Geçen sene bu zamanlarda hararetli bir şekilde Cumhurbaşkanlığı adayını tartışıyordu kamuoyumuz. 27 Nisan E muhtırası, Meclisteki 367 yeter sayısı ortalığı toz duman etmişti. Bu arada sayın Başbakan Kumkapı balıkçılarına kadar gidip, aday konusunda görüş alırken, Ana muhalefet partisi Başkanına cevaben de “Ellerine bir oyuncak verdik oynuyorlar!” demişti. Tabi 22 Temmuz’la birlikte %47 lik bir oyu cebine koyup, akabinde Cumhurbaşkanınıda seçtirince ortalığın güllük gülistanlık olacağını zannetti.
Osmanlı padişahları büyük adamlarmış doğrusu. 26 milyon kilometre kareye hükmedip, Dünya’yı titretirlerken, Cuma selâmlığında cebinden para verip tuttuğu adamları kendilerine “Gururlanma Padişahım senden büyük Allah var!” diye bağırtıp, nefislerini kontrol altına almaya, makamın büyüsüne kapılmamaya ve adaletli olmaya çalışırlarmış. Şimdi bırakın bu söylemi, en ufak bir eleştiriye bile tahammül gösterilmediği gibi, sayın Başbakan’ın etrafı “Yürü! en büyük sensin” diyenlerden geçilmiyor. Hâl böyle olunca etraflarında timsah gibi gözyaşı döken derin devletin adamları iyi, kötü gün dostları da derin devletin adamı oluyor.
“Su uyur düşman uyumaz” atasözünden yola çıkarak, rakipleri de boş durmadı. Rövanşta sayın Başbakan kucağında bir oyuncak buldu. Hem de içine bomba konulmuş bir oyuncak! Sayın Başbakan bu oyuncağı imha etmekle meşgulken, bir de üstüne sağlı sollu yumruklar yemeye başladı. Yaşadıkları ve yaşadıklarımız 28 şubat’ta gördüğümüz senaryodan farklı değildi! Biz bunları görürken maalesef o bunu görmüyordu.
%47 lik desteği veren ne medyaydı, ne bürokrasiydi, nede patronlardı! arkasında tek bir güç vardı, oda halkımızdı. Halkımız niye bu desteği verdi? Halk istikrar istiyor, huzur istiyor, ekonomik refah istiyor. Geçmişte yaşadığı Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş arasında yaşanan, Ülkeye yaramayan içi boş tartışmalardan bıkıp usandığı, yeni hareketi farklı gördüğü için bu büyük desteği verdi. İstanbul’da ticaretin kalbi sayılan bir Sultanhamam bir Perşembe pazarı ve diğer bölge esnafı kan ağlamaktadır. Günde onlarca esnafla görüşüyoruz. Büyük bir şekilde destek verenler bile isyan etme noktasına geldiyse bu bomba yüklü oyuncak patlamasa bile hedefine ulaşmıştır. Zaman savunma yapma zamanı değil, Halkın ve esnafın rahatlamasına yönelik çalışmalar yapma zamanıdır. Aksi, kılavuza gerek olmayan köyün görünmesinden farksızdır.