Şeyh Şihab-üd-din 1050, Şeyh Rûşen Tevfikî (1309) Şeyh Abd-ür-Rahman Nesîfo (1025), Hüdâi'nin torunu Şeyh Mustafa (1056), Hüdâi'nin eşi (tarihsiz ve adsız), Hüdâi'nin damadı Şeyh Mehmed (1053), Şeyh Sadullah (1265), Şeyh Ahmed (1049), Ayşe Sultanzâde Mehmed Paşa (1056), Mihrimah Sultan'ın kızı Ayşe Sultan (tarihsiz), Hüdâi'nin kızı Ümmü Gülsüm (tarihsiz). Buradaki Celvetî serpuşlu mezar taşı 1241'de ölen Şeyh ve meclis-i meşâyıh reisi Gülşen Efendi'nindi.
Bu türbenin kıblesindeki açık türbede de altı lâhit vardır. Bunlardan ikisi adsız ve tarihsizdir. Yalnız taşlarına (hanımefendi) yazılmıştır. Birisi yine adsızdır. (Efendi hazretleri) yazılmıştır. Birisi de Hüdâi'nin torunu 1067'de ölen Mesûd'un, birisi 1048'de ölen Lala Mustafa'nın, öteki de 1037'de ölen Halil Paşa'nındır. Biz bu kitabelerin çoğunun yanlış, bazı kitaplardan gelişigüzel toplanmış olduğuna inanırız. Mihrimah Sultan'ın kızı Ayşe Sultan'ın tarihsiz mezar taşı ile oğlu Mehmed Paşa'ya ait 1056 tarihli mezar taşlarının Sicill-i Osmânî'den alındıkları anlaşılıyor. Hadîka'da yoktur. Hüdâi'nin müridlerinden Sadrazam Halil Paşa'nın burada hususi türbesi vardır.