Sakarya'dan havayoluyla İstanbul'a gelen Başbakan Erdoğan, Atatürk Havalimanı'ndaki halka hitabının ardından geldiği evinin bulunduğu Kısıklı 'da, kendisini bekleyen kalabalığa seçim otobüsü üzerinden seslendi. ''Sevgili Üsküdarlı hemşehrilerim. Değerli kardeşlerim. Sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularla selamlıyorum'' diyerek sözlerine başlayan Erdoğan, Sakarya'da bugün muhteşem açılış törenleri gerçekleştirdiklerini belirtti. Sakarya'da bugüne değin yaptıkları törenlerin en büyüğünü yaptıklarını, ardından Atatürk Havalimanı'na geldiklerini hatırlatan Erdoğan, burada da İstanbulluların teveccühünün farklı şekilde tezahür ettiğini kaydetti.
Üsküdarlı ve çevredeki ilçelerden gelenlerin gösterdiği ilgiye teşekkür eden Erdoğan, ''Dik dur eğilme, bu millet seninle'' şeklinde slogan atılması üzerine, şöyle devam etti:
''Hiç endişeniz olmasın. Allah'ın izniyle, bu can bu tende oldukça, biz, milletimize hizmet yolunda, vatanımıza hizmet yolunda bu yola devam edeceğiz. Çünkü bizim bir derdimiz var. Nedir? 79 senede Türkiyemizin geldiği yer belli. 26. sıradan devraldığımız bir ekonomiyi dünyada 17. sıraya çıkardık. Avrupa'da 6. sıraya çıkardık. 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkardık. Hortumları kestik hortumları. Hortumların kesildiği bir Türkiye'de, maalesef devletin içine çöreklenmiş olan bazı çetelerin, bazı örgütlerin bu ülkede masum insanları, iş adamlarını kalkıp farklı şekilde onları lekelemeleri, içinden bir şey çıkmayacağını bildikleri halde medyaya gizlilik kaydı olan evrakı servis etmeleri hiçbir hukuk devletinde olmaz. Bu ister savcı olsun, ister hakim olsun. Kardeşlerim, bugün de söyledim; egemenlik kayıtsız şartsız yargının değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız yürütmenin değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, milletin. Şimdi birileri çıkmış milletin egemenlik hakkını almaya çalışıyor. Biz ne diyoruz? Diyoruz ki bu hak millete aittir. Millete ait olan bu hakkı kimse alamaz.''
Dün Çağlayan'daki İstanbul Adet Sarayı'nda yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şu anda ellerine geçirmiş oldukları veya onlara verdiğimiz fırsatı, maalesef hukuk içinde değil, hukuk dışı yollarla kullananlar da bunun hesabını vermelidir. İşte Anayasa 138 ortada. Adli kolluklarla ilgili atılan bir adım oldu. Anayasa'nın 138. maddesini Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ihlal etmiştir. Ne yapmıştır? Danıştay'da yargı süreci devam ederken açıklamalarda bulunmak suretiyle, orayı baskı altına almıştır. Siyasetçi bir açıklama yaptığı zaman rahatsız olan yargı, acaba bu açıklama nedeniyle nasıl bir tavır ortaya koyacağını da göreceğiz. Aynı şekilde bir savcı kalkıyor, malum medyayı yanına alarak, orada kendilerine servisler yapılıyor, o servisi alıp, ondan sonra kendilerine tavır koyunca da bu defa farklı bir havanın içine giriyor. Dün Başsavcı, 'Bana dosyaları getirin' dediler. Başsavcı'yı aldatma yoluna gitti. Başsavcı vekilini aldatma yoluna gitti. Onlara dosyayı vermiyor ve kalkıyor -ardından da yaptığı işe bakın- aynı adam, bu defa da 'Benim elimden yetkilerim alındı, dosyalarım alındı' diyor. Bir başsavcı verdiği yetkiyi almasını da bilir. Sen görevini dürüst yapmazsan senin elinden bu yetkiyi de alır. Ardından ne yapıyor? Bir savcı, İstanbul Adalet Sarayı'nın kapısına çıkıp, orada medya mensuplarına, bizim üniversite yıllarında marjinal örgütlerin yaptığı gibi -oralarda bildiri dağıtırlardı biliyorsunuz- bildiri dağıtıyor. Hale bak, hale. Ne hallere geldik? Bir savcı kalkıp da bildiri dağıtır mı? Basın bildirisi dağıtır mı? Kardeşlerim; burası Türkiye. İleri demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere her geçen gün daha iyi derecede kavuşmanın mücadelesini veren Türkiye. Burası kusura bakmasınlar bir muz cumhuriyeti değil. Dolayısıyla ben burada, bir şeyi daha merak ediyorum? Acaba Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, bu savcı hakkında ne yapacak? Şimdi ben bununla suç duyurusu yapıyorum. Hem bu ülkenin bir vatandaşı olarak, milletin vekili olarak, başbakan olarak suç duyurusu yapıyorum.''
