Aslında bir coğu kendi bağlı bulunduğu medya grubunun yada kendi siyasi görüşü doğrultusunda değerlendirme yaptıklarından, objektif bir değerlendirme bulma şansımız çok az oldu. Bende bu yazımda bu yazılanlar üzerine değerlendirme yapacağım. Öncelikle içinde Üsküdar adı geçtiği için eski bir milletvekilinin dediğiyle başlayalım.
''Ben Üsküdar'da Kastamonu'lu adayı, Bakanımız Murat Başeskioğlu ise Kars'lı adayı destekledi.'' (Mehmet Yıldırım-CHP Kastamonu eski milletvekili)
Buyrun bakalım, burdan yakın. Bu nasıl bir düşüncedir, nasıl bir yoldur. Oy uğruna insanların memleketleriyle ve kökenleriyle uğraşmak, ayrımcılık yapmak eski bir milletvekiline yakışıyormu? Hem sen Üsküdar'da kendi partinin adayı olan, ağzından bir kere bile Kastamonuluyum lafı çıkmayan Sema Barlın'ı destekledin. Madem o kadar milliyetçisin DP Üsküdar adayı, her defasında bangır bangır Kastamonuluyum diye bağıran Hasan Azkıran'ı detekleseydin de bizde senin samimiyetine inansaydık... Hem ne var ki, Bakan beyin kendi partisinin adayı Kars'lı Mustafa Kara'yı desteklemesinde? Bu lafları anlamak mümkün değil. Boş laf etmiş, ucuz politika yapmış eski milletvekilimiz ama halk bunu yemez, karnı tok bu hikayelere.
Yüzde 39 oy oranını beğenmeyen yazarlar var.
Ülke geneli değerlendirmesinin yapıldığı il genel meclisi sonuçlarına göre iktidarda olan AK Parti %39 oy aldı. Milletvekili seçimindeki Yüzde 10 ülke barajının olduğunu varsaydığımızda muhalefet partilerinden CHP %23 ve MHP %16 ile meclise girebiliyorlar. Diğer partiler ise meclisten bir hayli uzak görünüyorlar.
Bu tabloya göre iktidar partisi(AK Parti), neredeyse muhalefetteki 2 partinin(CHP ve MHP) toplamı kadar oy almıştır. Bu oy oranını beğenmeyenler, bence partizanlık yapıyorlar.
İktidar partisi yerel seçimlere %5 avantajlı başlar.
Bu şekil yazan yazarlarımız, haklı olmakla beraber unuttukları bir şey var. AK Parti 2007 Genel seçimlerinde alabileceği maksimum oy oranına yakın rakam olan %47 ye ulaştı. Bu çok büyük bir oy yüzdesidir ve uzun yıllar ulaşılması belkide mümkün bile olmayacaktır.
Kaldı ki yerel seçimler de aday ve hizmet faktörünün ön planda olduğunu düşünürsek, %47 nin üzerine %5 koymak çok zor, birde buna ekonomik kriz eklenince neredeyse imkansız.
Yerel seçimlerde iktidarın oylarının üzerine %5 eklemesi eskidendi. Yani partilerin %25 le iktidar oldukları zamanlardaydı. Şu tabloya baktığımızda mümkün görünmüyor.
AK Parti 8 puan kaybetti, bu çöküşün sinyali mi?
Hayır değil. Bence Yerel seçimleri yerelle, Genel seçimleri ise yine Genel seçimle karşılaştrımak daha doğru bir değerlendirme olur. Burdan hareket edecek olursak AK Parti bir önceki yerel seçimlere göre 2 puan kaybetmişdir. Yani 8 puan değil.
Bu 2 puanlık kaybında bir çok nedeni vardır. Tüm dünyayı sarsan ekonomik kriz, yanlış aday tercihi, yıpranan belediye başkanları, kutuplaşma, etnik siyaset vs. gibi...
***
Peki, seçim sonuçlarına bakıldığında neyi görmeliyiz?
Öncelikle, Ülkemizde ciddi bir sağ seçmenin olduğu gerçeği kabul edilmelidir.
Bu temel tespitten sonra, oy dağılımlarının çokta sürpriz olmadığı sanırım net olarak anlaşılacaktır.
Ülkede, bu günkü seçmen yapısı ile bir sol partinin alternatif olma ihtimalinin çok düşük olduğu gerçeği kabak gibi ortadadır. CHP bazı bölgelerde belediye başkanlıklarını bölünen oylar nedeniyle kıl payı kazanmıştır.
Kıyı bölgelerindeki oy dağılımından, seçmenlerin hala Cumhuriyeti sahiplenmek veya korumak gibi değerlere, doğuda ise etnik milliyetçiliğe oy verdiği anlaşılmaktadır.
Bu anlamda, 29 Mart seçimleri, 22 Temmuz seçiminin bir tekrarı olmuştur.
Kitle partileri tercih edilmiştir.
Sosyalist partiler binde birlik oy oranlarını korumuşlardır.
İslami kesim ve muhafazakâr kesim iktidar partisine yine destek sunmuştur.
Bu tespitler halkımızın tercihlerini, inançlarını ve değerlerini algılamak ve görmek açısından önemlidir.
Birde, “vermeden almak” diye bir söz vardır. Halka bir şey vermeden ondan bir şey almanın zor değil imkânsız olduğu gerçeği anlaşılmalıdır. AK Parti ektiğini biçmektedir.
İktidar olmak isteyenlere duyurulur!
Peki, seçim sonuçlarına bakıldığında neyi görmeliyiz?
Öncelikle, Ülkemizde ciddi bir sağ seçmenin olduğu gerçeği kabul edilmelidir.
Bu temel tespitten sonra, oy dağılımlarının çokta sürpriz olmadığı sanırım net olarak anlaşılacaktır.
Ülkede, bu günkü seçmen yapısı ile bir sol partinin alternatif olma ihtimalinin çok düşük olduğu gerçeği kabak gibi ortadadır. CHP bazı bölgelerde belediye başkanlıklarını bölünen oylar nedeniyle kıl payı kazanmıştır.
Kıyı bölgelerindeki oy dağılımından, seçmenlerin hala Cumhuriyeti sahiplenmek veya korumak gibi değerlere, doğuda ise etnik milliyetçiliğe oy verdiği anlaşılmaktadır.
Bu anlamda, 29 Mart seçimleri, 22 Temmuz seçiminin bir tekrarı olmuştur.
Kitle partileri tercih edilmiştir.
Sosyalist partiler binde birlik oy oranlarını korumuşlardır.
İslami kesim ve muhafazakâr kesim iktidar partisine yine destek sunmuştur.
Bu tespitler halkımızın tercihlerini, inançlarını ve değerlerini algılamak ve görmek açısından önemlidir.
Birde, “vermeden almak” diye bir söz vardır. Halka bir şey vermeden ondan bir şey almanın zor değil imkânsız olduğu gerçeği anlaşılmalıdır. AK Parti ektiğini biçmektedir.
İktidar olmak isteyenlere duyurulur!