Osmanlı kaynaklarında yazma; el ile üzerine çiçek resimleri nakışlar basılmış yemeni ve emsali biçiminde açıklanmakta, işi yapan esnaf ''kalemkâr'' olarak tanımlanmaktadır. Fırça ile rengarenk nakışlar yapan sanatkârlara ise nakkaş denilmektedir.
Evliya Çelebi XVII. yy'da yazdığı seyahatnamesinde esnaf-ı nakkaşan-ı yağlıkçıyan tabirini kullanır ve ''? bunlar yumayun bezler üzerine siyah kalemkâr ederler'' diyerek ilave eder: ''Yirmi dükkân yirmi beş nefer ile çalışırlar. Pirleri ise Seracattin'dir'' der.
Tahsin Öz ise, 17 ve 18. yy'da kalıbın tazyiki ile altın ve gümüş basıldığı, yazmacıların bu işte çalıştığı, buna ''basmacı'' denildiği, bu tür olanlara ''mücessem basma'' karakalem basılanlara ise ''sade basma'' dendiğini anlatmaktadır.