Erdoğan, ''Dik dur eğilme bu millet seninle'' sloganlarının tekrarlanması üzerine, ''Hiç endişeniz olmasın. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Hiç endişeniz olmasın. Çünkü biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık'' diyerek karşılık verdi.
Başbakan Erdoğan, Gezi olaylarında bir girişimde bulunulduğunu, ancak başarılı olunmadığını belirterek, ''17 Aralık'ta bir başka girişimde bulundular. Gezi olayları ile 17 Aralık'taki olayların ortak yanları var. Ortak yanları, AK Parti iktidarını çökertmek. Ama başaramayacaklar'' dedi.
Yola çıkarken ''Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz gündüz gece'' dediklerini belirten Erdoğan, hizmetlerinin kıskanıldığını, 79 senede yapılamayanları 11 seneye sığdırdıklarını ve bunun kıskanıldığını söyledi.
Erdoğan'ın ''Sadece Türkiye değil, uluslararası camia kıskandı. Türkiye'deki teşeronları kıskandı. Devletin içindeki çete, örgütler kıskandı'' sözlerine vatandaşlar, ''Kıskananlar çatlasın'' diye karşılık verdi.
Bunun üzerine ''Fakat ne diyorum biliyor musun? Gene de çatlamasın. Olur ya onlar da birgün yolumuza gelir'' diyen Erdoğan, Müslüman'ın Müslüman'a beddua etmeyeceğini, Müslüman'ın başka bir Müslüman'ın hidayetinin artmasını istediğini kaydetti.
Erdoğan, ''Mücahit Erdoğan'' şeklindeki sloganlar üzerine de ''Mücahitlik nere, biz nere. Hiç karıştırmayın onu'' dedi.
''Duaya davet''
Beddua kavramını lanetlediklerini vurgulayan Erdoğan, ''duaya da davet'' dediklerini dile getirdi.
Yerel seçimlere 90 gün kaldığını ifade eden Erdoğan, 90 gün kapı kapı dolaşacaklarını söyledi. Erdoğan'ın ''Buna var mıyız?'' sözlerine vatandaşlar, ''Evet'' şeklinde karşılık verdi.
Asla ürkütücü ve korkutucu olmayacaklarını, tam aksine kucaklayıcı olacaklarını, zorlaştırmacaklarını, kolaylaştıracaklarını belirten Erdoğan, yaptıklarını anlatacaklarını söyledi. Erdoğan, ''Hep beraber 30 Mart'ı yeni Türkiye için bir milat olarak ilan etmeye var mıyız?'' sözlerine de vatandaşlar, ''Varız'' dedi.
Vatandaşların herşeyin farkında olduğunu, Türkiye'de eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, gıdada, tarımda ve uluslararası diplomaside neler yapıldığını bu harekete gönül verenlerin bildiğini dile getiren Erdoğan, bunların anlatılmasını istedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Gezi olaylarında bir girişimde bulundular, ancak başarılı olmadı. 17 Aralık'ta bir başka girişimde bulundular. Gezi olayları ile 17 Aralık'taki olayların ortak yanları var. Ortak yanları, AK Parti iktidarını çökertmek. Ama başaramayacaklar. Çünkü, iki seçenek var. Ya millet, ya zillet. İnşallah millet kazanacak, millet. Zilleti isteyenler yine kaybolacak. Ben bize güveniyorum, inanıyorum. 90 gün gece gündüz demeden mesai yapacağız. Bu can bu tende olduğu sürece, 'Şu kapıyı çalmadım' demeyeceğiz. Yarın 'Şu kapıyı niye çalmadım' demememiz lazım. Her kapıya gideceğiz. İnşallah Üsküdar, aynı şekilde AK Parti iktidarıyla yoluna devam edecek. İstanbul AK Parti iktidarıyla yoluna devam edecek.''
