İnsanlar evrende her şeyin yasalarla yönetildiğine inanırlar. Buna aklı yerinde olan kimse itiraz etmez. Peki neden insanlar, kendi hayatları ve başarıları veya başarısızlıkları söz konusu olduğu zaman kaderden, şanstan ve fırsatlardan bahsederler?
Evrenin, günün her dakikasında hayatımızı etkileyen yasaları vardır. Yerçekimi kanununu her zaman farkederiz. Yerçekiminin yaşlı insanlara neler yaptığını hepimiz biliriz. Gezegenlerin yörüngelerinde dönmelerini, gelgitleri ve mevsim değişmelerini yöneten yasaları kabul etmeyen insan var mı?
İnsan evrenin bir parçasıdır. Evrenin bizim dışımızdaki kısmını yöneten yasalar hayatımızı da yönetiyor. Biz ister farkedelim, ister etmiyelim, hayatımızı yöneten evrensel yasalar vardır. Bu yasaları farkedip hayatımızı onlara göre tanzim etmiş olsak, gereksiz stresten ve öfke gibi olumsuz duygulardan kurtulmuş oluruz.
Hayatımızı yöneten yasalardan en önemlisi ''kullanma yasası'' dır. Buna ''kullan yoksa kaybedersin'' yasası da denir. İngilizcede bu gerçek ''Use it or loose it'' şeklinde ifade edilir.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir şey yararsızlaştığında orada körelme görülür. Evrende yararsızlaşan her şey ölüyor. Gerek kendi içimizde gerekse evrende yararsızlaşan herhangi bir kaynağa yer yoktur. Gelişmeye katkıda bulunan kaynaklar varlığını bozulmadan sürdürebiliyor. Bu bakımdan hayatta kalmak isteyen bütün varlıklar, gelişmek ve ilerlemek zorundadırlar (Deapak Chopra, Sağlığı Yaratma, İnkilap Kitabevi, s. 145). Hareketsizlik yüzünden bir çok organın köreldiğine hepimiz zaman zaman şahit oluyoruz. Kullanılmayan bir organ köreliyor. Körelen organ çalıştırılıp yararlı hale gelirse tekrar canlanıyor. Çünkü o bölgede kan hareketle dolaşmaya başlıyor ve hareket ettirildiğinde de güçlenme belirtileri hemen göze çarpıyor. İnsanlar çalışarak uzun ve sağlıklı bir hayat sürebilirler. Gelişmesi duran pek çok emekli memur, hızlı yaşlanma sürecine girmiyor mu?
Bir eklemde ağrı varsa o eklem özel korse ve cihazlarla belirli bir süre için hareketsiz bırakılabilir. Ancak tümüyle istirahate çekilmek yarar yerine zarar verir. Örneğin bel ağrılarında yapılan çalışmalar istirahatin uzamasının sakatlığın artmasına eşdeğer olduğunu göstermiştir. Eklemin en önemli yapılarından olan eklem kıkırdağı sertçe bir sünger gibidir ve beslenmesi için üzerine aralıklıklarla yük bindirilmelidir. Bu şekilde eklem arasındaki sıvının yenilenmesi ve kıkırdağın beslenmesi sağlanmış oluyor. Üzerine hiç yük yüklenmeyen eklem kıkırdağı uzun ömürlü olamıyor. Bu sebeple ''Kullan yoksa kaybedersin'' yasası, eklemler için büyük önem arzetmektedir.
Nasıl ki akmayı bırakan bir nehirde hemen kokuşma ve bozulma belirtileri görülüyorsa, fiziksel ve zihinsel olarak hareketsiz kalan kimselerde de çürüme belirtileri baş gösterir. Boks maçında en fazla acı çeken boksör en az hareket edendir. Uzun süre hareketsiz kalan iş adamlarının işi bozulur. Gemiler denize açıldıkları zaman, limanda durdukları zamana oranla daha uzun ömürlü olurlar. Bir uçağı veya arabayı ancak çalıştırarak koruyabiliriz (Andrew Matthews, Mutlu Olmak, hyb yayıncılık, s. 133). İnsanın kaygılardan kurtulup sağlıklı bir hayat sürebilmesi için bir ibadet duygusu içinde çalışması ve kaynaklarını kullanması gerekir.
''Kullan yoksa kaybedersin'' sloganı genel bir evren yasasıdır. Kullanmadığımız her şeyi kaybederiz. Üç yıl tekerlekli sandalyede oturan bir kimse, üç yıl sonra yürüyemez duruma gelir. Bu hayatın her alanı için geçerlidir.
Dr. Zülfikar ÖZKAN