Bazıları için birşey ifade etmese de, Türkiye için bir dönüm noktasıdır 2002.
DSP-ANAP-MHP koalisyonu iş başında... Türkiye ağır bir ekonomik krizin içerisinde, hemde bugün ki gibi tüm dünyayı sarsan kriz olmadığı halde! Özel bankalar hırsızlıktan veya beceriksizlikten batmış, gecelik faizler 100 'de 1700 'lere yükselmiş. Kamu ve özel sektörde maaşlar ödenemiyor. Memurlar ve emekliler maaş kuyruğunda... Yazar kasalar havada uçuşuyor. Koalisyon hükümeti tarafından Amerikadan transfer edilen Kemal Derviş komutasındaki ekonomi yönetimi, IMF politikalarıyla krizden çıkış yolu arıyor.
Halk iktidar partilerinden kurtulmak istiyor. Henüz yeni kurulmuş olan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti halkın yeni umudu gibi görünüyor. Erdoğan siyasi yasaklı olduğundan Abdulah Gül partinin genel başkanı...
Koalisyon hükümeti çareyi erken seçime gitmekte buluyor. Siyasi ve ekonomik krizin hat safhada olduğu bu şartlar altında 2002 erken genel seçimleri yapılacak ancak Ak Parti'ye rakip yok!
Birden bire Cem Uzan liderliğinde Genç Parti adıyla yeni bir siyasi parti ortaya çıkıyor. Neredeyse her radyo-televizyon kanalında reklamları dönüyor, her gün ve bir kaç farklı şehirde mitingler yapılıyor. Mitinglere Cem Uzan helikopter ile gidiyor, elini sıkmadığı, öpüşmediği, tokalaşmadığı kimse bırakmıyordu. Her gittiği yerde insanları doyuruyor, saçı-sakalı traş ettiriyordu!
Bazı yayın organları sürekli olarak Genç Parti pompalaması yapıyordu. Oysa partide Cem Uzan haricinde, bırakın siyasetçiyi, tek bir tanınmış sima dahi yoktu, var olanlar halk tarafından hiç bilinmiyordu, tanınmıyordu. Daha sonra bu partiye ünlü türkücü İbrahim Tatlıses katıldı, böylece partide tanınmış sima sayısı ikiye çıkmış oldu.
Tatlıses'in türkü söylediği mitingler bitti, sandık başına geçildi. Sandıklar çok kısa süre içerisinde açıldı, oylar sayıldı, sonuçlar gece yarısını bulmadan açıklanıverdi. Sonuç yüzde 5 oranında oy ve hayal kırıklığı...
Farklı şehirlerde 50'nin üzerinde miting, harcanan milyon dolarlar, el sıkmalar, şak şaklar, söylenen türküler ve elde edilen % 5 'lik büyük bir başarı?
Parti programı yok, tanınmış, bilinmiş, inanılmış tek bir siyasetçi yok. Sadece, karşılanamayacak, yerine asla getirilemeyecek son derece abartılı, hayali büyük vaatler var. Peki, kim suçlu? Oy verenler mi, her gün poh pohlayan, saatlerce görüntülerini bilerek veya bilmeden yayınlayan basın yayın organları mı? Yoksa ortada gerçekten büyük bir başarı mı var!
Cem Uzan bugün nerede? Yurt dışında, kaçak, aranıyor. Bugün seçime girse 100 oy alabilir mi?
Gerçekten garip bir ülkede yaşıyoruz veya bir şekilde yaşatılıyoruz. Görünen o ki, yaşatılmaya da devam ediliyoruz?
2002 seçimlerinde Cem Uzan'dı, 2011'de Sarıgül!
'Türkiye Değişim Hareketi' adlı yeni bir parti ve lideri Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül...
Sarıgül'den başka partiye oy kazandırabilecek tanınmış bir sima yine yok. En azından şimdilik. Yakın zamanda transferler yapılacak. Tek var olan, bilerek veya bilmeyerek pof poflayan, sürekli pompalayan, bilinen o malum basın.
Yine, bu malum basına göre Sarıgül almış başını gidiyormuş, şimdiden % 5 'leri geçmiş bile, barajı her an aşabilirmiş!
2002'de Uzan sahneye çıkartıldı, % 5 oy kazandırıldı, oylar bölündü, atı alan Üsküdar'a geçti.
Önümüz yine bir seçim dönemi ve bu kez Mustafa Sarıgül çıkartılıyor sahneye, yine aynı senaryo oynanıyor. Aynen Uzan'da olduğu gibi Sarıgül' ü eleştiren, olayların farkına varan çok az sayıda insan var.
Sarıgül'ün Amerika'ya gidip icazet aldığı söyleniyor. Onlarca miting için yapılan milyon dolarların malum birileri tarafından karşılandığı söyleniyor. Öyle ya, harcanan ve harcanmaya da devam edilen büyük bir para var ortada. Bu değirmenin suyu nereden geliyor, ve nereye akıyor? Çok daha önemlisi, hatta en önemlisi; 'ne amaçla' akıtılıyor!
Maksat AK Parti iktidarından kurtulmaksa çözüm Mustafa Sarıgül olamaz. Sarıgül Ak Partiye alternatif değil, ancak Eküri olabilir. Alacağı her oy CHP'nin oyudur ve AK Parti iktidarını sağlamlaştırır.
Sarıgül'ü destekleyen, pompolayan malum basın ve çevreler bir kez daha yanılır, tıpkı Cem Uzan'da yanıldıkları gibi. Bu kez atı alan Üsküdar'ı değil, Üsküdar üzerinden Ankara'yı aşar.
Ali Süzen