''Yuh demeyin, o bile onlar için bir taltiftir''
Kendilerini yolsuzlukla itham edenlere ve başta ana muhalefetin genel müdürüne seslendiğini ifade eden Erdoğan, katılımcıların ''Yuh'' sesleri üzerine, ''Kardeşlerim. Yuh demeyin, o bile onlar için bir taltiftir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''SGK'nın genel müdürüydü. Orayı batırdı. İlaçları alamadığımız günler, hastanelerin sefalet içinde olduğu günler. Yolsuzluklar ayyuka çıktı. Rahşan Ecevit affıyla kurtuldu. Genel başkan olamazdı. Sayın Baykal'la ilgili bir kaset, kasetle beraber kaset genel başkanıdır. Kasetle oraya geldi. Şimdi de dolaşan kasetler var ya, dinlemeler var ya. Aynı örgüt. Genel müdür işte oraya böyle geldi. Yolsuzluk sebebiyle partilerinden kovdukları şahsı, onun yolsuzluk klasörleri önünde poz veren bu genel müdür, şimdi de onu İstanbul'a belediye başkan adayı yapıyor. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Bana da akıl veriyor. 'Parlamentoda hiç mi milletvekiliniz kalmadı da, müsteşarınızı İçişleri Bakanı yaptınız.''
Başbakan Erdoğan, kimin bakan yapılabileceğinin yasalarda belli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Bunun için orada ana muhalefetin genel başkanından müsaade almak gibi bir kayıt yok. İki, illa parlamentonun içinden olacak diye de bir kayıt yok. Yürütmede, iktidar partisinin genel başkanı kalkar istediği gibi içeriden, dışarıdan bakanı belirler, bakan adayını Cumhurbaşkanı'na teklif eder, Cumhurbaşkanı'nın onayıyla da kabine oluşur. Olay budur. Ben tabii halkıma söz verdim. Dedim ki bir daha ana muhalefetin ve yavru muhalefetin genel başkanlarının adını ağzıma almayacağım. Onun için dikkat ederseniz, bunların isimlerini ağzıma almıyorum. Anlıyorsunuz... Dolayısıyla da inandığım, güvendiğim arkadaşlarımla o arkadaşımızı yeni kabinede görevlendirdik. Bugüne kadar hizmeti geçen diğer arkadaşlarıma da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Allah razı olsun, onlar da ellerinden geleni yaptılar. Şimdi yeni bir sürece girdik, bu süreç içerisinde inşallah arkadaşlarımızla yola devam edeceğiz.''
Erdoğan, ''Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bize her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey Üsküdar'ı hatırlatıyor, bize her şey İstanbul'u hatırlatıyor, bize her şey Türkiye'yi hatırlatıyor'' dizelerini vatandaşlarla beraber söyledi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını ''Gününüz kutlu olsun, geleceğiniz aydınlık olsun inşallah'' diyerek tamamladı.
Notlar
Vatandaşlar, Recep Tayyip Erdoğan'ı Üsküdar Kısıklı'daki evinin önünde de coşkuyla karşıladı.
Başbakan Erdoğan'ın konutunun yakınındaki cadde, vatandaşların toplanabilmesi için çift yönlü trafiğe kapatıldı. Partililer, güvenlik noktalarında arandıktan sonra alana alındı.
Başbakan Erdoğan'ı taşıyan seçim otobüsü alana gelirken, yola karanfiller atıldı.
Ellerinde Türk bayrağı, Erdoğan'ın posteri ve flama taşıyan partileler, Başbakan'ı destekleyen sloganlar attı.
Katılımcıların taşıdığı ''Dostmodern darbeye hayır'', ''Dik dur eğilme, bu millet seninle'', ''Yalnız değilsiniz Tayyip amca, bizim uşakların duası sana yeter'', ''Kefenimizi aldık geldik'', ''Yemezler, hedef istikrar'', ''Yemezler hedef Recep Tayyip Erdoğan'' pankartları dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan'ın 25 dakika süren konuşması sık sık ''Türkiye seninle gurur duyuyor'', ''Ya Allah bismillah Alluhu ekber'' ve ''Mücahit Erdoğan'' sloganlarıyla kesildi.
Erdoğan'ın yanında eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Grup Başkanvekili Belma Satır, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, bazı AK Parti milletvekilleri, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, AK Parti İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Giyaseddin Gergin de yer aldı.
Ömer Hayyam'dan dizeler
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının sonunda, sunucu Orhan Karakurt tarafından Ömer Hayyam'ın ''Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar/Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar/Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık/Kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar'' dizeleri okundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, otobüs üzerinden eşi Emine Erdoğan ile birlikte vatandaşlara kırmızı karanfil attıktan sonra AK Parti'nin önceki seçimlerde kullandığı seçim şarkısı eşliğinde alandan ayrılarak, ikametine geçti.