İstanbul, enfes doğasıyla olduğu kadar günlük yaşamı, törenleri ve gelenekleriyle de yüzyıllarca yerli ve yabancı ressamlara esin kaynağı olmuştur. İstanbul; Sarayburnu, Haliç, Pera, Galata, Boğaziçi, sıcak bir Üsküdar sokağı, mezarlıklar, törenler, anıtsal mimari örnekleri, kahvehaneler, sokak satıcıları ve mesire yerleriyle bir gravürde, bir minyatürde, bir tuvalde küçük kesitler halinde yer almıştır.
Kitapta yer alan Flaman asıllı sanatçı Pieter Coeck van Aalst'ın İstanbul panoraması, Venedikli haritacı Giovanni Andrea Vavassore'nin harita tarzında betimlediği İstanbul görünümü ve Danimarka asıllı ressam Melchior Lorichs'in 11m. uzunluğunda ve 21 parçadan oluşan İstanbul panoraması ilk örnekler olarak önem taşır. Bu resimler, 16. yüzyıl İstanbul'unun görsel belgeleridir. Osmanlı nakkaşlarının minyatür üslubundaki İstanbul betimlemeleri de 16. yüzyıl İstanbul'unu farklı bir yorumla belgeler. İstanbul'un 100 Ressamı'nda 17. yüzyıldan itibaren Batılı ressamların İstanbul hayatı üzerinden Doğu tahayyülleri, 20. Yüzyılın ilk yarısında bir kısmı Sanayi-i Nefise Mektebi'nden mezun olmuş, Avrupa'da resim eğitimi almış Türk ressamların eserleri, Cumhuriyet döneminin usta isimleri de bir araya getirilmiştir.
İstanbul'un 100 Ressamı, kenti betimleyen yerli ve yabancı sanatçıların kısa özgeçmişlerini ve yapıtlarını okuyucuya sunarken, bu sanatçıların kentin sosyal yaşamına dair gözlemlerinin yansıdığı eserlerle, 15. yüzyıldan günümüze kadar çok yönlü bir İstanbul panoraması da ortaya koymaktadır.