CHP Çek maçının iptali için YARGIYA GİDİYOR!
Dün elektronik postama bu başlıkla bir mesaj geldi. Tam da sonucun keyfini yaşarken... Anlaşılan yine hata yapmıştık. Kim bilir, belki maç devam ederken oyunun kurallarını değiştirmişler, ama bizim çocukların haberleri olmamıştı.
Arda ve Nihat'ın gollerini amuda kalkarak atmaları gerekiyordu belki? Hemen yaptığımız hatalar dizildi gözümün önüne. Evet, evet dün gece fazla sevinmiştik maçı aldığımızı sanarak. Keşke sevincimizi bu kadar göstermeseydik, içimize atsaydık. Sevincimizle, sevinemeyenler üzerine bu kadar baskı kurmasaydık. Bu futbol mucizesine sevinemeyenlerin olduğunu da düşünebilseydik. En azından köydeki çobanların sevinmesini önleyebilirdik. Sevinenler arasında 'göbeğini kaşıyan' üç-beş kendini bilmezi televizyon ekranlarından saklayabilirdik. Daha ağırbaşlı olabilirdik. Hatta maçı almamız da gerekmiyordu. Niye bizim futbolcularımız öyle, 'bu maçı alcez' diye tutturmuşlardı ki? Fehmi Koru'yu neden yine haklı çıkarmışlardı? Allah korusun, ya Başbakan da maçta olsaydı? İyi ki de Anayasa Mahkemesi önceki hafta iptal kararını vermişti de Başbakan Ankara'dan çıkamamıştı. Başbakan'ın tribünlerde olması kesin 'ağırlaştırıcı' bir sebep olurdu. Derken, Orhan Pamuk'un Milli Takım'ı desteklediği açıklaması geldi aklıma. Eyvah! Bu durumda Yüksek Mahkeme maçı kazanmamızı uluslararası bir komplonun parçası olarak görebilirdi. Maç sonunda Kazım Kazım'ın atv röportajını İngilizce yapmış olması, bu kuşkuyu doğrulayacak bir delildi. Neyse ki Aurelio ile konuşmamışlardı...
Bütün bu düşüncelerle cedelleşirken gelen mesajı okumaya başladım;
"CHP, Anayasa Mahkemesi'ne giderek maçın iptalini talep etmeye karar verdi. CHP, maçın normal şartlarda kaybedilmesi gerektiğini, ancak muhtemelen doğa üstü güçlerin devreye sokularak maçın kazanıldığı intibasının edinildiğini iddia ediyor. CHP'nin başvurusunda Ertuğrul Sağlam'ın eşinden sonra Emre Aşık ve Servet Çetin'in annelerinin de başörtülü olması ve dahası bundan çekinmeden bir reklam filminde oynamaları etkili oldu. Bazı futbolcuların sahaya girerken dudaklarının oynamasından dua etmiş olabileceklerini de dikkate alan CHP yetkilileri, parmakları ve gözleri ile gökyüzünü işaret eden bazı futbolcuların da varlığını iddianameye koymak için bazı gazetelerden resimler toplamaya başladı. CHP, bu galibiyetin aslında yok hükmünde sayılmasını çünkü sanal olduğunu, tıpkı % 47 oyu kimin verdiğinin belli olmaması gibi, bu maçın da nasıl kazanıldığının tek gerçeklik olan pozitivist bilim çerçevesinde açıklanamadığını iddialarına ekleyecek.
CHP'nin düşünceokumabilimci yetkilileri, bütün bunların AKP'nin ülkenin şeriat devletine dönüştürülmesi konusundaki düşünceleri ve çabalarının gerçekleşmesinin bir aşaması olarak kullanılabileceğine, bunun da açıkça Anayasa'mızın 2. maddesinde sayılan laiklik ilkesine aykırı olduğuna dikkat çektiler. CHP, konunun doğrudan laiklik ile ilişkilendirilemeyeceği konusundaki iddiaları ise Anayasa Mahkemesi kararlarını örnek göstererek reddetti. Ülkede başıboş bir sevinç fırtınasının ve özgüven artışının laikliğin altının oyulması planlarına zemin hazırlayacağı konusunda endişeleri olan CHP, devlet kontrolü dışındaki gelişmelerin de kontrol altına alınması gerekliliğini, bu bağlamda uluslararası spor organizasyonlarına katılımın da yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
CHP'nin UEFA için de kapatma davası açılıp açılamayacağı konusunu incelediği, hem iptal davası hem de UEFA için kapatma davası açılması konusunda Parti Genel Sekreteri Önder Sav'a tam yetki ve sadece "no" yazılı bir cep telefonu verildiği de açıklamada yer aldı".
Galiba yine 'Viyana'dan döneceğiz. Gel de panik olma! Nasıl önlenebilir ki bu girişim? Eğer iptal davası açılırsa bu iş biter. Tek yol CHP'nin başvurusunu durdurmak. Önder Sav'ın telefonunu 'yes' tuşu da olan bir başka telefonla değiştirmek çare olabilir mi?
