Dünyaca ünlü fotoğraf paylaşım sitesi Instagram tarafından dünyanın en çok fotoğrafı çekilen tarihi mekanları listelendi. Hazırlanan listede Üsküdar'ın ve İstanbul'un göz bebeği olan Kız Kulesi, dünyanın en çok fotoğrafı çekilen 5. mekanı oldu.
SALACAK SAHİLİNE GELİP SELFIE ÇEKMEDEN OLMAZ
Tarihi milattan önceki yıllara dayanan Kız Kulesi artık yalnızca İstanbul'un ve Üsküdar'ın simgesi değil, aynı zamanda fotoğraf paylaşım sitesi Instagram'ın da favori mekanları arasında. Dünya çapında en çok fotoğrafı çekilen beşinci mekan olan Kız Kulesi rivayetlerle anlatılıyor, tarihi milattan önce 400'lü yıllara dayanıyor.
Üsküdar'ın Salacak sahili, Kız Kulesi'nin en güzel göründüğü yerlerden biri. Soğuk havalarda bile yolu Üsküdar'a düşen herkesin uğradığı, manzara fotoğrafı ya da selfie çektiği mekanların başında geliyor. Sahilde cep telefonlarıyla fotoğraf çekenler de oluyor, profesyonel kameralarıyla farklı bir kare yakalamaya çalışanlar da...
MİTOLOJİK HİKAYELERDE DE GEÇİYOR
Üsküdar'ın simgesi durumunda olan bu zarif yapı, İstanbul Boğazı'nın ağzında ve sahilden 200 metre uzaklıktadır. Eski rivayete göre; mitoloji kahramanlarından Leandros'un, Hero isimli bir sevgilisi vardı. Hero, Yunanlılar'ın Afrodit, Batılılar'ın Venüs adını verdikleri güzellik ilahesinin rahibesi olup bugün Çanakkale Boğazı dediğimiz Helpontos'un Avrupa kıyısında Sestos adını taşıyan bir şehirde yaşıyordu. Leandros ise; boğazın öbür kıyısında, bugünkü Kösekale civarında harabeleri görülen, Abydos'da oturuyordu. Bu şehrin kralının oğlu olan Leandros, her gece Abydos'tan denize giriyor ve yüzerek Sestoa'ya geçerek sevgilisi ile buluşuyordu. Yine bir gece, aralarındaki anlaşma gereğince, Hero bir meşale yakmış ve Leandros'u yanına çağırmıştı. Bu sırada patlayan fırtına yüzünden Leandros boğulmuş ve ertesi gün sahile vuran cesedi gören Hero'da kendisini denize atmak suretiyle intihar etmişti. Leandros'la Hero Efsanesi, antik çağ ozanı Horos'tan (M. Ö. 280 yıllarında yaşadı) çok önce yaşamış olan Musairos adlı bir şair tarafından yazılmıştır. Ünlü İngiliz ozanı Lord Byron 3 Mayıs 1810'da The Salsete isimli gemisiyle Çanakkale Boğazı'na gelmiş ve bu öykünün doğruluğunu kanıtlamak için Boğazı yüzerek geçmiştir. Çünkü, akıntılar yüzünden boğazın yüzülerek geçilemeyeceği, bundan ötürü de hikâyenin uydurma olduğu ileri sürülmüştü.
SEYEHATTANEME DE YER BULMUŞTUR
Evliya Çelebi, Kız Kulesi'nin dört köşe 80 arşın (takriben 5.5 m.) yüksekliğinde bir kale ve çevresinin ise 200 adım olduğunu, içinde dizdarı, 100 muhafızı, cephaneliği ve topları ve kulenin iki tarafa nazır bir demir kapısının bulunduğunu yazmaktadır. Yazara göre kule, sahilden bir ok menzili kadar uzaklıktadır. Evliya Çelebi'nin bu açıklamasına rağmen kule, XVII. yüzyıl ortalarında artık ehemmiyetini kaybetmiş ve bir müdafaa unsuru olmaktan çıkmış bulunduğunu, aynı yüzyıl içinde İstanbul'a gelen batılı seyyahlardan öğreniyoruz. Bu yazarlardan Du Loir, Kız Kulesi'nde karısıyla beraber bir adamdan başka kimsenin oturmadığını ve yerde 4-5 adet top bulunduğunu söyler. Fr. Gemelli, kulenin içinde ''dikkate şayan bir şey görmediğini'' orada sekiz tane topun bulunduğunu yazar. Tavernier ise; ''kulenin sahiline bazı toplar konulmuştur ki, bunlarla Boğaz, Sarayburnu'ndakilerden daha iyi muhafaza edilebilir. Fakat bu topların çoğu bakımsız ve işe yaramaz bir haldedir'' der.
SON RESTORASYON 20.YY'DA
Kız Kulesi son defa 1943'te onarılmış ve etrafına büyük kayalar yerleştirilmişti. Yakın tarihlerde işletilmek üzere bir holdinge kiralanmış ve 2000 yılında aslına sadık kalınarak mükemmel bir şekilde restore edilmiştir. Bu onarım sırasında zemin katta evvelce bilinmeyen mazgal delikleri ortaya çıkmıştır. Bu mazgalların Boğaziçi'ne bakanları dik, Sarayburnu'na bakanları ise cepheye göre 45 derecelik bir açı ile Marmara'ya baktığı görülmüştür. Bu durum hem top atışlarını kolaylaştırmakta ve hem de daha fazla güneş ışığının girmesini temin etmektedir.Bu restorasyon sırasında sonradan yapılan bazı bölümler ortadan kaldırılmış ve dört köşe kule de demir kasnaklarla takviye edilmiştir. Bugün zemin kat restorandır. Buradan ahşap merdivenlerle üst katlara çıkılmaktadır. Ara katlara satış bölümleri yapılmıştır. Etrafı boyunca balkonlu yer ise çay mahallidir. Buradan isteyen sabit dürbünlerle Üsküdar, Boğaziçi ve İstanbul'un nefis panoramasını seyredebilir.