Gün geçmiyor ki derin devletin projesi olduğu söylenen bir olay yaşanmasın. Sağ- Sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Laik-Dindar diye olaylar uzayıp gidiyor. Son yıllarda Kürt sorunu üzerinden üretilen bir takım senaryolar var. Darbe senaryolarının gerçekliği ise artık soru işareti olmaktan çıktı, deşifre edilen planlar mahkeme kararlarıyla onaylandı.
Kürt sorunu ve onun getirisi terör ülkemize çok kan kaybettirdi. Binlerce insan yaşamını yitirdi, yerinden yurdundan oldu, binlerce aile evlat acısı yaşadı, şehit diye avutuldu.
Ülkemizi bir kargaşa ortamına sürükleyip, darbe yapmak isteyen Ergenekoncuların Kürt meselesinin çözümünü istemedikleri aşikar... Ergenekon'un generalleri ve PKK kanadı sorunun devamından medet umuyor, son saldırılarda bunun ispatı niteliğinde.
Hatta ergenekoncular, terör örgütünün üst düzey sorumlularının Türkiye’ye verilmesi teklifini 'AKP’ye yarar' diye kabul etmiyorlar. Bu vatan hainliği değil de nedir? AKP başarılı olmasın da terör devam ederse etsin. Askerler ölürse ölsün. Nasıl olsa kendi oğulları savaşmıyor.
Darbeci generaller öyle NATO karşıtı yada Atatürkçü oldukları için falan tutuklanmıyor. Kimse olayı çarpıtmasın, acitasyon yapmasın. Yaptıkları canice planlarda cami cemaatini, hatta çocukları öldürmeyi düşünecek kadar gözleri döndüğü için tutuklanıyorlar.
Sanıkların hakkında açılan onlarca dava, delil olarak ise yüzlerce klasör var. Ama birileri çıkıp bunları gözardı ediyor, sanık avukatlığını üstlenebiliyor.
Hazırlanan Sağ-Sol senaryosu ile 12 Eylül darbesine zemin hazırlandı, farklı düşünen herkese inanılmaz işkenceler yapıldı. Kürt vatandaşlarımız da yapılan zulümlerden nasibini aldı, teröre zemin hazırlandı.
Laik-Dindar senaryosu ise 28 Şubat gizli darbesini getirdi. Tankların Sincan sokaklarından geçmesi bile iktidara korku vermeye yetmişti. İmzalanan 'kağıtlar' dindarlara hayatı zindan etti.
Vatana en çok hıyanet edenler 'Vatan Millet Sakarya Edebiyatı' yapan, her sıkıştıklarında laiklik elden gidiyor deyip Ulu Önder Atatürkü'ün arkasına sığınınan darbeciler ve yandaş zihniyettir.
Darbeciler 2000 'li yıllarda ise yeni senaryolalarla güç denemesi yaptılar fakat hükümete tosladılar. İktidar, biraz uzun sürsede yeni anayasa yapmaya ve darbecileri yok etmeye kararlıydı. Fakat karşısında darbeci zihniyetin avukatlığını üstlenen Baykal ve onun CHP'si vardı. Ancak her türlü çamurdan muhalefet anlayışına rağmen Anayasa paketi meclisden sıkıntılı da olsa geçti.
Herkes yeni Anayasa'ya odaklanmış gündemi takip ederken, Baykal hakkındaki sex kaseti ve suikast iddialara gündeme oturtuldu. Bugüne kadar komplo teorilerine inanmayanlar, komplodan başka kelime söyleyemez hale geldi. Darbe anayasa'sını koruyamayan Baykal'a göre bu hükümetin bir komplosuydu! Sayın Baykal, bu skandal avukatlığınızın bedeli olmasın? Yaşananlar derin devletin bir komplosu olamaz mı?
Artık hiç kimse yaşananlara şaşırmıyor ''hadi canım sende, bu kadar da olmaz, olamaz'' diyemiyor, aksine dizi izler gibi arkasından neler geleceğini, kimin ne foyasının çıkacağını merak ediyor. Çünkü burası Türkiye, herşey mümkün!
Ülkemiz için aydınlık ve müreffeh yarınların yolu Ergenekon bağlantılı derin devleti ve darbeci zihniyeti etkisiz kılmaktan geçiyor.