Bu imaret, Nûrbânû Valide Sultan Camiinin yol aşırı sağındadır. Üsküdar'da Sultan III. Ahmed'in anası Emetullah Sultan adına yaptırdığı cami ve imaret (Yeni Valide Camii ve İmâreti) şeklinde meşhur olmadan evvel Üsküdar'da iki Valide Sultan imâreti vardı. Bu Nûrbânû Sultan Külliyesi (Orta Valide) ye nisbet edilerek yazılır ve söylenirdi.
Evliya Çelebi bu imarete inen misafirlere günde iki defa birer bakır sini ile birer tas buğday çorbası, birer ekmek, her gece birer mum ve her at başına yetecek yem, Cuma geceleri misafirlere zerde pilav verildiğini, zengin fakir genç ve ihtiyarlar için nimetlerin bol olduğu Üsküdar'daki bütün camilerde hizmet alan 800 kişinin de bu imaretten faydalandıklarını, bunun büyük bir vakıf olduğunu söylüyor. Üsküdar Asya'yı Avrupa'ya bağlayan son durak olduğu için imaretleri çoktur.
Nûrbânû Valide Sultan'ın, cami, mekteb, medrese, tekke, imarethane, tâbhâne (dinlenme yurdu), darüşşifa, hamamlar, misafirhaneler, külliyesinden sonra en büyük yapısıdır. Koca Ağa Sinan, yerinin elverişli olmasından da faydalanarak burada mimari yadigarlarının en mükemmelini yapmıştır. İmarethane, darüşşifa, dinlenme yurdu, misafirhane, kervansaray gibi geniş teferruatlı abideler külliyesini iç içe, yan yana hâttâ üst üste öyle maharetle yapmıştır ki, akıllara durgunluk verir. Bu külliyenin dört tarafını yol çerçeveler. Buraya girenler ip yumağını kapısının önüne bırakırlar, ipin ucu ellerinde içeriye girerler, sonra bu ipin kılavuzluğuyla, yani ipe tutunarak dışarıya çıkarlarmış.