Gündem Yoğun!
Bir yanda Çamlıca'ya yapılacak cami tartışmaları sürerken, diğer tarafta Başbakan Taksim Camisi bombasını patlattı. Az önce gazetede (eğer asparagas değilse) Büyük ada için de cami projesi olduğunu okudum.
Cami tartışmaları devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı okullarda serbest kılık kıyafet yasasını meclisten geçirdi. Sessiz sedasız kimsenin haberi yokken geçirdiler kanunu. Türkiye'de yıllarca kanun tasarı aşamasındayken tartışılır, meclise gelmeden halkın genel görüşü tespit edilirdi. Fakat bu kanun geçtikten sonra tartışıldı. Aslında tartışma konusu da fakir öğrenciler üzerinden yürüdüğü için muhalefet konuya fransız kaldı. Fakir seçmen de AK Parti seçmeni olduğu için konu dallanıp budaklanmadan kapandı. Yalnız bu konuyla alakalı güzel bir manşeti paylaşmak istiyorum. ''Askeri eğitim düzeninden sivil eğitim düzenine geçtik.''
Aslında söylenecek çok söz var. Markalaşma, kız çocuklarının orasını burasını açması, fakir çocukların teşhir olması bunlar karşı çıkma sebepleri. Bunlara karşın aklıma takılan bir soru var. 18 yaşına gelmiş bir öğrenci hala sabah ne giyeceğine kendi karar vermiyor. Neyse bu konu üzerinde çok fazla konuşmaya gerek yok. Lakin gözümden kaçmayan bir şey var. Bu yasanın içeriğiyle imam hatiplere baş örtülü girmek kanunlaştı. Eğer sadece bu geçseydi millet imam hatipler üzerinden galeyana getirilecekti. Çok güzel bir strateji oldu.
Bir başka konu ise tartışması bazı basın kuruluşları tarafından hayat memat meselesine çevrilen dersaneler. Bu konularla ilgili haber, dizi, skeç, belgesel aklınıza ne geliyorsa yapıp kapanmasın diye çaba sarf ediyorlar. Dersanelerden öğrencilere mesaj atıp twitterda gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Gazetelerinden twitterın nasıl kullanılacağına dair haber yapıp öss'ye(yenisi artık neyse) hazırlanan öğrencileri twitter a sokuyorlar. Çok şükür bu gündem de geride kaldı. Bu konudaki fikrim sabit.
Dersaneler eğitim kurumu değil ticaret hanedir. Ticaretin gereği ise para kazanmaktır. Dersaneler başarısız öğrenciyi sömürüp başarılı öğrenciyle reklam yapıyorlar. Kazanamayacak öğrenciyi ötekileştiriyorlar hemen. Puan kesintisi yapılırken imam hatipliler için ayrı bir sınıf açıp bunlar ne de olsa kazanamayacak diye parasını alıp kenara attıkları bir gerçek. Ayrıca sınava yönelik hazırladıkları için her hangi bir eğitim durumu da söz konusu değil. Sınavda çıkmayacak bilgi onların gereksiz bir bilgi. Böyle eğitim olmaz. Kapanması en doğru adımdır.
Başta dedim ya gündem yoğun diye. Bu kadar karışık gündemin arasında bir de başkanlık çalışması var. Burhan Kuzu bu konuda sonuna kadar dinlenmesi gereken yegane kişidir. Zaten yeni sistemi hazırlayacak kişi de odur. Geçen gece Siyaset Meydanına katılmıştı Burhan Hoca. Orada takip ettim. Karşısında bir kaç tane farklı üniversitelerden hukuk öğrencisi var. Onlar soruyor Burhan Hoca cevap veriyor. Aslında şuan bahsedeceğim konu başkanlık değil. Başkanlık Türkiye Cumhuriyeti için mükemmel bir fırsattır. Koalisyonlardan yaka sirken bir millet olarak başkanlığı sonuna kadar sahiplenmeliyiz. Burhan hoca da bunlardan bahsediyor. Fakat karşısındaki öğrenciler o kadar saçma sorular soruyor ki, orada Burhan hoca değil ben olsam ben bile cevaplar, hatta sinirlenirdim bu kadar saçma sorular sordukları için.
Sözün özü itibariyle; Başkanlık sistemi için medyadaki tarafları okumak, iyidir kötüdür karşılaştırması yapmak yerine, Başkanlık sistemi ile ne hedefleniyor ve hangi adımlar kanunlar doğrultusunda bu sisteme geçilecek iyi öğrenmek gerekiyor. Konu daha ham bir konu olduğu için partiler henüz konuyu tanıtma çalışmasına başlamadı. Lakin başladığında inşaAllah ben de o konuşmacılardan biri olurum. En ince ayrıntısına kadar konuyu dinleyin. Neden gerekli olduğuna siz de kanaat getireceksiniz.
ve son olarak yazıyı tamamlamadan dış politikaya da bir selam verelim.
Selam sana FİLİSTİN DEVLETİ!
BM'de yapılan geçen akşamki oylamada ''Filistin Devlettir'' diyen 138 ülkeye karşı 9 ülke hayır dedi. Bu sonuç aslında Filistin için önemli olduğu kadar yeni dünya düzeni için de önemli neden?
Hayır diyen ülkelere bir bakalım; ABD, İsrail, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Palau, Panama.
Bu ülkelerden Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Palau, Panama zaten ABD'nin mandası altında. Aynı eski Türkiye gibi, ABD ne derse onu yapan ülkeler. Çek cumhuriyeti, Abd ve Kanada da zaten yahudi lobisi çok güçlü. Onlar da o sebepten hayır diyor. İsrail de zaten malum.
Fakat dikkat çeken esas husus ise şu;
Yeni dünya düzeninde ABD'nin mandasında, yönlendirmesinde bu yukarıda saydığım 5 ülkenin dışında hiç bir ülke yok. Buna İngiltere dahil. ABD, BM'de resmen istediği bir şeyi yapamadı. Devletler, kendi kararlarını verdi.
Yüzde yüz bağımsız karar verdi demiyorum lakin, verdikleri kararda ABD ile Filistin ( ve Filistin'i destekleyen ülkeler) arasında kalıp tercihi Filistin'den yana yaptılar. İşte bu yeni dünya düzenidir.
Bu oylamayı iyi okumak gerekir. Bu oylamadan sonra İsrail'in Filistine baskıyı artıracak olması olağandır. Fakat büyük bir itibar kaybı yaşadıkları da aşikardır.
Tekrar ediyorum. Bu oylamayı iyi okumak gerekir.
Selam ve Dua ile...