5 Haziran Dünya Çevre Günü. Cuma hutbesinden tutunda, ilgili derneklere kadar her kesim günün anlam ve önemini belirten konuların üzerinde duruyor. Çevremizi temiz tutalım! Çevreyi koruyalım! gibi slogan ve pankartlarla halkı bilinçlendirme çabası ve uğraşı veriyorlar.
Pekiii (Doğada yaşayan gariban Ayılardan özür dileyerek) bizim Ayıları ne yapacağız?
1 Haziran Pazartesi günü sabahı her zaman ki gibi iş yerime gitmek için Üsküdar motor iskelesine geldiğimde gördüğüm manzara karşısında ne yapacağımı bilemedim. Havaların ısınmasıyla birlikte inlerinden çıkan bizim Ayılar, parkın içine etmişler! Çimlerin arasında her türlü pislik mevcut. Garibim temizlik işçilerimizde can hıraş bir vaziyette çöpleri temizlemeye çalışıyor.
Merakım şudur, acaba bu bizim Ayılar kendi evlerinde de çöplerini, pisliklerini, çekirdek kabuklarını vs. yerlere atıyorlar mı? buradan belediye başkanımıza seslenmek istiyorum.
“Sayın başkan, lütfen sahilde ki parklara bir tane bile çivi çakmayın! bütün temizlik hizmetlilerini çekin! bıraktıkları b..k ’un , pisliğin içine gelip tekrar otursunlar. Bizim vergilerimizi zail etmeyin. Hani umumi tuvaletlerde yazar, 'nasıl bulmak istiyorsan, öyle bırak!' bu bizim Ayılar, böyle bulmak istiyorlar demek ki! sizden rica ediyorum sayın başkan...”
Bir söz vardır, “Bu adama bırak ayet el kürsi okumayı, hatim indirsen fayda etmez!” derler. Bizim Ayılara da bin tane pankart assanız, her gün Çevre Günü etkinlikleri düzenleseniz nafile! Çünkü adamlar yaşadıkları şehri benimsememiş, bu şehri yarın terk edecekleri bir yer olarak görüyor. Köyünde tarlasına, komşusunun tavuğu bastığı için kavga eden, bir karış sınırından içeri çit çektiği için adam öldüren bu Ayılar şehrin içine ediyor.
Yazık İstanbul’a… Yazık Üsküdar’a… Yazıklar olsun Bizim Ayılara…