Yazmaya her girişimde gerçekten de çok zorlanıyorum. Aslında yazmaktan çok keyif alıyorum fakat inanın cümleleri arka arkaya dizmek sandığınız kadar kolay değil. Hele ki başlangıçlar. Zaten başlangıcı yaptıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Ben de bugün Ortadoğu'dan Tayyip Erdoğan'ın Arap baharı gezisinden bahsetmek istiyorum ama nereden konuya girsem bilemiyorum.
Aslında konuyu çok farklı cephelerden takip değerlendirebiliriz.
Mesela;
Konuya Türkiye'den bile baksak konu daldan dala ayrılıyor. Bunun İktidarı var, muhalefeti var, tarafsız geçinenleri var. Muhalefetin, anası var, yavrusu var.
var oğlu var.
Konuya dışarıdan baksak, bunun müslümanları var gayri müslimleri var, halkları var, devlet başkanları var, Birleşmiş Milletleri var, Avrupa Birliğisi var gerçi avrupa birliği artık yok gibi...
Dahası Amerikası var, İsraili var, İranı var Rusyası var...
Konu ne?
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın Arap baharı yaşayan ülkeleri ziyareti. En kritik nokta ise GAZZE. Aslında çok önemli değil Gazze'ye gidip gitmemek fakat Gazze'ye gitmek İsrail ile zıtlaşmak demek ki bu, bu bölgede Türkiye'nin prestijini artırırken, İsrail'inkini azaltıyor.
Olaya muhalefet gözünden bakmak çok kolay
CHP: Başbakan Gazze'ye girsin anlından öperim (yok artık ne kadar zeki adamsınız siz bunu düşündünüz helal olsun)
MHP: o kadar şehit veriyoruz başbakan sağda solda geziyor. Haritada gösteremeyeceğimiz yerde başbakanın ne işi var. (etkili siyaset bu olsa gerek)
BDP: biz de kürt baharı istiyoruz. Bize de gelsin. (^s4?/=#}7)
İktidar cephesinden bakmak da çok kolay. Başbakan yapıyorsa doğrudur. Helal olsun
Tarafsız geçinenlerin işi ise biraz zor. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık. Ellerine yüzlerine bulaştırma dedikleri bu olsa gerek. Fakat onlar da kolayını buldu. Bir gazete çıkartıyorlar, yazarın biri sövüyor biri seviyor al sana tarafsızlık(!)
BM milletler de zor durumda. Şimdiye kadar BM alışmıştı ne dese yapan bir Türkiye'ye. Şimdi ise kontrol edemediği bir Recep Tayyip ERDOĞAN!
Aslında Amerika da ne yapacağı konusunda çok kararlı değil. Bölgedeki planlarını gerçekleştirebilmesi için Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyor. Artık bölgede İsrail'in kan kaybettiğinin farkında fakat Amerika'daki İsrail lobisinin de etkisinden bir türlü kurtulamıyor. Tabii bir de Obama'nın karizmasının Recep Tayyip ERDOĞAN'ın karizmasının yanında yerle bir olması var.
Gelelim İsrail'e;
İsrail her ne kadar (amerika sayesinde) batıda yalnız değilse de, ortadoğu dediğimiz coğrafyada yalnız kaldığının farkında. Eskiden tirtir titreyen ülkeler şimdi israili kale bile almıyor. Çırpındıkça batıyor. Bir de Türkiye'nin yükselişi var. Engelleyemiyor bir türlü: PKK'yı kullanıyor olmuyor, gazeteleri kullanıyor, medyayı kullanıyor fakat hepsine rağmen Liderinin arkasında kenetlenmiş bir Türkiye.
Bir de bu yetmiyormuş gibi eskiden satın aldığı devlet liderlerinin bir bir indirilmesi... Aslında çok üzüldüğü söylenemez fakat yeni gelecek liderleri kendi seçmek istemesine rağmen halk, israilin tercihlerine değil de Tayyip Erdoğan'ın seçtiklerine yönelmesi ufaktan da tedirgin etmiyor değil.
Bu da yetmezmiş gibi Tayyip Erdoğan da o bölgelere giderek, bölgenin siyasi gelişiminde rol alacak olması, israili daha da yerin dibine sokuyor.
Şimdi gelelim sonuç kısmına;
Tayyip Erdoğan bölgeleri ziyaret ederek aslında çok önemli bir görev üstlendiğini dünyaya duyuruyor. Bölge halkına bizim desteğimiz sizlerle derken, dişlerini bilemiş olan kapitalist ülkelere ise burası benim çöplüğüm mesajını iletiyor. Bizim aciz muhalefetimizse hiç bir şeyden habersiz ''allah allah'' diyor.
Bundan sonrası için ufak da tahminlerim yok değil. İsrailin sonu geliyor. Mısırda israil konsolosluğuna saldırılması diğer ülkeleri de tetikleyebilir. İsrail bölgede yalnız adam olmaktan çıkıp istenmeyen adam olacaktır. İlla bir devlet kurmak istiyorlarsa da avrupa veya amerikada küçük bir devlet kuracaklardır. Bir müddet güçlenene kadar orada ikamet edeceklerdir. Bölgede yeni bir birlik (islam birliği, avrupa birliği gibi) kurulma çalışmalara yürütülecektir. Belki uzun vadede gerçekleşecektir de. Avrupalı abiler, ablalar, amerikalı amcalar, rus dayılar buna müsaade etmeyecektir. Gerçi avrupayla, amerikanın içine düştüğü bir ekonomik kriz var onlar var olma çabasındalar şuanda
İşte tam bu gerginliğin olduğu ortamda stratejisini iyi yapan kazanacaktır.
Biz atımızı bölgenin liderliğinden yana kullanmalıyız aynı Tayyip ERDOĞAN'ın yaptığı gibi...
Selam ve dua ile...
Hacı Bekir ALTUNTEL