SENDE HAKLISIN
Nasrettin Hoca yaşadığı yerde kadılık yapmaktadır. Bir gün iki adam gelir bir birlerinden davacı olur. Hoca 1. Adamı dinler ve ''Haklısın'' der. Sonra 2. Adamı dinler ve ona da ''Haklısın'' der. Bu durumu gören hanımı, Bu nasıl iştir Hoca? İkisine de haklısın dedin! Hoca hanımına ''Sende Haklısın!'' der.
Mecliste CHP li Birgül Ayman Güler'in ''Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.'' Sözleri üzerine ülkede kızılca kıyamet koptu.
Devamında BDP den Sırrı Sakık'ın meclis kürsüsünden yaptığı ''Çanakkale'ye bakın. Orada sadece sizin atalarınız savaşmadı. Sonradan bu ülkeyi kendisine vatan edenler, Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. Oradan gelip, hele dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsiniz. Hiç kimsenin bir tek halka hakaret etme hakkı yoktur.'' Konuşma sonrası yine kıyamet koptu!
Etrafımda Balkan kökenli çok eşim dostum var. Birgül hanım kadar keskin olmasalar bile aynı tedirginliği onlarda da görüyorum. Gerek Balkan savaşları olsun, gerek mübadele yılları olsun doğup büyüdükleri ata topraklarından sökülüp, atılmalarının travmasını yüz yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen halen üzerlerinden atamamışlar. Çünkü Vatanın, Vatansızlığın ne demek olduğunu yaşanan acı hadiseler neticesinde en iyi onlar biliyor.
Yine etrafımda Kürt kökenli çok eşim dostum var. Onlarda Sırrı bey gibi keskin olmasalar bile Anadolu coğrafyasında binlerce yıldır var olmalarına rağmen hep ezilenlerin kendileri olduğunu belirtiyorlar. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının ve etkili isimlerinin Balkan kökenliler olması ve içlerinden bazılarının '' Biz olmasaydık sizi kim kurtaracaktı!'' şımarıklığının yanında, kendilerinin ezilmişliğin ne olduğunu bilmelerine rağmen, Kürtleri ezme politikalarına destek vermeleri, Kürtleri, ''Dağdan gelip, Bağcıyı kovma!'' düşüncelerine itmiştir.
Aslında bu yaşadıklarımız 26 milyon km2 den, 756 bin km2 ye sıkışmamızın travmasının sonucudur. O zamanın şartlarında belki en iyisi olarak görülüp hayata geçirilen sistem, 93 yıl geçmesine rağmen sorunlar yumağı olarak bu gün önümüze gelmişse, şapkayı ortaya koyup, ciddi ciddi bu konuyu korkmadan tartışmalıyız! Bu sistem, Boşnağa da, Kürde de, Türk'e de, Laz'a da, Arap'a da, Çerkez'e de, Zaza'ya da, Ermeni'ye de, Rum'a da huzur ve refahı sağlayamamıştır! Üzerinde herkesin ittifak ettiği yeni bir Anayasa mı yapılır, daha başka formüller mi bulunur onu bilemem.
Tek bildiğim günden güne birbirimize olan sevgimizin ve saygımızın azaldığı. Birbirimizi anlamamakta ısrarcı olmamız. Siyasilere çok iş düşüyor. Şayet bu işler yeni nesil gençliğe ve siyasilere kalırsa bugünlerimizi ileride arar duruma geliriz. Ama bu işe her halde Nasrettin hocanın formülüyle, yani ''Sende Haklısın!'' diyerek başlamalıyız.