İstanbul, tarihi dokusu, bağrında medfun bulunan manevi büyükleri ve mabetleriyle doğuya göre batıyı temsil etmenin yanında, batıya göre de eşi benzeri olmayan mistik zenginliğe sahip bir şehir. Bu, ağlayanı dahi bahtiyar şehrin sakinleri bizlerin, bazen güzellikler ayağına kadar geliveriyor. Bu da Dersaadet'in kerameti olsa gerek.
Üsküdar İlçemiz, Eyüp ve Fatih ile birlikte İstanbul'un mânevî renginin temsilcileri olarak görünseler de, çevre ve halk kompozisyonu itibarıyla; Üsküdar'ın, şehrin Anadolu'ya bakan yüzü konumunda olduğunu söylemek mümkündür. Hem taşranın sadeliğini, hem de pâyitahtın zenginliğini yaşayabiliyorsunuz.
Bu girizgâhı, Karadavut Paşa Camii'nden bahsedebilmek için yaptık. Üsküdar İlçemiz'de Belediyenin önünden postahaneye doğru giderken, Hâkimiyet-i Milliye Caddesi'nde, sol tarafta Karadavut Paşa Camii bulunmaktadır. Bu şehirde, bazen güzellikler ayağına kadar geliveriyor, demiştik. İmamı Harun hoca ile Müezzini Yakub hoca dostlarımız, ibadethane kimliğinin güzelliklerini, coşkuyla bizlere sunmaktadırlar. Ağaçlar ile mâbedin gölgesinin bizleri şefkatle kuşattığı mekânda, hazzına vardığımız manevi güzelliklerin formülü bu hocalarımızda. Bizim farkına vardığımız ise; camide namazın zevkini hissedebildiğimiz, Harun hocanın dualarına âminlerde cemaatin ruhunu duyabildiğimizdir.
Büyük şehrin karmaşasını hakkıyla temsil eden caddenin, hemen yanında, bu mâbeddeki sâkin ve vakur hareketlilik, pejmürde gönüllerimize ilaç olmaktadır. Ülkemizin dört bir yanından göçedip, şehrin sakini olmuş insanlarımızın hep birlikte Rabbin huzurunda, sükûnetle kıyamları, ta'zimle rükuları ve secdeye kapanışları, hâsılı Sultanlar Sultanının huzurunda omuz omuza yer almaları, ümit kaynağımızdır. Yapılan dualara yaşlı gözlerle, titreyen dudaklarla gönülden âminler, izzet, şeref ve bereketin müjdecisi olarak kalplere huzur ve ümit vermektedir.
Bu mekânda, beş vakit İstanbul'un ilim, irfân ve mâneviyat zenginliği ile Anadolu'nun samimiyet ve masumiyetini yaşayabiliyorsunuz. Böyle ziyafetlere, gönüllerimizin ne kadar da muhtaç olduğunun, hasret olduğunun bazen farkına varamayabiliyoruz.
Metropol hayat tarzı, bizleri şuuraltımıza yerleşmiş kodlarımızdan alıp götürüyor. Bu süreçte, yabancı olduğumuz, özümseyemeyeceğimiz ve tahammül edemeyeceğimiz tarz ve üslupları dayatıyor. Bazen de biz, açgözlülükle yeni bulduğumuz bu hayat tarzını tercih ediyoruz. Bahçe içindeki güzel bir evin, daha kârlı diye apartman denilen hapishaneye çevrilmesi, hep içimi sızlatır. Biz mekânları evirirken, mekânlar da bizi eviriyor. Talim edilen yeni hayat tarzının da, bizi mutlu ettiğini söylemek mümkün değil. Hâsılı, bizler hayat denilen yolculukta, bazen tercihlerimizi sorgularken, kaybettiklerimizi de arayabiliyoruz.
Bugün evlerimizde, işyerlerimizde zamanı doyasıya huzurla yaşayamıyor isek de, mâbedlerde muhtaç olduğumuz şifayı bulabiliyoruz. Hocalarımızın ibadetlerin îfâsındaki riâyet, samimiyet ve hizmet arzuları, bizlere muhteşem bir mânevî ziyafet olarak yansımaktadır. Mescid kimlik ve ulviyeti vasatında cemaate sunulan hizmet; icra edilen her ef'ale ayrı ayrı feyizler katıyor.
Ruhumuzun muhtaç olduğu tebliğ ve irşad şerbetini, mâbedlerde aramamız ve bulmamız tabiîdir. Gösteri merkezlerinde, düğün salonlarında veya spor salonlarında zaruret hasıl olmadıkça mâneviyat aramanın yanlış olduğu kanaatindeyiz. Kaldı ki, buralarda hoca sıfatı olmayanların duygu ve hatıralarını dinlemek ile vakit geçirmenin de, mâbedi incitmek ve mirası zâyi olduğu düşüncesindeyiz. Zira, mübarek gece ve kandilleri îfânın muhteşem Osmanlı'dan mîras; tarzı, tavrı ve üslubu vardır. Bunu da; hafız, mevlidhan ve duâhan imam ve müezzin dostlarımız liyakatle icra etmektedirler.
Mutlaka ki, birçok camimizde benzer coşku, cemaate sunuluyordur. Biz, Karadavut Paşa Camiinde hergün beş vakit yaşadığımız bu güzellikleri, Ramazan ayında da talebeleri, hafız kardeşlerimizle birlikte, bizlere rahmet iklimini doya doya yaşatmalarını, takdirle dile getirme ihtiyacı hissettik.
Taşlar yerine oturdukça, zemin daha güzel oluyor.
Bayram namazından sonraki günlerde de bu ziyafetlerden faydalanmanız tavsiyesiyle hayırlı bayramlar dilerim.
Not : Yazımı tamamladığım esnada, yine şehit haberleri aldım. İnsanlıktan nasipsiz, katilleri yalnızca bizim lânetlememiz yetmiyor. Vatanımın doğusundan da gür lânet sesleri bekliyoruz. Bunu beklemek hakkımızdır. O sesi duyduğumuzda, bu fitne daha çabuk bertaraf edilecektir. Milletimin başı sağolsun!
Av. Musa GÜMÜŞ