SEZEN AKSU'YA
MEKTUP.
Sevgili Sezen;
MEKTUP.
Sevgili Sezen;
Çocukluk yıllarımız 80 öncesinin en şiddetli yıllarına denk geldi. Çengelköy İskele meydanın da, Ülkücü büyüklerimiz ellerinde Cumhuriyet Gazetesi taşıyanları arar, es kaza Kolunun altında Cumhuriyet olan birisi denk gelirse sopayı yerdi. İadesi Beşiktaş iskelesinde Tercüman Gazetesi taşıyanlara Solcu büyüklerimiz tarafından yapılırdı. Sol kola saat takan Sağcılardan, sağ kola takanlarda solculardan nasibini alırdı.
Gerçi şehrin diğer ilçe ve semtlerine göre, bizim buralar sakindi. Nede olsa, sağcı olan Ahmet amcanın kızı, solcu olan Necla teyzenin oğluydu. Üsküdar, Kadıköy, Beşiktaş, Taksim meydanlarında ne halt ederlerse ederlerdi. Ama mahallede kızgın bakışlarla bir birlerine bakmaktan fazla bir şey yapamazlardı! Fakat şehir ve ülke olaylardan, ölümlerden yaşanmaz bir hâl almıştı.
Yalıdan komşumuz olan, Tercüman Gazetesi yazarı Rauf ağabey ( Tamer ) oğlu Emir'le birlikte kafası estiği zaman bizi bağırtırdı. Avazımız çıktığı kadar bağırırdık... Komünist-ler Moskova-yaa... Komünist-ler Moskova-yaa... Neden kahkaha atarak güldüğüne bir anlam veremezdim. Ama olsun, O seviniyordu ya, bizler karşı yakaya doğru bağırıp dururduk. Anlamadığım bir şeyde Pastaneci Memduh ağabeyin her gittiğimde bana alaycı bir tavırla,
''Küçük Burjuva ne haber?'' sorusu olurdu! Ablama ''Burjuva ne demek?'' diye sorduğumda. ''Oğlum yalıda oturuyoruz, babamın da Mercedes'i var ya! Onun için öyle diyor.'' Cevabı karşısında şaşırıyordum.
Sevgili Sezen;
Rahmetli babam 77'yi 78'e bağlayan yılbaşında Kıbrıs'tan bir müzik seti getirdi. Radyosu, Plak ve Kasetçaları vardı. Kolonları o zamanın şartlarına göre çok büyüktü. Büyüklerimize göre Ali Rıza Binboğa, Cem Karaca Kızıl goministti! Barış Manço Ülkücü! Evimize ilk giren plaklardan biriside senin, ''Kaç yıl geçti aradan.'' Albümün ile Ferdi Özbeğen'in ''Ferdi Özbeğenle Sobet.'' albümü oldu. İkinizden devamlı dinlediğim şarkılar, ''Ne olur sormasınlar bana. Ne olur söyletmesinler derdimi. Saklarım ben onu kendime. Yerim kendi kendimi...'' ve ''Gözümde canlanır koskoca mazi. Sevdiğim nerede ben neredeyim... Efkârım birikti, sığmaz içime...'' olurdu. Çünkü Tırcı İhsan ağabeyin Kızı, çocukluk aşkımdı. Ve kızın bundan haberi bile yoktu!
( 1.85 boylarında pala bıyıklı iri yarı olan İhsan ağabeyden çok korkardım. Duydum ki, rahmetli olmuş. Allah rahmet eylesin! Uff be 33 yıl sonra itiraf edebildim! )
Sevgili Sezen;
İşte biz O yıllarda bütün duyguları yaşayan nesiliz. Seninle tanışmamızda O yıllarda oldu. Seninle ağladık. Seninle güldük... Gençlik yıllarımızda Seninle geçti. Araya bir de Cengiz Kurtoğlu girdi. Ama Sen yine bizim ailenin Sezen'iydin. Sen sahnede başka, sokakta başka olmadın. Nereden mi biliyorum? Çengelköy Balıkçısına gelip, kaldırımın kenarında oturduğunda ve etrafına neşe saçan konuşmalar yaptığında içimizden birisi ve bu toprakların İnsanı olduğunu bize gösterdin.
Sevgili Sezen;
Referandum sürecinde OY'unun rengini açıkladın. Bazıları gibi de yapabilirdin. Ama sen hep özgürlüklerden yana oldun. Rakı masalarının vazgeçilmez mezesi değil, Anadolu insanının sesi oldun. He şu da var, Evet yerine Hayır da diye bilirdin. Bu senin en doğal demokratik hakkın olurdu. Diğer Evet ve Hayır diyenler gibi. Başta Doğup büyüdüğün İzmir olmak üzere, En tepedeki kelli felli adamlardan, mahallendeki Şükufe teyzeye kadar birçokları sana cephe aldı, tepki gösterdi. Bir de Ülkücülere Faşist derler! 2010 yılında bu ülkede, 80 öncesi yaşanmayan Faşizmin kralını sana yaptılar. İzmir'de ki sokağınıza senin adını verenler, hem de yetkililere sormadan adının bulunduğu sokak levhasını kaldırıp atarak güya seni sildiklerini göstermişler. Peh, Peh! Çok büyük iş yapmışlar. Bizde bir söz vardır. ''Doğduğun değil, doyduğun yer önemli.'' Sen ki bizim İstanbul Boğazının balıklarını yiyensin, koy ver İzmir'i gitsin! Bizim Üsküdar'ımızın sinesi O kadar geniş ki, Rum'umuza da, Ermeni'mize de, Yahudi'mize de ve tabi ki sana da yer var. Ben onlara, ''Silemezler gönlümden, ne aşkını ne seni.'' Diyorum. Sende, ''Haydi artık çek git yoluna bıkmışım dertten. Gölge etme başka ihsan istemem senden.'' de olsun bitsin.
Sevgili Sezen;
Bizim Çengelköy'de esnaf arkadaşım Tavukçu Uğur var. Facebook sayfasında ''Bosna Bulvarı'nın adı, Sezen Aksu Bulvarı olsun!'' diye kampanya başlattı. Bende Bosnalılara ayıp olmasın diye, seninde üzerinde oturduğun, Boğazın tek ana arteri olan''Halk Caddesi'' ni düşündüm.
Şuana kadar 3 kere Belediye başkanımızı aradım fakat kendisine ulaşamadım.
Kendileri arar veya yazımı okurlarsa ve Kendileri de uygun görürlerse, seni anılarımızda ve kalbimizde yaşattığımız gibi, Caddelerimizde de yaşatmak istiyoruz. Bakalım hayırlısı!
Sevgili Sezen;
Şarkılarını dinlediğimden, Kaldırımlarda izlediğimden haberin olmadığı gibi, belki Bu mektubumdan da haberin olmaya bilir. Ola ki okursan, en güzel günlerin senin olması dileklerimle, sana bir ömür boyu mutluluklar dilerim...
Şenol ŞEN