Eğitim sadece okulda olmuyor. Televizyonun eğitici yönü çok önemlidir. Günde 5 - 6 saat hatta daha fazla televizyonun karşısında vakit geçiren insan topluluğu olduk.
Tek kanallı dönemde televizyon kanalımız TRT-1 ne kadar dengeli idi. Akşam bir film, seyrekçe diziler ama ne diziler, hepsi birer klasik olan yabancı diziler. Eğitici, öğretici programlarla, eğlendirici programlar ne kadar da dengeliydi. O lezzetle kaliteyi dizilerde rastlamak mümkün değil artık.
Sevgili eşim geçen ay ameliyat oldu ve uzun zamandır yatmak zorunda kaldı. Birdenbire Kanal D'de bir sabah programı keşfetti. Sabahları 08.30'da başlayan ''doktorum'' adlı programdan bahsediyorum. Birbirinden şirin iki doktor programlarına her gün bir konuyu seçip o konunun uzmanını konuk ediyorlar ve dinleyicileri o konuda aydınlatıyorlar.
Tıbbi ve bilimsel konuların ortalama herkesin anlayabileceği şekilde sunmaları o kadar hoşuma gitti ki.. Arayanları ve izleyenleri de düşünecek olursak oldukça geniş bir kitlenin ilgisini çektiği kesin. Hele hele evde olduğum bir sabah Dr. Üstün DÖKMEN bir sabah programa konuk oldu. İnsan ilişkileri konusunda, ev içi iletişim, gelin-kaynana ilişkileri hakkında bir dertleşme programı yaptılar, nefisti.
Üstün Hoca pek çok böyle programlar yapmıştı, değişik konularda özellikle de Pazar günü öğleden önce yapardı. Umarım bundan böyle daha çok seyredilen bir kanalda program yapar.
Televizyonun eğitici yönünü diğer kanallarında kullanmasını diliyorum. İnsanlarımızın bilinçlendirilmeye, hem de her konuda bilinçlendirilmeye ihtiyaçları olduğu konusunda herhalde okuyucularımla aynı fikirdeyizdir.
Mart Ayı Hakkında...
Mart ayı çok hareketli geçti. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü türlü etkinliklerle kutlandı. Ama Çengelköy İlköğretim Okul Aile Birliği Brıge Restaurantta bir araya gelerek dayanışma yaptıkları gibi eğlendiler ve en önemlisi de okula ekonomik katkı yaptılar.Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara'da sıkışık programına rağmen tüm katılan kadınlara birer beyaz gül dağıtarak tek tek kutlaması güzeldi.18 Mart'ta ise Çengelköy Lisesi Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma günü törenlerini düzenlediler. Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde yapılan gösterilerin başarılı olmasından ve içtenliklerinden dolayı Okul Müdürü Mustafa Kortikoğlu'nun şahsında öğretmen kadrosunu ve emeği geçen öğrencilerini kutluyorum. 8 Mart ile ilgili bir etkinlikte Boğaziçi Alevi Derneği'nde yapıldı. Kadınlar sazlarıyla, sözleriyle, türküleriyle günlerini kutladılar.İbrahim Hakkı Konyalı erkek futbol takımı İstanbul'da derece yaptı, hepsini kutluyoruz. Yani sayın okuyucular kimilerinin haberlerini yaptığımız Mart ayı bölgemizde oldukça hareketli geçti.
Hani her ay bir fıkra bir öykü yayınlıyorduk ya bu ay da bir arkadaşımdan gelen bir öyküyü sizlerle paylaşmak istedim;
Kartallar ve İnsanlar
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40'a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanırveağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır:
- Ya ölümü seçecektir,
- Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz.
Yalçın SOYSEVİNÇ