Geçen Cumhuriyet bayramında 5 günlük tatilde Saraybosna Dubrovnik Karadağ bölgesine yapılan bir tura katıldık. Bir tur şirketinde Saraybosna için mahsun ve güzel diyordu havalimanına indikten sonra neden böyle dediğini anladık…
Rehberimiz havalimanından çıktığımızdan hemen sonra bizim otobüs ile Alia İzzet Begoviç’in kabrinin bulunduğu mezarlığa götürdü. Hüzün fırtınası da böylece başlamış oldu. Çevresindeki tüm mezartaşları 1992-1993 yıllarına aitti. Buna benzer Mostarda da ve benzeri pek çok yerleşim yerinde şehitlikler vardı. Ama bu şehitlikler de askerlerden ziyade Sırp keskin nişancılarının uzak tepelerden vurduğu çocuklar (tam 1901 çocuk) ve kadınlar da vardı. Hatta çarşılarda alışveriş yapan sivillere attıkları bombalarla öldürdükleri siviller. Bu üzüntüye tüm seyahat boyunca tüm katılımcılar iştirak ettiler.
Silahsız Boşnaklara iki yıl boyunca saldıran Boşnak Sırpları ve Hırvatları anlamakta çok zorlandık. Hele hele ağır silahları sivillere karşı kullanan Sırbistanlıları anlamakta çok zorlandık. Bunlar aynı dili ve aynı coğrafyayı paylaşan insanlar. Sadece dinleri farklı Saraybosnalı Boşnaklar 1400’lü yıllarda bölgeyi de geçiren Osmanlıların dinlerini seçerek Müslüman olmuşlar ve hala bu dini Avrupa’nın ortasında yaşatıyorlar.
Başkent Saraybosna’nın baş çarşısını büyülenerek izledik, pek çok Osmanlı eseri dipdiri ayakta duruyor. Sayısız cami, medreseler, gençlerin buluşma yeri Sebil saat kulesi hepsi çok güzeldi. İlk gün şehri gezdik. İkinci gün Dubrovnik’e hareket ettik. Yolda Türkiye Karayollarının yeniden inşa ettikleri tarihi Koncik köprüsünü hayranlıkla izledik. Bosna’nın doğal güzelliklerine bayıldık. Çünkü sanayi yok denecek kadar az, nüfus da coğrafya ya göre düşük, yaklaşık 4.3 milyon bu nüfusun yarıya yakınını Müslüman Boşnaklar oluşturuyor.
Hırvat topçusunun ve Sırpların yıktığı Mostar Köprüsünün yeniden yapılış hikayesini televizyondan izlemiştim. Ama yakından görmek beni çok sevindirdi. Çevresindeki çarşıyı 400 yıl öncesi gibi korumuşlar, aynı bizim kahve kültürümüz orada da var, ancak kahveyi şekersiz yapıyorlar. Şekeri ayrıca lokum ile beraber veriyorlar. Türkçeden geçen pek çok kelimeyi kullanıyorlar ve Arapçadan kullandığımız pek çok ortak kelime var. “Sabahlar hayrola” gibi, çeşme, sebil, sahlep, lokum, börek, baklava gibi bir sürü kelimeyi örnek gösterebilirim.
Üç ülkeyi birden görmek isteyenlere önereceğim bu tur programında Hırvatistan ve Karadağ’ı da iki gün gezerek Türkiye’nin turizm rakiplerini görme fırsatımız oldu. Dubrovnik, Poçitel ve Karadağ’da Kotor Budva enfes yerler çoğu Birleşmiş Milletler de koruma altına alınmış mekanlar. Her ne kadar yoksul görüntüler olsa da yeni yeni oteller ve yazlılar Avrupalıların tercihi oluyormuş. Beşinci ve son günümüzde ise tekrar Saraybosna turu doğal park savaş tüneli derken mutfağı bize yakın insanların diyarına çok güzel bir gezi oldu. Türkiye’den pek çok firmanın orada olması fuarlarda olsun yapılan binalarda, inşaatlarda olsun hoşuma gitmedi değil.
Türkiye’yi ve dünyayı gezmeli diyorum olanaklar ölçüsünde. Bu vesileyle tüm okurlarımızın Kurban Bayramlarını kutluyorum.