29 Mart seçimleri üzerine yazıldı çizildi. Her seçim sonunda olduğu gibi bu seçimde de hiç kaybeden olmadı! Herkes kendine göre kazandı. Bana göre bu seçimden çıkan sonuç, bütün siyasi partilerimizin şapkalarını önlerine alıp düşünmeleri açısından güzel bir fırsat oldu. İktidar partisi açısından silkelenme, Muhalefet açısından umut oldu. 22 Temmuz seçimleri sonrasında gazetemde ki köşemde yazdığım gibi, Bu Milletle İnat Olmaz! Bir defa herkes bunu bilecek. Osmanlı bakiyesi olan genç Cumhuriyetimizi oluşturan kavimler topluluğuna bir bakalım. Türk, Kürt, Laz, Arnavut, Boşnak, Gürcü, Abaza, Arap vd. Bu topluluklar Dünya’nın en İNATÇI insanlarından oluşur. AKP yi bundan önce, gerek Genel seçimlerde, gerek Yerel seçimlerde iktidara taşıyan sebeplerin başında, Milletle inatlaşma yatar. 29 Mart seçimlerinde AKP nin elinde olup, kaybettiği yerlere bakın! Yine altında milletle inatlaşma yatar.
Bana göre Demokrasimiz açısından bu seçimler çok güzel cevaplar vermiştir. Millet öncelikle, “Sandıkla getirdiğimi, sandıkla yollamasını bilirim!” demiştir. “Gölge etmeyin başka ihsan istemem” demiştir. “ Ben şerefli bir Milletim, Kömür Kumanya vs. gibi şeylere oyumu satacak kadar onur ve haysiyetten yoksun değilim, bundan sonra herkes işine baksın!” demiştir. “Bundan böyle kimse Demokrasi dışı arayışlara kalkışmasın ve beni bazı değerler ile korkutmaya kalkmasın.Ben gereğini yaparım!” demiştir.
15 Ocak’ta bu sitede, “ CHP, İstanbul ve Üsküdar.” Başlıklı yazımın bir bölümünde, “İstanbul gibi bir şehirde İl başkanlığı yapmak benim gözümde Bakanlıkla eş değer bir makamdır. AKP’de Mehmet Müezzinoğlu bu görevi çok iyi yaparken, inanın şuan ki İl başkanını tanıyan bilen varsa beri gelsin! Gerek ekonomik gerek siyasal gündem hararetli bir şekilde tartışılırken, bu makamda oturan şahsın kamuoyuna yönelik bir açıklamasını veya risk alıp şahsi fikrini bile duymadım.” Demiştim. Sabah gazetesinden AKP yi çok yakından takip eden Mahmut Övür bey, dünkü köşesinde ( Ak Parti İstanbul’da neden zorlandı- 05.04.09) bizim 3 ay önce yazdıklarımızı dile getirmiş. Şayet; Siyaseti bir iddia işi olarak görmez, işinizi ciddi yapmaz, sadece Statünüzü muhafaza etme yeri olarak görürseniz sıkıntıyı yaşar ve yaşatırsınız. AKP de Nihat Ergün gibi aklı selim düşünen insanların varlığı bu parti adına ümit verici. “Halka, bize oy vermediği için Nankör diyemeyiz.” Sözleri, işini ciddi yapan bir Genel başkan yardımcısına yakışır sözlerdir.
CHP de, İstanbul’da ki oy artışının, Ülke genelinde aldığı oylardan fazla oluşunu, şapkasını önüne koyarak iyice düşünmeli. Kemal bey ve Gürsel bey gibi halka tepeden bakmayan, yeni şeyler söylemenin gerekliliğine inanan, Ortak aklı kullanıp, ekip ruhunu ve takım oyununu kampanya süresince iyi kullanan isimlerin ön plana çıkarılmasının vaktinin geldiğini görmeli. Ortak değerlerimiz üzerinden insanlarımızı korkutarak siyaset yapılmayacağını artık anlamalı. İstanbul örneğinde olduğu gibi, insanlarımız inandığında ve ikna olduğunda demek ki hatırı sayılır şekilde desteğini esirgemediği bilmelidir.
Şimdi zaman, hesap alma hesap verme zamanıdır. Ben şimdiden, önümüzde ki seçimlerin 29 Mart’ tan daha zevkli geçeceğini sizlere söyleye bilirim.