2012-2013 yılları Balkan savaşlarının 100.yılıdır arkadaşlar. Buna bağlı olarak pek çok etkinlik ve anma toplantıları yapıldı ama bana göre çok eksik kaldı. Resmi tarih sanki bize bunları unutturmak üzerine kurulu. Çünkü yakın siyasi tarihimizi aslında o yıllar belirliyor.
1912 yılı öncesi balkanlar dediğimiz Yunanistan, Saray Bosna, Arnavutluk, Karadağ, Kosova, Romanya ve en önemlisi Bulgaristan da Türkler ile diğer milletlerin milliyetçi grupları arasında çatışmlar başlamıştı. Tanzimat fermanları ve meşrutiyet zaten bu ulusların devletleşip Osmanlıdan ayrılmamaları için ilan edilmişlerdi. Feroz Ahmet in çok değerli kitaplarından öğrendiğimize göre Meşruti mecliste çeşitli milletlerin mubusları vardı ve haklarını korumakla mükelleftiler. Ama bu meşruti meclislerde temsiliyet bulmaları dahi ayrılıp ayrı devletler kurmalarının önüne geçmedi. O ülkelerde Osmanlıya karşı savaşıp bağımsızlığı kazanan komutanların heykelleri şehirlerin meydanlarını süslüyor.
Osmanlının Afrika'ya Arabistan çöllerine dağılan gücü ve ordusu Balkanlarda zafiyete neden oldu. Yunanistan Mora da kurduğu ülkeyi büyütme çabasında idi. İtalya ise Libya da direnen omsalının gücünü iyice dağıtmak için denizden komşusu Karadağ ı Osmalıya karşı savaşa girmesi için ikan etti ve Balkan savaşı buradan başladı. Geçen 50 yılda belli özerklikler verilen Balkan ülkelerine bu yetmiyor hepsi milli devletlerini kurmak istiyorlardı. Ama bir engelleri vardı toprakları üzerinde hiç de azımsanmayacak 500 yıllık komşuları Türkler vardı. Yada Osmanlı döneminde Müslümanlaşmış Bosnalılar Kosovalı Arnavutlar ve Arnavutlar vardı. Ama onlar için en büyük engel Türklerdi.
Karadağ'ın saldırması öncesi Balkanlarda devlet kurma isteğinde olan Bulgarlar büyümek isteyen yunanlılar ve Makedonya nın yanında Sırplar değişik bölgelerde Osmanlı kuvvetleri ile çatışmalara girdiler. 700.000 Civarında ki Balkan güçlerinin karşısında 680.000 civarında Osmanlı ordusu vardı. Ama bunlar coğrafi olarak birbirinden kopuktu.
Bulgar güçlerinin Edirne ve çevresinde ki savaş başarıları Osmanlının Çatalca ya kadar çekilmesini sağladı. Osmalının böylece Makedonya ile Batı Trakya ile bağları koptu. Yunanlılar da Selanik ve ötesini ele geçirdi.
Demin de hatırlattığım gibi Osmanlı ordusu geri çekildi ama o bölgelerde muazzam bir Türk nufus kaldı. 1913 ün sonlarında ve devamında nehirlerin yardımı ile sınırlar oluşturuldu. Türk ve Bulgar nüfus ilk mübadelesi bu bölgede yapıldı ama o sınırlar ötesinde yine azımsanmayacak bir Türk nüfus kaldı.
Bu Balkanlarda kalan insanlar toplu katliamlara uğradılar. Edeköy bunlardan biridir 4500 kişiye silahları bıraktırılıp kandırılıp öldürülmüştür. O yıllarda batı basınında bunlar yer almıştır. Eski takvimle 93 harbi ve buna bağlı göç hareketi tüm zenginliklerini bırakarak Anadolu'ya geçen insanların hikayesidir.
Balkan savaşından sonra katliamlara maruz kalan hatta soykırım denilebilecek olaylara maruz kalan bu insanların öyküleri nasıl unutulabilir. İttahat ve Terakki nin 1. Dünya savaşına girmek istemesi Balkanlarda kazançlı çıkabilirmiyiz hesapları idi bence ve en önemlisi Ermeni tehcir hareketinin sebebi Balkanlarda başımıza gelenlerdir.
Bulgaristan topraklarından büyük göçler geldi 1912 ve 13 de ama 1923 -30 arasında da baskıya mağruz kalanlar göçtü geldi. 1984 lü yılları da biliyorsunuz. Bulgaristan'da her şeye rağmen anadili Türkçe olan yüzde 10 bir nüfus var. Makedonya da yüzde 5 Yunanistan da 150.000 Müslüman Türk ve 200.000 Hıristiyan Türk(Karamandan Zorla gönderilen) yaşamaktadır.
Balkanlarda yaşananlar çok acı idi komitacılar Türk nüfusu kaçırtmak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar başarılı da oldular. Elveda Rumeli diye bir dizi vardı orada hoş bir hikayenin yanında o komitacıların yaptıkları ettikleri de vardı.
Rahmetli dedem 1880 Filibe doğumlu onlarda 200.000 kişilik ilk gelen gruptanmış Üsküdar a yerleşmiş yeni bir düzen kurmuş. Paşakapısı'nda bakkallık yapmış cezaevinde kantin işletmiş aile kurmuş 1881 Üsküdar doğumlu Behice Hanımla evlenmiş. Canım benim keşke görebilseydim de o yılları kendinden dinleyebilseydim.
Pek hissetmezdim eskiden Balkan ülkelerini gezdikçe daha iyi anladım oralardan dönüş çok üzüntülü olmuş çok acılı olmuş. Kırmızı Gül türküsünü söylerken etkilenmem ve gözlerimin yaşarması bu yüzden olsa gerek.