Ne diyeyim sana Murat Erdoğan, korkuttun beni. Maç iptal olmasın da Allah ne muradın varsa versin!
Arda ve Nihat'ın gollerini amuda kalkarak atmaları gerekiyordu belki? Hemen yaptığımız hatalar dizildi gözümün önüne. Evet, evet dün gece fazla sevinmiştik maçı aldığımızı sanarak. Keşke sevincimizi bu kadar göstermeseydik, içimize atsaydık. Sevincimizle, sevinemeyenler üzerine bu kadar baskı kurmasaydık. Bu futbol mucizesine sevinemeyenlerin olduğunu da düşünebilseydik. En azından köydeki çobanların sevinmesini önleyebilirdik. Sevinenler arasında 'göbeğini kaşıyan' üç-beş kendini bilmezi televizyon ekranlarından saklayabilirdik. Daha ağırbaşlı olabilirdik. Hatta maçı almamız da gerekmiyordu. Niye bizim futbolcularımız öyle, 'bu maçı alcez' diye tutturmuşlardı ki? Fehmi Koru'yu neden yine haklı çıkarmışlardı? Allah korusun, ya Başbakan da maçta olsaydı? İyi ki de Anayasa Mahkemesi önceki hafta iptal kararını vermişti de Başbakan Ankara'dan çıkamamıştı. Başbakan'ın tribünlerde olması kesin 'ağırlaştırıcı' bir sebep olurdu. Derken, Orhan Pamuk'un Milli Takım'ı desteklediği açıklaması geldi aklıma. Eyvah! Bu durumda Yüksek Mahkeme maçı kazanmamızı uluslararası bir komplonun parçası olarak görebilirdi. Maç sonunda Kazım Kazım'ın atv röportajını İngilizce yapmış olması, bu kuşkuyu doğrulayacak bir delildi. Neyse ki Aurelio ile konuşmamışlardı...
Bütün bu düşüncelerle cedelleşirken gelen mesajı okumaya başladım;
"CHP, Anayasa Mahkemesi'ne giderek maçın iptalini talep etmeye karar verdi. CHP, maçın normal şartlarda kaybedilmesi gerektiğini, ancak muhtemelen doğa üstü güçlerin devreye sokularak maçın kazanıldığı intibasının edinildiğini iddia ediyor. CHP'nin başvurusunda Ertuğrul Sağlam'ın eşinden sonra Emre Aşık ve Servet Çetin'in annelerinin de başörtülü olması ve dahası bundan çekinmeden bir reklam filminde oynamaları etkili oldu. Bazı futbolcuların sahaya girerken dudaklarının oynamasından dua etmiş olabileceklerini de dikkate alan CHP yetkilileri, parmakları ve gözleri ile gökyüzünü işaret eden bazı futbolcuların da varlığını iddianameye koymak için bazı gazetelerden resimler toplamaya başladı. CHP, bu galibiyetin aslında yok hükmünde sayılmasını çünkü sanal olduğunu, tıpkı % 47 oyu kimin verdiğinin belli olmaması gibi, bu maçın da nasıl kazanıldığının tek gerçeklik olan pozitivist bilim çerçevesinde açıklanamadığını iddialarına ekleyecek.
CHP'nin düşünceokumabilimci yetkilileri, bütün bunların AKP'nin ülkenin şeriat devletine dönüştürülmesi konusundaki düşünceleri ve çabalarının gerçekleşmesinin bir aşaması olarak kullanılabileceğine, bunun da açıkça Anayasa'mızın 2. maddesinde sayılan laiklik ilkesine aykırı olduğuna dikkat çektiler. CHP, konunun doğrudan laiklik ile ilişkilendirilemeyeceği konusundaki iddiaları ise Anayasa Mahkemesi kararlarını örnek göstererek reddetti. Ülkede başıboş bir sevinç fırtınasının ve özgüven artışının laikliğin altının oyulması planlarına zemin hazırlayacağı konusunda endişeleri olan CHP, devlet kontrolü dışındaki gelişmelerin de kontrol altına alınması gerekliliğini, bu bağlamda uluslararası spor organizasyonlarına katılımın da yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
CHP'nin UEFA için de kapatma davası açılıp açılamayacağı konusunu incelediği, hem iptal davası hem de UEFA için kapatma davası açılması konusunda Parti Genel Sekreteri Önder Sav'a tam yetki ve sadece "no" yazılı bir cep telefonu verildiği de açıklamada yer aldı".
Galiba yine 'Viyana'dan döneceğiz. Gel de panik olma! Nasıl önlenebilir ki bu girişim? Eğer iptal davası açılırsa bu iş biter. Tek yol CHP'nin başvurusunu durdurmak. Önder Sav'ın telefonunu 'yes' tuşu da olan bir başka telefonla değiştirmek çare olabilir mi?
Ne diyeyim sana Murat Erdoğan, korkuttun beni. Maç iptal olmasın da Allah ne muradın varsa versin!
Zaman - İhsan Dağı