Bu ülkede kadın olmak gerçekten zor. Geçtiğimiz Cumartesi günü (8 Mart) ”Dünya Kadınlar Günü” kutlandı. Gelenekten gelen “Karnında sıpasız,sırtında sopasız” bırakılmaması gereken, kapitalist sistemde makarna reklâmında bile “Cinsel meta” olarak kullanılan kadınımız! Berdellere, namus cinayetlerine kurban edilen kadınımız! Sembolikte olsa sorunlarının tartışılması gereken bir günde, kendi hemcinslerini meydanlarda dışlayan, hakaret eden kadınlarımız!
Kesilen ağaca, Niye üzgün olduğu sorulduğunda, “Kesildiğime yanmıyorum, Beni kesen Baltanın sapı benden ona üzülüyorum” cevabında ki gibi, kendi içlerinde çözmeleri gereken bir sorunu erkeklerin gazına gelip, çözülmesi zor bir duruma sokmalarına bende üzülüyorum.Oysa,Maraş’a Kahramanlık unvanının verilmesine neden olan, Fransız’ın bacılarımızın başındaki örtüyü söküp atması değilmiydi? Meydanlarda Fransız’ın yapamadığını yapmak, yapmaya cüret etmek,hem de kadınımız eliyle! Şerife bacıların, Kara Fatmaların torunlarına hiç ama hiç yakışmadı, şık olmadı!
Bumudur Çağdaş Türk kadına yakışan? İnançlarını veya geleneklerini yerine getiren hemcinslerine yardımcı olmak yerine bir tekme vurmak! Üzerinde yaşadığımız büyük toprak parçasına bile Anadolu demişiz.Ana;merhamet, şefkat, sevgi vs.timsâli. Bakın göreceksiniz, bu 8 Mart’ta yaşananlar hiç beklemediğim, hiç ummadığım bir şekilde toplumda büyük yaralara ve kamplaşmalara neden olacak! Çarşıda pazarda apartmanda hiçbir sorun yaşamayan kadınlarımız arasında sorular çığ gibi büyüyecek. Esas kaos bence bu olacak. Bu senaryoyu yazanlar, uygulayanlar ateşle oynuyorlar. Bizi hiçbir şey bölmez, bölemez! Ama Kadınlarımızı bir birine düşürmek çok tehlikeli bir oyun!
Son olarak şunu ifâda etmek isterim. Üzerimizde oynanan hiçbir oyundan bugüne kadar korkmadım, çekinmedim. Gözünü hırs bürümüş bu senaristlerin son oyunu beni gerçekten korkuttu! Ama ben yinede sağduyunun, sevgi ve şefkatin bir Ana gibi, bir kadın gibi bu toplumu kucaklamasını ümit ediyorum.