Üsküdar'ın ve buna bağlı Çengelköy çevresinin Boğaziçi İmar Kanununa bağlı imar sorunları olduğu gibi bir de 6000 aileyi ilgilendiren 2B sorunu var.
Bu sorunların çözümünü tek bir partiden beklemiyoruz. Özellikle mecliste grubu bulunan Ak Parti, CHP ve MHP'den bu sorunların çözümünde destek bekliyoruz. Bölge milletvekillerimizden de katkı bekliyoruz.
Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa KARA'nın çeşitli toplantılarda dile getirdiği gibi Boğaziçi İmar Kanunu'nun değişikliği bir tek Ak Parti grubunun girişimi ile yapılamaz. Diğer partilerin de destek vermesi halinde Boğaziçi ile ilgisinin son derece az olmasına rağmen Yavuztürk ve Bahçelievler Mahallelerinin imar kısıtlılığına çözüm getirilebilir.
Ümraniye gökdelenle çevrelenirken mahallelerimizde kat yüksekliği 2,5 kat. Evvelki dönemlerde yüksek binaları yapanların yaptıkları yanına kar kaldı.
2B konusunda ise Ak Parti Milletvekilleri Nusret BAYRAKTAR'a ve İdris GÜLLÜCE'ye her gördüğümüzde sorunumuzu iletiyoruz. Ak Parti seçim öncesi bu sorunlarımızı çözeceğine dair sözler vermişlerdi. CHP Milletvekili Ali TOPUZ'da o dönemde yasa ise yasa Anayasa ise Anayasa değişikliği ile bu sorunu çözeceklerine dair söz verdiği gibi seçim beyannamelerine yer vermişlerdi.
Ormanları kesip konut yapanların bu işleri nasıl bilirkişi raporları ile profesörlerin raporları ile nasıl gerçekleştirdiğini biliyoruz. Çünkü onlar büyük şirketler, mali güçleri var iş bitirme güçleri var.
Ancak ATA-2 gibi Dalgıçkent, Yeşilyamaç, Kayıkent, Rastkent, Mavikartal gibi orta halli insanların 1985'li yıllarda TC. Devletinin tapularına güvenip, bedel ödeyip aldıkları tapuları 1988li yıllarda hazine davalarına konu oldu ve iptal oldu. Yargı süreci 2000'lerde bitti. Bu kooperatiflerde hazine arazilerinde işgalci konumuna düştüler.
Özetle Üsküdar'da temsilciliği olan tüm parti temsilcilerinden bu konularda yaklaşım ve çözüme destek istiyor. 2B sorunu sadece Sultanbeyli'nin sorunu değildir, hatırlatma görevimizi yerine getirmek istedik.
Önyargı ile ilgili çok hoşuma giden bir öyküyü okuyucularımla paylaşmak istedim.
Pencere
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komsu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına ' Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor.' demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komsusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok sasırmış 'Bak' demiş kocasına ' çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?'
Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim' diye cevap vermiş kocası.
Hayatta da böyle değil midir?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve hemen yargılamadan önce zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek güzel bir fikir olabilir...
Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle.
Yalçın SOYSEVİNÇ