TEŞVİK SİSTEMİ
Geçtiğimiz günlerde Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik sistemi, öncekiler gibi ekonomi çevrelerinde sevinç yarattı. Kendimi bildim bileli hükümetlerimizce teşvikler açıklanır. Toplum tarafından da bu durum, ''Birilerini zengin etmek için dağıtılan paralar!'' olarak algılanır durur Şöyle bir ufak gezinti yaptım.
Türkiye'de yatırım teşvik belgesi verilmesine 1968 yılında başlanmış olmasına rağmen esas gelişme ve sisteminin oturması 1980'li yıllarda sağlanmıştır. Yatırım teşvik belgelerinin yıllar itibarıyla gelişimine bakıldığında, 1980-2008 yılları arasında yerli firmalar için toplam 82.810 adet belgenin düzenlendiği ve bu belgeler kapsamında öngörülen toplam yatırım tutarının cari fiyatlarla yaklaşık 842 Milyar ABD Doları olduğu görülmektedir. Bu dönemde teşvik belgeli yatırımlar Kapsamın da ise toplam 4,8 milyon kişilik istihdam yaratılması öngörülmüştür.
Aynı dönemde yabancı ortaklı yatırımlar için ise, toplam 4.603 adet belge düzenlenmiş ve bu belgeler kapsamında cari fiyatlarla toplam 87,3 Milyar ABD Doları tutarında yatırım yapılması öngörülmüştür.
Sayın Başbakanında belirttiği gibi ülkenin bir bölümünün kalkınıp, diğer bir bölümün kalkınmaması düşünülemez. Yapılan açıklamalarda ve medyamızda bir 6. Bölgedir gidiyor. Ve öne çıkan ana başlık şöyle... ''6. Bölgeye yatırım yapanlar sadece asgari ücret ödeyecektir!'' 6. Bölgemiz ise şu illerimizden oluşmaktadır. Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van.
Geçmiş yıllarda da bu illerimizin dağıtılan teşviklerde ön planda olduğunu görüyoruz. Ama bir şey daha görüyoruz, yıllar içinde Gaziantep hariç, Doğu ve Güney Doğu Anadolu illerinin kalkınmışlık sıralamasında hep geri planda kaldığını!
Bu teşvikler devlet sırrımıdır? Kim ne kadar almıştır? Ne kadarı uygulamaya geçmiştir, amacına ulaşmıştır? Amacına uygun kullanılmayan, devleti zarara uğratanlar hakkında bugüne kadar nasıl bir müeyyide uygulanmıştır? 28 senede ülkede 842 milyar Dolar teşvik dağıtılmış bu uygulama ne kadar başarılı olmuştur? Gibi uzayıp giden soruların cevabı muhakkak topluma verilmelidir.
Bu konuyla ilgili iki taraflı iki yorumu paylaşmak isterim.
Birincisi, bundan önceki teşvik uygulamalarından güney doğuda istifade etmek isteyen ortak dostumuz olan bir iş adamı şöyle söylüyor. ''Devletin sağladığı maddi ve manevi yardımları alan, sosyal haklardan faydalanan insanları hiç kimse asgari ücretle çalıştıramaz... Çalışmazlar! Zaten sağlık bedava, elektrikte durum malumunuz, kadınlara ve çocuklara yapılan maddi yardımlar vb. haklardan faydalananlar, resmi kayıt altına alınmak istemiyor!'' derken, İnternette bir forumdan aldığım diğer bir görüş ise şöyle.
''Dönemin, DİSİAD Başkanı Şeyhmus Akbaş da bu sorundan yola çıkarak, hükümetlerin Doğu'ya çeşitli teşvik ve yardım paketleri açıkladığını, oysa bu açıklamaların yarattığı izlenimin aksine, hiçbir elle tutulur sonucu olmadığını anlatıyor. ''Biz hükümetlerden parasal teşvik istemiyoruz. Bölgemize, ülkenin diğer illerindeki altyapıyı getirsinler, eğitime yatırım yapsınlar, yani sadece asli görevlerini yapsınlar bize yeter'' diye konuşan Akbaş, ''altyapının yanı sıra nitelikli insan kaynağının ve nitelikli bürokrat konusunda da ciddi sıkıntılarımız var'' diye konuşuyor. Şeyhmus Akbaş şöyle devam ediyor: ''Buraya tayini çıkan memur ya da yöneticilerin çoğu, 'Ne yapabilirim, bölgeye ve insanlarına neler katabilirim?' diye düşenmekten ziyade, 'Buradan bir an evvel nasıl kurtulabilirim?' telaşına düşüyor. Gönderilen memur ya da bürokratların bazıları zaten sorunlu oluyor ve buraya cezalandırılmak için gönderiliyor. Bu kişilerin sağlıklı çalışması, verimli olması mümkün mü? Bu nedenle, en önemli taleplerimizden birisi de, bölgemize sorun yaratan değil, sorun çözen, daha önceki görevlerinde başarılı olmuş, işinin ehli bürokrat ve yöneticilerin gönderilmesidir.''
Doğalgaza ve Elektriğe yapılan yüksek zamların hemen ardından açıklanan yeni teşvik sisteminin zamanlaması benim açımdan her ne kadar manidar olsa da, muhalefetin eften püften konular hakkında tepki göstermesi, gündeme getirmesi yerine bu ve bunun gibi ciddi, milletin menfaatlerini gözeten konuların üzerine düşmesini isterim.
Şenol ŞEN