Bir yıl daha biterken, yeni bir yıla, her sene olduğu gibi yepyeni umutlarla giriyoruz; daha iyi bir gelecek ve güzellikler diliyoruz. Ama zaman öyle acımasız, öyle insafsız ki, geride bıraktığımız her saniye sanki insanlık tedavülden çıkmaya daha da yakınlaşıyor.
Geriye dönüp baktığımızda insanlığın kendini yiyip bitirmiş olduğunu görmek acı veriyor, acıyı hissettikçe insanoğlu vurdumduymaz oluyor, vahşileşiyor. Zaman hiç sektirmeden döngüsünü sürdürürken, ne çatışmalar, ne de ölümler durmayacak gibi görünüyor.
''Yaşam elden gidiyor, insan gibi yaşayalım, ayakta sağlam kalalım yeter'' derken, bir de bakıyoruz, bırakın yaşamayı ayağımızı basacak alan bile kalmamış.
Bir varmış bir yokmuş gibi yaşıyoruz. Kötülükleride iyilikleride benimsiyoruz, sürekli yenileri geliyor üzerine. Sanki bir illüzyon gibi, her şey bir anda olup bitiyor! Bazen şaşırıyoruz, kızıyoruz, üzülüyoruz, seviniyoruz ama hemen unutuyoruz.
Vurdumduymazlık insanlığı tuhaf bir kaygısızlık duygusuna itiyor. Hep bir şeyler için koşuşturuyoruz, hayattan ne koparsam kardır diyoruz; kendimiz için, menfaatlerimiz için. Bir diğeri umurumuzda bile değil.
Japonya Depremi, Van Depremi, Arap Baharı, Seçimler, Genelkurmay'daki istifalar, Şike Operasyonu, Tutuklamalar, Şiddetin her türü ve Terör. 2011 de dünyada ve ülkemizde pek çok önemli olay yaşandı. Ne doğa durdu, ne savaşlar, ne de çatışmalar. Öyleyse neydi farkı 2010 dan? Depremin Van yerine Elazığ'da yada Japonya yerine Pakistan'da olması mı? Tabiki hayır. Ülkeler şehirler farklı olsada bu yılda felekatler aynıydı. Ve malesef insanlık böyle devam ettiği sürece aynı olmayada devam edecek.
Onca olayı bir yıla sığdırdık, bazen cellatlar bazen ise kurbanlar öldü. Ölmek ve öldürmek akışında hiç bir sekme yok, sistem tıkır tıkır işliyor.
Hiç mi iyi şeyler olmuyor? Tabiki oluyor. Oluyor da kötüler daha baskın olduğu için iyileri göremez hale geldik. Kötülüklerden kendimizi sıyıracağız derken iyiliklere vaktimiz kalmıyor.
Sevmeyi-sevilmeyi unuttuk, günün huzurunu yaşayamaz olduk. İki güzel söze muhtaç kaldık, ruhumuzu tatmin edemez olduk.
Şimdi yeni bir yıl geliyor. Birbirimize sağlık, mutluluk dileyeceğiz, insanlık için güzellikler umut edeceğiz. ''Zaman nasıl da hızlı geçiyor, daha dün gibi'' diyeceğiz.
Ama insanlığımızın ne kadar tükendiğini yine fark edemeyeceğiz.
Vicdanını iktidar ve para kavgalarında kaybedenlerin sırıtarak ellerini ovuşturmasını yine seyredeceğiz.
''Aman bana ne'' deyip daha da bir acımasız, daha da bir vurdumduymaz tuhaf yaratıklar olacağız.
O nedenle;
Bize yeni bir yıl değil, yeni bir insanlık gerekiyor.
Ziya SÜZEN