Gün geçmiyor ki şehit haberi duymayalım. Duruma o kadar alıştık ki; şehit sayısı tek haneli rakam olursa kimsenin umurunda bile değil. Haber televizyonda 2 saniye, gazetede ise 2 satır yer kaplıyor. Neredeyse haber değeri bile taşımıyor artık!
Bunun farkında olan uluslararası güçler Türkiye üzerindeki kirli tezgahlarını taşeron terör örgütü üzerinden uygulamaya koydular. Dağlıca, Aktütün, Silvan derken Çukurca çıktı karşımıza... Çift haneli rakamları gören Türk milleti yine sokaklara döküldü. Kin, nefret ve intikam duygusu işledi içimize. Ama hiçbir zaman sağduyumuzu kaybetmedik. Çünkü PKK demek Kürt demek değildi. Öldürülen teröristlerin kimliklerinden belliydi zaten. Bir avuç vatan haini haricinde bazen Suriye, bazen İran, bazen Ermeni, hatta Avrupa kimliği olanlar bile vardı aralarında.
Saldırı sonrası milletçe tek yürek olduk, terörü ve hainleri lanetledik, Türkçe, Kürtçe ağıtlar yaktık, Şehitlerimizi bağrımıza basıp Peygamberimize komşu uğurladık.
Vatan için canlarını feda eden Şehitlerimizin acısını yüreğimizde saramadan haftasonu başka bir acıyla sarsıldık. 7,2 şiddetindeki deprem Van'ı yerle bir etti. Yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybederken, binlerce insanımız yaralandı, onbinlerce Van'lı kardeşimiz ise evsiz kaldı.
Bu felaket aslında bir sınavdı bizim için. Önce teröre, sonra ise depreme şehitler vermiştik. Aynı döneme rastlayan iki farklı felaket ile kardeşler arasına nifak tohumları ekmek isteyenler çıktı bir kez daha sahneye. Fakat soysuzlara geçit vermedik, milletçe bir olduk, dik durduk, hainler avuçlarını yaladı. ''Türk-Kürt Kardeştir, Ayrım Yapan Kalleştir'' sloganı Van'da yaşanan deprem ile anlam kazandı.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ilk andan itibaren depremzede vatandaşlarına sahip çıkarken, her türlü provokasyona rağmen Türk insanı ne kadar asil bir millet olduğunu ispatladı. Sadece vatanıyla değil milletiylede bölünmez bir bütün olduğunu tüm dünyaya Van'da yaşanan deprem ile gösterdi. 7'den 70'e herkes Van için seferber oldu, Ülkemizin dört bir yanından kurtarma ekipleri Vanlılar için yollara düşerken, bağışlanan tonlarca yardım malzemesi ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı ve çalışmalar halen devam ediyor. Ordumuz bir yandan terörist kovalarken, diğer yandan depremzedelerin yardımına koşuyor her zamanki gibi...
Deprem sonrası tv'de gördüğüm amca içimi burktu. Kucağındaki ekmekleri yaşlı gözlerle evine götürmenin derdinde. O bizim kardeşimiz abimiz amcamız dedemiz. Ben, sen gibi sıradan bir vatandaş. Kürt olabilir ama özünde insan. Hainlik peşinde değil. Kurtuluş savaşında onunda dedeleri bu vatan için savaştı, belkide can verdi. O ve onun gibiler Van'da sallandı, bizim ise yüreğimiz yandı. Çünkü biz hep birlikte Türkiye'yiz. Bölücülük yapanlara inat el eleyiz, bir bütünüz.
Türk, Kürt, Gürcü, Boşnak, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni olsakta farketmez, hepimiz bu toprakların evlatlarıyız. Bizi bir yapan, millet yapan o kadar çok ortak değerimiz var ki; Dinimiz bir, Dilimiz bir, Kitabımız bir, Bayrağımız bir, Ezanımız bir, Peygamberimiz bir, Kıblemiz bir... Kısaca Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar; hepimiz aynı kilimin farklı desenleriyiz. İsimlerimiz faklı olsada, soyisimlerimiz Türkiye. Bu kadar birliğimiz var iken, bizi birbirimize düşürmeye çalışanların sonu sadece hüsran olur.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun milli birlik ve beraberliğimize vurgu yaptığı anlamlı bir söz ile yazıma son vermek istiyorum. ''Biz Fatih Sultan Mehmet Han kadar Türk, Bediüzzaman Said Nursi kadar Kürt'üz.'' Sağlıcakla kalın.
Ali Süzen