Biz erkekler, kadınların ''anlaşılmaz'' varlıklar olduğu ifadesini sıklıkla kullanırız. Bu ifadeyi kullanış tarzımız, bazen ciddî bir şekilde ve bazen şaka yollu olur. Aslına bakarsanız, kadınlar ''dinlenilmeyi'' ve ''anlaşılmayı'' belki herşeyden çok önemserler. Yine de ''anlaşılmaz varlıklar'' olarak nitelendirilmeleri bence ilginç bir çelişkidir!
Kadınlarla nitelikli bir iletişim ve ilişki kurmanın en iyi yolu onları sakince dinleyip-anlamaya çalışmakken, neden biz erkekler daha dolambaçlı yolları tercih ediyoruz? Sanıyorum aslında zor olsa da, bildiğimiz için bize kolay gelen bir tarzı-dili kullanmak istiyoruz. Mesela bir erkek için, eşini Boğaz'da yemeğe götürmek, televizyonu 10 dakika kapatıp onu dinlemekten daha kolaysa, o da eşini Boğaz'da bir yemeğe götürür. Fakat yine de onu dinlemek yerine, ya kendisi konuşur, ya eşinin anlattıklarına ilgisiz bir şekilde manzarayı seyredebilir veya sıklıkla çalan cep telefeonuna cevap yetiştirebilir. Hâlbuki uygulama açısından bakarsak, evde televizyonu kapatıp eşini dinlemek daha kolaydır. Ama elbette bu alışkanlığı ve beceriyi edinmişseniz. Öğrenmiş olduğunuz zor bir beceriyi uygulamak, size, bilmediğiniz ve daha kolay bir beceriyi uygulamaktan daha daha kolay gelir!
Size hemen bir sır (!) vereyim: Kadınları anlamanın veya anlayamadığınız şeyleri neden anlamadığınızı anlamanın en iyi yolu onları dinlemektir. Onları dinlerken şuna dikkat edin: Kadınlar, her zaman çözüm istemezler, genellikle istedikleri şey, onlar ''yüksek sesle düşünürken'' birisinin onları dinlediğini bilmektir. Sinema diliyle söylersek, bir bayanla konuşurken, sizin geveze bir ''baş karakter-kahraman'' olmanız gerekmiyor, fakat ''sakince dinleyen adam-baba-eş-oğul-kardeş vs'' rolünü üstelenen bir figüran olmanız gerekiyor. Ama bu ''figüranlık'' işlevinizi iyi ''kıvırıp'' altından kalkarsanız, bir bayan için ''asıl ve aranan kahraman'' olabilirsiniz. Başka bir önemli konu da şudur: Erkekler düşündükleri şeylerin sadece bir kısmını sohbete dâhil ederler. Ama kadınlar da zihinlerindeki herşeyi dile getirmemekle birlikte, aslında kelimenin tam anlamıyla ''yüksek sesle'' düşünürler. Fakat yine de birisi onları dinlemelidir. Dolayısıyla dile getirdikleri her soruna bir çözüm üretmeniz, ikide bir sözlerini kesip: ''Sana şunu tavsiye derim'' deyip bilgiçlik yapmanız gerekmez. Hatta bunu yaparsanız canları sıkılır!
Üniversitede bir bayan öğrenci gelip benimle konuşmak istediği zaman: ''Ben seni sadece dinleyeceğim. Eğer tavsiyeme gerek duyarsan, bana açıkça sor. O zamana kadar sadece dinliyorum'' dediğim zamanlar olurdu. Böylece, onun sözünü kesmemiş ve bana göre akıllıca, ama ona göre o anda gereksiz olan tavsiyelerimi de kendime saklamış olurdum. Bugün bayanlarla konuşurken de aynısını yapıyorum. Fakat bayanları ilgili ve anlamaya çalışır bir şekilde dinlemeniz; yani gerçekten dinlemeniz gerektiğini de not düşeyim.
Biz erkekler de bazen sadece bizi dinlesinler isteriz. Ama karşımızdaki kişi, ''cankurtaran'' havasına girip ikide bir: ''Şöyle yap-böyle yap'' derse bizim de canımız sıkılır!
Kadınları (veya erkekleri) anlamak, aslında insanları anlamaktan geçer. Gerçek şu ki, ihtiyacımız olan belli kalıpları biliriz. Yani, sözgelimi müşterilerimizi, arkadaşlarımızı vs anlar ve onlarla nasıl konuşulacağını öğrenmişizdir. Ama genel olarak kadınıyla erkeğiyle ''insanı'' tanımak için edeb, psikolojik ve teknik eserler okumak gerekir. Sözgelimi kadınların konuşurken dinleyebildikleri, aynı anda bir kaç kişiyi algılayıp-anlayabildikleri şeklindeki ve bence teknik olan bir bilgiyi bir kitaptan öğrenmiştim. Birkaç bayanın birbirleriyle aynı anda konuştukları durumları siz de görmüş ve ''Acaba dinleyen rolü kimde?'' sorusunu kendize sormuşsunuzdur. Meğerse hepsi hem konuşup hem de birbirlerini dinlebiliyorlarmış! Annelik vs gibi görevleri açısından konuşurken dinleyebilmeleri ilginç bir özellik ve avantaj. Oysa erkekler, ya konuşurlar ya dinlerler; ikisini birden yapamazlar.
Ayrıca etrafınızda çokça bayan olması da, onları çok iyi tanıdığınızı veya anladığınızı göstermez. Bayanlarla çok zaman geçirmeleri veya bayan tanıdıklarının çok sayıda olması, bazı erkeklerde onları iyi tanıdıkları ve anladıkları yanılsamasını uyandırır. Belki de, siz aslında onları anlamadığınız hâlde, onlar sevdikleri birisini, yani sizi idare ediyorlar! Mesela sevgi dili nitelikli zaman olan bir bayana siz sadece hediye alıyorsanız, o sizin iyi niyetinize karşılık nazik olacak, hediyenizi kabul edecek ve sevindiğini gösterecektir. Ama siz onu esas sevindirecek olan şeyi yapmayı, yani onunla nitelikli zaman geçirmeyi akıl edene kadar ilişkide eksik bir şeyler olacaktır.
Sevdiğimiz kadınlara karşı biz erkeklere öğretilmiş olan: ''Ben yanındayım ya, daha ne istiyor?'' yaklaşımını silmemiz gerekiyor. Çünkü hayatta herşeyin, ayrıca kendisini süsleyen veya çirkinleştiren nitelikleri vardır. Bir masayı sadece masa olduğu için satın almayız. (Gerçi biz erkekler böyle şeyleri yapıyoruz!) Ama genellikle masanın rengi, boyutları vs gibi özelliklerine de bakarız.
Dolayısıyla bayanların yanlarında olmamız ve onlarla zaman geçirmemiz çok güzel bir şey. Bununla birlikte bu birlikteliğin olmazsa olmaz niteliklerini ve birlikteliği güzelleştiren katma değerlerini artırmak çok keyifli olur. Bunun için en iyi başlangıç bayanları güzelce, sözlerini kesmeden, onları ''gıcık'' eden ve mantık dolu tavsiyeler vermeden ve ilgili bir şekilde dinlemeyi öğrenmektir!
''Bence ilgilenmeye değer bir konu ve üzerinde çalışmaya hemen şimdi başlayalım!'' diyorum.
Savaş ŞENEL